|
Neden şimdi?

Ermeni diasporasının farklı ülkelerde son zamanlarda atağa kalkıp sözde soykırım iddialarını ülkelerin parlamentolarında onaylatma çabalarını ibretle izliyoruz.

Bu işe çanak tutan ülkelere Türkiye az tavır koyunca tek sığındıkları liman şu: "Meclis''ten geçmez..."

Neden şimdi diye merak eden okuyucularımız olabilir. Nedeni gayet basit.

Ermeniler 100 yıldır mücadelesini verdikleri iddialarında şimdilerde sonuç alamazlarsa, yakın zamanda bu tamamen imkansız hale gelecek.

Türkiye''nin hızlı yükselişini tüm dünya gibi Ermeni diasporası da gördü.

Diasporanın, ''Şimdi olmazsa belki de hiçbir zaman şeklinde'' bir umutsuzluğa kapıldığı anlaşılıyor.

Dünyanın küresel bir ekonomik krizden geçtiği ve bunun siyasi yansımalarının birçok ülkede kapıya dayandığı bir ortamda Türkiye, IMF ile yollarını ayırabildi. Ayakları üzerinde doğrulabileceğini gösterdi. Komşuları ile sıfır problem politikası ile de bölgede kartları büyük ölçüde elinde topladı.

Tüm dünyanın karşısına almaya çekindiği İsrail''e "one minute" diyebildi.

Yahudi lobisinin üstünü çizdiği siyasi iktidarların ayakta kalmayacağı inancının zihinlere iyice yerleştiği dünyada, eğer iddianızda haklı iseniz "zarar görmez, aksine tüm insanlıktan destek görürsünüz" anlayışını dünyaya gösterdi.

Türkiye son yıllarda önkabul hale gelmiş önyargıları kırıyor. Böyle gelmiş böyle gitmez diyor.

Türkiye''yi sıkıştırmak isteyenler, stratejik malzeme sıkıntısı yaşama başladılar.

Yakın gelecekte düne kadar yapageldikleri şekliyle Türkiye üzerinden bölgede oyun kurmanın güçleşeceğini, ancak Türkiye''nin başaktör olduğu bir coğrafyada kendilerine de görev verilirse ancak bir oyuncu olabileceklerini görmeye başladılar.

Bu nedenle işi sıkı tutmaya, durum kontrollerinden çıkmadan yol almaya çalışıyorlar.

Nitekim, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''ı telefonla arayarak, sözde Ermeni soykırımı iddalarının İsveç parlamentosunda kabul edilmesinden duyduğu üzüntüyü dile getiren İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeld hakkında suç duyurusunda bulunulmuş.

Gerekçe basit...

Muhalefetteki Sosyal Demokrat Partili Svend Erik Österberg, "Reinfeld''in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''ı arayarak kendi parlamentosunun aldığı kararı hiçe sayar gibi konuşması ve özür dilemesi yasalarımıza aykırıdır. Bu davranış, hükümetin halkın kararına karşı çıkması anlamına gelir. Bu nedenle Yüce Divana Reinfeld hakkında suç duyurusunda bulunduk" demiş.

Yüce divan tehdidi ülkemizde sıkça olur da, Batı demokrasilerinde sözü bile edilmez. İşi ne kadar sıkı tuttuklarına bakar mısınız?

Bir başka nokta da şu: Türkiye''nin hızlı yükselişini gören, geleceğe yönelik Türkiye''ye karşı ellerinin altında bir kart hazır bulunsun isteyen ülkeler, sözde soykırım tasarılarını komisyonlardan geçirerek, ola ki birgün Türkiye ile bir pazarlık sözkonu olduğunda konuyu Meclis''e sevk etme gibi bir gerekçe ile taktik geliştirebiliriz diye düşünüyorlar. ABD''nin yaptığı da bundan başka birşey değil.

Fakat Türkiye elini sıkı tutarsa ve içbarışı güçlendirerek yola emin adımlarla ilerlerse, bahsi edilen konu büyüyen Türkiye''nin yoluna küçük bir çakıltaşı gibi kalacaktır.

Unutmadan şunu da not edelim. Ülkemiz içindeki Ermeni lobisini de yabana atmamak lazım. Kimlerin bu lobinin bir parçası olduğu açıklansa, herhalde yer yerinden oynar. Kuşatma hem içeriden, hem dışarıdan. Ama aşacağız.

İlker Paşa''yı zor günler bekliyor

Terör örgütüne üye olmak suçlaması ile haklarında dava açılan üst düzey subayları koruyup kollayan, ıslak imzalı belge konusunda adli birimlerin ve uzmanların ortak görüşüne rağmen tersini iddia etmekte ısrar eden İlker Paşa''yı emekliliğinde zor günlerin beklediğini düşünmek güç değil.

Emekliliğine az kalan ve Bodrum''da denize nazır lüks villa inşa ettirdiği iddia edilen İlker Paşa şimdi yol ayrımında. Ya kendisinden önceki 2 genelkurmay başkanından biri olan Büyükanıt Paşa gibi dönemi sorgulanan ve her an bir nedenle ifadesi alınmak üzere tetikte bekleyen bir isim olacak, ya da dönemine ilişkin olan biten konusunda yargıya yardımcı olan Hilmi Özkök Paşa gibi içi rahat olacak.

Islak imzalı belgede sözü edilen iddiaların yürürlüğe konulduğu iller ve eylemler konusunda medyaya yansıyan bu kadar belge ve bilgi varken, İlker Paşa''nın olan bitenden tamamen habersiz, karargahını kontrol edememiş bir yönetici gibi algılanmasına zemin hazırlayacak bir duruş sergilemesi, ya da zanlıları sahiplenmesi, kendisini emekliliğinde daha da zorlayabilir. Bize kalırsa, eğer yargının önünü açarsa, kendi önünü de açmış olur. Emekliliğinde bugün yanlışına gözyumdukları ile aynı karede olmaması ve Ankara Bodrum arasında mekik dokumaması tamamen buna bağlı diye düşünüyorum.

Türkiye Cumhuriyetinin bu en büyük davası artık bu noktadan geri dönmez. Herkes konumunu ona göre belirlesin.

14 yıl önce
Neden şimdi?
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî