|
Türkiye ateşi

AlBaraka Yayınları, Lozan temalı üç kitabı geçtiğimiz mart ayında okurlara sundu.Üçü de Nuri Sağlam tarafından yayına hazırlanan bu kitapların tam adları şöyle:

-Türk Basınında Lozan, Ahmet Cevdet’in Lozan Makaleleri;

-Türk Basınında Lozan, Suphi Nuri İleri’nin Lozan Mektup ve Makaleleri;

-Batı Basınında Lozan – Türk Basınında Batı Basınından Yapılan Tercümeler (1922-1923).

Bu kitapların bilgisini, ne geçtiğimiz ocak ayının ilk günlerinde bilmem kaç bininci kez yeniden alevlendirilmek istenilen Lozan’da gizli madde tartışmalarına bir göndermede bulunma ne de Lozan güzellemesi ya da eleştirisi yapma maksadıyla iletmiyorum.

Mezkûr kitapların bilgisini, duyurmayı zaten hak etmelerinin ötesinde, genel bir bakışla göz atıldığında bile Türkiye sevgisinin ateşini ve bu ateşin düşmanlarındaki yakıcı etkisinin derhal hissedilmesine sebep olmaları bakımından zikrediyorum.

Tarih bir şuur işidir. Okullarda tarihin kronolojik bilgisi verilir. Tarih şuuru ise aileden, ehlinden ve ilgili kültürel mahfillerden, muhitlerden öğrenilir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun nasıl yıkıldığını, yeni Türkiye’nin nasıl bir cehtle kurulduğunu bilmeyenlerin Türkiye sevgisi sorunlu olduğu kadar, düşman algısı da sorunludur.

“Gençlere tarihimizi anlatamıyoruz, onlar doğdukları şu rahat şartların dışında tarihi gerçekleri duymak istemiyorlar, sadece bugünlerini ve yarınlarını düşünmek istiyorlar” iddiasının eğer doğruluğu varsa, bu noktada sorgulanması gerekenler kesinlikle gençler değil bizzat ebeveynleri ile onları ben-merkezci yapan mevcut kültürel ortamı belirleyenlerdir.

Şu hakikati yüz yıl önce ecdadımız bizzat yaşadı, her on yılda bir maruz bırakıldığımız darbelerle bizler yaşadık, eğer yeni yüz yılı onun gerektirdiği tarih şuuruna göre inşa edemezsek yeni neslimiz de yaşayacak: ABD’siyle Avrupa ülkeleriyle… Batı, Türkiye’nin değişmeyen ve yaşanan onca hadisenin sonucuna göre değişmesi de mümkün görülmeyen düşmanıdır!

Buna göre “Efendim, Batı’nın demokrasi, hukuk, özgürlükler vb. bir dizi konuda Türkiye’yi yapmaya zorladığı değişiklikler derhal yapılırsa düşmanlığı da bitecektir.” iddiası, en basit söyleyişle Türkiye’nin yarım asırdır AB kapısında bekletiliyor olmasıyla bile kolayca çürütülecek bir iddiadır.

Konuyu şu günlerimizin en sıcak gündemi olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimleriyle birlikte düşündüğümüzde de söz konusu iddianın tutarsızlığı yine hemen ortaya çıkacaktır.

Örneğin seçimler vesilesiyle, hepimiz yedili masayı oluşturanların Türkiye’nin bekasına ve bütünlüğüne kastedenlerle kirli pazarlıklar yaptığını konuşuyoruz.

“Çekoslovakya… bölündü, Türkiye niye bölünmesin” diyen ABD ve AB ülkelerinin, yedili masayı Türkiye’nin başına sardıkları Suriye ve Irak’ta üstlendirilmiş terör örgütleriyle kapalı kapılar arkasında anlaştırdığını sağır sultan bile duydu.

Daha dün terörist sevici bir gazeteci yedili masadakileri kastederek “anlaşmaya mecburlar” demedi mi? Yedili masadan buna bir itiraz geldi mi? Gelmedi, gelmez ve gelemez! Çünkü onlar Türkiye’nin bölünmesini istiyor, o gazeteci de olanı duyuruyor.

Dolayısıyla Batılılar gibi olunmakla, Batı’nın Türkiye düşmanlığı bitmeyecektir.

Ne zaman ki Türkiye bağımsız bir devlet olma iddiasından vaz geçer, halkının zillet içinde yaşamasına razı olursa, işte o zaman belki o düşmanlık bitebilir ama bu da zaten Türkiye’nin yokluğunu kabul etmesi demektir.

Bu bağlamda, yukarıda zikrettiğim Batı Basınında Lozan adlı kitapta “Türkiye ve Batı eşitliğiyle ilgili” 23 Temmuz 1923 tarihli Times’da yer alan şu ifadeleri hatırlatmam yeterli olacaktır.

İsmet Paşa’nın Lozan Antlaşması vesilesiyle Avrupa milletleri ile Türk milleti arasındaki eşitliğe vurgu yapmasını ona çok gören Times yazarı, bunun devamında şöyle diyor:

“… İnsan yakın zamanda Ankara’da bulunanların anlattıklarını dinlediği ve bu fakir ve pis (?) yalnızlık köşesi ile ahşap galerileri ve parafin lambalarıyla bakımsız ve harap bir köy mektep odasına benzeyen (?) Büyük Millet Meclisinin küçük salonunun fotoğraflarını gördüğü ve istedikleri şartları Lozan’da Avrupa’ya imla ettiren kimselerin ne biçim insanlar olduğunu düşündüğü zaman medeni ırklara mensup politikacıların Garbın şeref ve haysiyetini nasıl bir geçide getirmiş olduklarına hayret ediyor.”

Aynı Times bugün de Türkiye seçimlerine müdahale etmeye çalıştığına göre, demek ki Batılılar Türkiye’ye olan düşmanlıklarını, nefretlerini asla unutmuyorlar.

Elbette bunu bizler de unutmuyoruz ama içimizde unutanlar var: Yedili masayı oluşturanlar!

Ve bizler bunu yeni bir ihanet kaydı olarak defterimize yazıyoruz!

#Lozan Antlaşması
#Nuri Sağlam
#Ahmet Cevdet’in Lozan Makaleleri
#Suphi Nuri İleri’nin Lozan Mektup ve Makaleleri
#ürk Basınında Batı Basınından Yapılan Tercümeler
#İsmet İnönü
1 yıl önce
Türkiye ateşi
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu