|
bilge bir bilgin SADIK ALBAYRAK

sevgili okuyucularım; üç beş yıl önce, dinî ve sosyal ilimlerde temayüz etmiş sadık albayrak, gazetemizin seçkin yazarları arasında idi.. köşe yazarı.. eski tabirle ifade edersek: fıkra muharriri idi.. üst katlarda geniş bir odası vardı.. odasında bulunduğu bazı vakitlerde sohbet ettiğimizi, fikir ve siyaset dehlizlerinde dolaştığımızı hatırlarım.. nezaketi, bilgeliği, misafirperverliği fikir ve bilgi dolu sözleri, bu sohbetlerin hatırımda kalan izleri arasındadır…

bir gün gazeteden birlikte çıkmıştık.. arabasıyle ikametgâhının bulunduğu fındıkzade"ye geldiğimiz sırada o, evine girmek üzere otomobilden inerken benim izin almama fırsat bırakmadan, şoförüne: "osman beyi evine bırakalım" talimatını verdi: hernekadar teşekkür ederek bu zahmete gerek olmadığını söylesem de " hayır.. hayır.. lütfen müsaade buyurunuz" diyerek insani münasebetlerdeki inceliğini ve âlîcenablıgını göstermişti...

sevgili okuyucularım, mâlûmumuzdur.. kalem adamı olmak için ister bir dâdıhak olarak yaratılıştan gelsin, isterse sonradan iktisabedilen bir mazhariyet olsun; âdemoğulunun iyice pişmiş ve olmuş bulunması gerekir.. gayret etmiş.. çile çekmiş.. zahmetlere, meşakkatlere katlanmış olması lâzımdır.. tâ ki hayata ait gerçeklere ulaşabilsin.. ulaştıktan sonra da bu gerçekleri.. bunlara ait temennileri kalbinde ve zihninde birikmiş irfan ve bilgi cevherlerini diğer insanlara.. gençlere ve okuyuculara ulaştırabilsin.. yazar yahut muharrir, bu sebeble bir yayıcı bir dağıtıcıdır.. fikirlerini, duygularını halka, halkın kalbine zerketmekle, intikal ettirmekle vazifelidir.. ruhundaki ateşten, diğer insanların ruhlarını tutuşturmakla mükelleftir..

işte geçen gün yazarlığının 50. yılını kutladığımız sadık albayrak da miletin gönlünü ısıtan, zihnini ışıtan irfan ve bilgi alevlerinden birisidir.. hem yaşadığı müddetçe hem de -alah uzun ömür versin- ukba âlemine karıştıktan sonra da; bıraktığı yazıları ve eserleri ile yanmaya ve insanları ısıtmaya, aydınlatmaya devam edecektir…

sadık albayrak, şahidolduğu bir trafik hadisesinde, kalın kafalı bir memura kimliğini bildirmeye tenezzül etmeyecek kadar mahviyetkâr ve yüksek seviyeli bir şahsiyet tezahürü sergilemiştir.. o, ünvanlarından, sıfatlarından ve mevkiinden fayadalanmaya rıza göstermeyecek kadar yalın ve yalnız, kendisi olmaya ve haklı olmaya bağlı kalan bir kişidir.. o daima haklı kalmaya ve rabbisine bağlı olmaya değer veren bir insandır…

aziz dostumuz, gazetemizdeki köşe yazılarına, önemli bir akrabalıktan sonra son vermek ihtiyacını hissetmiştir.. yakın akrabasını, köşe yazarlığının müsbet ve menfi etkileri dışında tutmak için olsa gerektir ki böyle bir karar almak mecburiyetini hissettiğini tahmin ediyorum.. o, akrabasının kendi desteğine ihtiyacı olmadığını bilen birisidir.. o, aynı zamanda köşe yazarlığının başka insanların aleyhine yorumlanmasına da izin vermeyecek bir insandır.. yazacağı köşe yazilarının başkalarını ve yakın akrabasını ilzam etmesine izin vermek istemediği anlaşılıyor.. bu tavrını saygıyla karşılamak gerekir.. esasen onun, köşe yazılarına ara verse de, akademik ve edebi faaliyetini kitap yazmak vadilerine teksif edeceğinden şüphe edilemez.. bununla beraber, pek sık olmasa da zaman zaman makale ve fıkralarını arkadaşlarının ve okuyucularının okumak istediği hususunda bir tereddüt söz konusu olamaz.. aziz arkadaşımızın gönlünden ne geçer; dostlarına, arkadaşlarına ve milletimize karşı vazifelerini nasıl tanzim eder, yazı gibi tılsımlı bir faaliyete ve bir kutsal tiryakiliğe nasıl bir akış verir, bütün bunlar kendi takdiri dahilinde bulunan noktalardır.. muhakkak olan bir şey varsa o da, onun hizmete ve yazmaya büyük bir şevkle devam edeceği gerçeğidir..

aziz arkadaşımıza yazı hayatında nice yıl dönümleri temenni ediyoruz.. sağlığı ve nice başarılarının devamı için rabbimize dua ediyoruz…

11 yıl önce
bilge bir bilgin SADIK ALBAYRAK
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri