|
“Türkçe edebiyat” denir mi?

Göktürklerden ve “orkun yazıtları”ndan beri devam eden bir Türk edebiyatı vardır.. ve bu büyük edebiyat üç bölümde incelenmektedir: islâmlıktan önceki Türk edebiyatı, islamî Türk edebiyatı, batı tesirindeki Türk edebiyatı.. 150 yıldır Türk edebiyatını inceleyen edebiyat tarihi bilgilerinin ortaya koyduğu gerçek budur.. içteki ve dıştaki edebiyat bilginlerinin ve şarkiyatçıların, ayrıca türkologların yazdıkları eserlerde beyan ettikleri gerçek budur.. Türkçe yazılmış bütün kaynaklar, Türk edebiyatını teşkil eder ve bu nâm ile, bu terimle isimlendirilir.. mâlumdur ki, Türk edebiyatı derken iki mânâ kastedilmektedir.. birisi geniş mânasıyle Türk edebiyatıdır ki Türkçe yazılmış bütün eserler, yani Türkçe ifade edilmiş bütün bilim san''at ve felsefe eserleri bu tarifin içine girer.. Türk edebiyatı derken anlayacağımız ikinci anlam ise; dar mânâsıyle Türk edebiyatıdır ki, bu edebiyatın içine de, sadece san''at gayesiyle yani bir güzellik yaratmak gayesiyle yazılmış bütün eserler girer.. roman, hikâye, şiir, tiyatro, türkü, söylev, şarkı, deneme, artistik nesir, makale, fıkra, hatırat, seyahatname, mesnevî, gazel, kaside, rubaî gibi türler bu edebiyatın malzemesini teşkil eder.. işte dar ve geniş anlamlariyle mevcud bulunan iki çeşit Türk edebiyatının ilmî, edebî ve klasik terimi, yani bu iki edebiyatın adı olan kavram, “Türk edebiyatı”dır.. “Türkçe edebiyat” değildir.. Fransız edebiyatına Fransızca edebiyat diyebilir misiniz? İngiliz edebiyatını, İngilizce edebiyat şeklinde bir ucûbe ile isimlendirebilir misiniz? bu türlü zırvalar yâ cehaletten yahut hainâne düşüncelerden kaynaklanan saçmalıklardır.. bilginin, edebiyatın, san''atın ve kültürün ciddiyetini sarsmak isteyen art niyetli hezeyanlardır..

Özdemir İnce, Tristan Tzara, İonesco, Cioran, Rumen asıllı; Appolinaire Polonya asıllı, oldukları halde Fransızca yazdıkları için Fransız gibi telâkkî edildiğini; İngiliz olmayan Joseph Conrad''ın ve Arthur Koestler''in İngilizce yazdıkları için İngiliz yazarı sayıldığını yazıyor.. elbette ki doğru söylüyor, doğruyu söylüyor.. bana sorarsanız Türk asıllı olduğu halde ben Mevlânâ''yı Türk şairi saymam.. olsa olsa Acem şâiridir.. nitekim, Türk edebiyatı tarihinde Mevlânâ''nın adına rastlayamazsınız.. çünkü şiirlerini ve eserlerini Farsça yazmıştır.. etnik kökeni melez yahut değişik ırka mensup olduğu halde Türk kültürü ile yetiştiği ve Türkçe yazdığı için gerçekten Türk şairi, Türk edibi olan pekçok edebiyatçımız yok mudur? Mehmet Âkif ve Nazım Hikmet bunlardan değil midir? günümüz şairleri ve yazarları arasında etnik kökeni değişik olduğu halde Türk kültürünün ve Türk dilinin temsilcisi nice değerli isimler yok mudur?. Türk milletinin teşekkülünde başlangıçta Türk dili ve islamiyet ile birlikte Türk ırkı da rol oynadığı halde, son asırlarda Türkçe yani dil beraberliği, kültür beraberliği, toprak beraberliği ve menfaat beraberliği milletimizin vücuda gelmesinde en ehemmiyetli faktörleri meydana getirmiştir.. bu gerçekler böyle olmakla beraber çağımızda artık millet ve milliyet telâkkisinin de bir tekamül bir evrim geçirdiği anlaşılıyor.. bir Türk''le evlendiği için Türk vatandaşı olan bir ecnebi de bir taraftan Türkçe öğrenirken diğer taraftan da bir Türk olarak Türk milletinin ve Türk devletinin ülkülerine ve emellerine hizmet etmeyi vazife biliyor.. demek ki millet, Ernest Renan''ın dediği gibi, birbirine bağlanmış bütün vatandaşlarını kavrayan bir ruhtan ibarettir.

17 yıl önce
“Türkçe edebiyat” denir mi?
Kuklaları oynatan Derin Kuklacılar?
‘Susadım çeşmeye varmaz olaydım’
Türkiye’yi devşirme kurtarıcılardan kurtarma mücadelesi…
Ankara’da vekâletler çekişmesi
Kibirleri boyunlarını aşan muhterisler kim?