|
nihal atsız"a dair...

geçen sene kadıköy vapurunda şair rafet körüklü ile karşılaştım.. hem vapurda hem de karaköy''den cağaloğlu''na kadar yürüyerek yolda görüştük.. tarihçi, edebiyatçı şair nihal atsız''ın çok yakın dostu idi.. nihal bey''le ilgili hâtırâlarını anlattı.. kucağında vefat etmiş.. “son saatlerini yaşadığını hissetmiştim.. başucunda kur''anı kerim okuyordum..” dedi.. “kur''anı sesli olarak tilavet ederken bir ara gözlerini yumdu.. uyudu diye okumaya ara verince dudakları kıpırdadı ve: (kesme, usta, oku.. devam et) dedi.. bana hep usta diye hitabederdi..”

rafet bey''in sözlerini dinlerken doğrusu ben şaşırmadım.. bazı çevrelerde nihal atsız''ın dini inançları hakkında olumsuz düşünceler bulunduğuna şahidolmuşuzdur.. fakat ben nihal bey''le konuştuğum hiçbir zaman ağzından inkârcı bir söz çıktığını hatırlamıyorum.. atsız''ı zannedersem 1949 yılında haydarpaşa lisesine edebiyat öğretmeni tayin ettiler.. 1950''li yılların başlarında, cumhuriyet gazetesi, sınıfta yaptığı bir konuşmayı bahane ederek nihal bey aleyhinde neşriyatta bulunmuştu.. demokrat parti iktidarının ilk seneleriydi.. iktidara yönelik hücumlara sebeboluyor diye atsız''ı hocalıktan aldılar, süleymaniye kütüphanesine uzman olarak verdiler.. fakat kadrosu lisede kaldığı için her ay başı gider maaşını haydarpaşadan alırdı..

bu satırların yazarı olan bendeniz 1960''lı yılların ilk yarısında hem haydarpaşa lisesinde türk dili ve edebiyatı dersleri veriyor, hem de gazeteciliğe devam ediyordum.. o sebeple nihal atsız''la ayda bir öğretmenler odasındaki uzun yemek masasında görüşür ve sohbet ederdik.. onu hep elinde kitap çantası sırtında pardesüyle görmüşümdür.. mert bir adamdı.. hattâ mertliği gerektiği vakit nobranlığa ve asık bir çehreye dökecek kadar da sert bir adamdı.. fikirlerinde ve ahlâki telakkilerinde tavizsiz idi..

onu ırkçılıkla suçlamışlardır.. türk tarihini ve türk edebiyatını iyi bilmekten gelen bir türklük sevgisi taşıdığını, milletinin tarih boyunca çektiği çileleri ve acıları bilmekten gelen bir şefkat ve merhamet beslediğini düşünebiliriz.. ama türkü kardeş bilmiş, dost kabul etmiş, hiçbir etnik unsura düşmanca birşeyler yazdığını hatırlamıyorum.. öyle bir şey yazmış da ben görmemişsem o ayrı bir konudur.. ayrıca değerlendirilmek icabeder.. bu vatanda 75 milyon kişi kardeştir.. kardeş olmak mecburiyetindedir.. hiçbir etnik gurup diğerini yoketmek gibi bir şansa malik değildir.. üstelik kültür beraberliği toprak birliği, yani vatan birliği, an''ane ve tarih birliği gibi çimentolarla birbirimize iyice yapışmış ve kaynaşmışız.. onun için azınlık ırkçılığı da, çoğunluk ırkçılığı da çıkar yol değildir.. 75 milyonluk efrad, birbirinin kadrini bilmek zorundadır.. sevgi sevgiyi doğurur, itimad itimadı doğurur.. zinhar yabancıların oyununa gelmekten kaçınalım.. içimizdeki cahilleri ve safları da uyaralım, uyandıralım..

çok şükür devletimiz güçlüdür.. hükümetimiz güçlüdür.. kaya gibi sağlamdır.. asayiş ve iyiliklerin, iyi hizmetlerin devamı için gayret göstermeyi, hükümete yardımcı olmayı demokrasiye aykırı sanmak gibi bir gaflete düşmeyelim.. bu önemli gerçekleri belirtmek, yeri gelincede ikaz vazifesini yapmayalım anlamına gelmeyecektir..

*

nihal bey''den söz açılınca oğlu yağmur''un bir yazısını hatırladım:

yağmur atsız, türkiye bir mozayiktir, diyenlere cevap olarak “hayır mozayik icabında tek tek ayrılabilir.. türkiye de küçük büyük hiçbir grubu birbirinden ayıramazsınız.. onun için türkiye ebru san''atının şaheser bir tezahürüdür.. isteseniz bile ebrunun nefis renklerini birbirinden koparamazsınız” diye karşılık veriyor..

bazı yazılarını beğenmediğim yağmur''un bu teşhisini çok isabetli buldum.. adı geçen arkadaşımızın güçlü türkçesini takdir etmek de bir hakşinaslık gereğidir...

13 yıl önce
nihal atsız"a dair...
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?
Netanyahu’ya tutuklama tehdidi ve Amerika’nın uluslararası itibarı