|
Yahya Kemal - Orhan Veli

“Orhan Veli, Yahya Kemal’le alay mı etti?” Yukarı’daki başlık, Türk Edebiyatı dergisinde Haluk Oral imzasıyla yayınlanan bir yazıya aittir (Türk Edebiyatı, Temmuz 2006 sayısı). bu başlıktaki münasebetsizliği görmek için îz’an, irfan ve edebiyat ölçülerine ulaşmış bir yetişkin olmaya lüzum yok.. o başlıktaki yersizliği bir ortaokul talebesi bile derhal hisseder.. Yahya Kemal bir “dev” dir.. Orhan Veli ise bir “Garip” şaîrdir.. şîîrin, edebiyatın, kültürün ve Türk tarihinin devi ile alay etmek şaîr de olsa Orhan Veli gibi bir Garip âdemin haddine mi düşmüştür!.. diyelim ki kendi mezhebine, meşrebine ve hafifliğine kapılarak böyle bir şeye cür’et etti.. “Büyük şair” böyle bir münasebetsizliğe izin verir mi?.. alay etmek gibi bir küstahlığa (eğer vâki olmuşsa) en edebî, en şedit, en vakûr bir mukabelede bulunmaktan âciz midir? ben Garipçi şairin, Yahya Kemal’in yanına bile yaklaşabileceğini, yaklaşabildiğini düşünemem.. zihniyet, kültür, hayat görüşü farkının aralarında bir dostluk veya bir talebe-hoca, bir üstad-tılmiz münasebeti doğmasına elverişli olmadığından şüphe edilebilir mi? bana profesör olduğu söylenen yazı muharriri “bu yazıyı yazmaktaki amacım, bu rivayeti tartışmaya açmaktır.. bana göre, Orhan Veli’yle Yahya Kemal arasında hiçbir zaman yukarıda aktardığım gibi bir konuşma geçmemiştir” diyor.. Sayın profesör, kanaatiniz bu ise böyle saçma bir konuyu niye mevzu ediyorsunuz.. haydi, bu edebî dedikodunun aslı olmadığını ispat etmek için yazdığınızı da kabul edelim.. “Orhan Veli, Yahya Kemal’le alay mı etti” cümlesini niye manşet yaptınız?

Sayın profesör, her ne kadar ilimde ve araştırmalarda sükûnet, nezaket ve objektivite, bilginin şanına uygun düşse de saçma bir îddiayı cerhederken böyle soğukkanlı ve kibar davranmaya da mesağ olmasa gerektir.. fikrin de, san’atın da, adâletin de bir öfkesi vardır!..

Madem alay kavramı dile geldi, asıl alay, Garipçi şaîrlerin zuhur ettiği günlerde edebiyat dünyasını dalga dalga istilâ etmişti.. bobstil şaîrler diye de anılan Garipçiler, 1940’lı, 1950’li yıllarda, mizahî iltifatlarıyla, istihza tebessümleriyle karşılanmış, asla ciddiye alınmamışlardır. Orhan Veli, Oktay Rifat, Melih Cevdet’ten müteşekkil Garipçiler, daha sonraları, edebî tenkidçilerin zoraki değerlendirme gayretleriyle cumhuriyet edebiyatına monte edilmiş, kendilerine “Birinci Yeni” nâmıyle bir misyon biçilmeye çalışılmıştır!..


18 yıl önce
Yahya Kemal - Orhan Veli
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet