|
Liderde gözyaşının ülkeye etkisi

1968 yılında yapılan ABD başkanlık seçimlerinde anketlerde açık ara önde görünen başkan adayı bir miting konuşması sırasında birkaç damla gözyaşı dökünce, faturası ağır olur ve seçimi kaybeder. Neden kaybetti sorusunun cevabını aşağıda izah edeceğim, fakat önce bizdeki son tartışmayı hatırlayalım.

Başbakan Erdoğan''ın partisinin son grup toplantısında 12 Eylül''de yaşanan idamları anlatırken gözyaşlarına hakim olamaması yeni bir tartışmayı da beraberinde getirdi.

CHP lideri Kemal Kılıçdarağlu Başbakan Erdoğan''ın akıttığı gözyaşlarının samimi olmadığını savunurken, MHP lideri Devlet Bahçeli ise yaptığı yazılı açıklamada, 12 Eylül''de idam edilen ülkücüler için Başbakan Erdoğan''ın gözyaşı dökmesinin, "Siyasi tarihimize kara bir ilkesizlik, riyakârlık, siyasi sahtekârlık ve münafıklık örneği olarak geçeceğini" iddia etti ve "siyasi münafıklığın şahikası" olarak açıkladı. "Psikiyatrinin alanına giren bu ilginç durumun konunun uzmanlarınca incelenmesi yararlı olacaktır" dedi. Oldukça sert ve ağır sözler...

Sayın Bahçeli''nin iddia ettiği gibi ağlamak mı psikiyatrinin ilgi alanına girer, ağlayamamak mı, ABD başkanlık seçimlerinden yola çıkarak bir örnek verelim.

1968 yılındaki ABD başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti''den başkan adayı olan Edmund
(1914–1996), kampanya dönemindeki bir konuşmasında devam etmekte olan Vietnam Savaşı''nda hayatını kaybeden askerlerden söz ederken, bir ara duygulanır ve yanaklarından aşağıya birkaç damla gözyaşı süzülür.

Amerikan basını Edmund Muskie''nin gözyaşlarını, ülkeyi yönetmek için gerekli duygusal dengeye ve başkanlık gibi bir ağır sorumluluk isteyen görevi yerine getirmek için lazım olan güçlü iradeye sahip olmadığı şeklinde yansıtır. Edmund Muskie artan eleştiriler üzerine; ''Ben de bir insanım, duygulandım ve ağladım'' diyemez. "Onlar gözyaşı değil, kar tanesiydi" diyerek geçiştirmeye çalışır.

O ana kadar kampanyayı açık ara önde götüren ve başkanlığı garanti gibi olan Edmund Muskie''ye tek damla gözyaşının maliyeti ağır olur ve seçimi sürpriz bir şekilde yarım puanla Nixon karşısında kaybeder. (Muskie 42.72%, Nixon 43.42%)

Gelelim başkan adayı Edmund Muskie''nin akıttığı tek damla gözyaşına Amerikan basınının getirdiği eleştirinin nedenlerine...

Hollywood''un o dönemde resmettiği değerler bütünlüğü içinde şekillenen Amerikan toplum yapısı bugünkünden farklıydı ve gözyaşı kadınsı bir zayıflık olarak algılanıyordu. Nitekim kovboy filmlerinin ünlü kahramanı John Wayne erkekliği tanımlarken; "Bir erkek atı, köpeği ya da arkadaşı için ağlayabilir, ama bir kadın için asla!" demekten
.

Seçimi kazanan Nixon, Vietnam Savaşı''nın en kanlı döneminde başkanlık yaptı. Amerika çok kayıp verdi. Duygusal yönü zayıf, ağlayarak ruhunu rahatlatamayan ve içini boşaltamayan liderlerin ülkenin başına ne sorunlar açtığının farkına varan Hollywood, Vietnam Savaşı sonrası tavır değiştirerek Amerikan toplumu için yeni bir bakış açısı resmetmeye çalışır.

Hollywood''un senaristleri, ağlamayı erkekliği ve devlet adamlığını gölgeleyen bir unsur olarak görmekten vazgeçerler. Artık ülkede erkekler için ağlamak kadınsı bir zayıflık alameti olarak görülmüyor. Bugün Hollywood filmlerinde Rambo ağlayabiliyor, John Wayne''ye inat, Leonardo DiCaprio sevgilisi için gözyaşı dökmekten çekinmiyor.

Gözü yaşlı duygusal başkan adayı Edmund Muskie seçimi kazansaydı, belki de Vietnam''da o kadar kan akmazdı. Bush ağlayabilseydi, Amerikan askerleri Irak''ta bu kadar vahşete imza atmazdı.

Bu ülkede ne acılar, ne kederler, ortalığı yıkıp geçen ne doğal afetler, binlerce insanın ocağını söndüren ekonomik krizler, hatta bir zamanlar sağ sol çatışmaları, son 26 yılda da terör kaynaklı kahpe tezgâh hiç eksik olmadı... Çok canlar yandı, çok analar ağladı.

Pekâlâ, tüm bunlar olurken devleti yöneten, örneğin Türkiye''nin son 50 yılına damgasını vuran siyasetçilerimizden Bülent Ecevit ya da Süleyman Demirel''in ve diğerlerinin, milletin yüreğini dağlayan bu tür olaylar karşısında bir damla gözyaşı döktüğüne şahit oldunuz mu? Demirel ve Ecevit ağlayabilseydi, inanın, bu ülkenin anaları 12 Eylül öncesinde evlat acısıyla bu kadar gözyaşı dökmezdi.

Dönemin Başbakanı Özal, PKK''nın bir köy baskınında çok sayıda vatandaşımızı şehit ettiğini haber alınca helikopterle olay mahalline gitti ve şehit kadın ve çocukların başına çökerek dakikalarca ağladı. İşte o Özal bu ülkeye hizmet etti.

Amerikalı Profesör Psikolog Randolph Cornelius ve daha birçok uzman, ağlama eyleminin her şeyden önce güçlü bir sosyal uyarı ve duyarlılık yansıması olduğunu söylüyorlar. Fransız Psikiyatrist Patrick Lemoine, "Gözyaşlarının Cinsiyeti" adlı kitabında, kadınların erkeklere oranla daha çok ağladığı için, duygularını daha iyi kontrol edebildiklerini ve hayata erkeklerden daha olumlu baktıklarını yazıyor.

Nitekim bir zamanlar erkeklerin egemen olduğu iş dünyasına atılan kadınların, onların kurallarıyla oynayabilmek için giderek katılaştığını gören Hollywood, bu noktada bir kez daha devreye girdi. İnsanları bu mekaniklikten kurtarmak için paylaşımı, aileyi ve duyguları ön plana çıkaran "Harry Potter", "Yüzüklerin Efendisi" gibi hayal dünyasını harekete geçiren filmler ve diziler yapmaya başladı.

Ağlamanın insandaki stresi aldığını ve depresyondan uzaklaştırdığını ifade eden uzmanlar, sorunlarla baş edebilme konusunda da yardımcı olduğunu söylüyorlar. İnsan ağladıktan sonra rahat kafayla sorunu daha iyi tanımlayabildiği gibi, asıl sorunun ne olduğunun da farkına varıyor. Sorunuyla yüzleşen insan, akıp giden gözyaşlarının ardından daha makul çözümler üretebiliyor.

İçine atmak ve gözyaşlarının akıp gitmesine izin vermemek, stresle ilgili kimyasalların vücutta depolanmasına ve sıkıntının iki katına çıkmasına neden oluyor. Ağlayarak içindeki sıkıntıyı boşaltamayan insanların, negatif duygularını daha yıkıcı yollarla ortaya koydukları tespit edilmiş.

Gözünden yaş akmayanların, daha kolay kan akıttığı gerçeğini unutmamak gerekiyor. Son birşey daha: Gözyaşı ile dalga geçen iflah olmaz.

14 yıl önce
Liderde gözyaşının ülkeye etkisi
İki KKM: Biri dost biri düşman
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..