|
O günleri gören son kişiler...

Yıllar nasıl da su gibi akıp gidiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi açılalı 92 yıl olmuş. Bu da demek oluyor ki, o tarihte 8 yaşında olan ve Meclis''in açılışına bizzat tanıklık eden çocuklardan bugün yaşayanlar varsa, şimdi 100 yaşındalar...

TRT''nin arşivinde var mıdır bilmem ama, Meclis''in açılışına tanıklık edenlerin o güne dair hatıraları keşke 30-40 yıl önce kaydedilseydi.

Eğer kaydedilmişse, bu tür önemli günlerde bunların neden yayınlanmadığı da doğrusu merak konusu.

Dün gerek TRT ekranlarından gerekse de diğer kanallardan Türkiye Büyük Millet Meclisi''nin 92. açılış yılı etkinliklerini izlerken, bu tür bir görüntü kaydına denk gelmedim.

Halbuki o günlerin canlı tanıklarına dair yaprak dökümü çoktan başlamış, dünya genelindeki son sayfası da geçen sene kapanmıştı.

Birinci Savaşı''nda cepheye sevk edilen yaklaşık 70 milyon askerden hayatta kalan son kişi olan İngiliz Claud Choules, 5 Mayıs 2011''de 110 yaşında
. Böylece 1. Dünya Savaşı''na katılıp da hayatta olan hiç kimse
.

Ülkemizde de durum farklı değil.

İstiklal Madalyası sahibi, Kurtuluş Savaşı''na katılan hayattaki son gazi Mustafa Şekip Birgöl, 11 Kasım 2008''de İstanbul''da vefat
.

Bu ölümlerle kapanan sadece o günleri gören insanların gözleri değildi elbette.

İnsanlık tarihinin en tartışmalı, en kanlı, en acımasız döneminin son tanıkları da aramızda yok artık.

Her bölümü yüzbinlerce dolara mal olan, oyunculuğu tartışmalı kişilere bölüm başı 15-20 bin lira ücret ödeyen yapımcıların, dünyanın adeta bir film seti haline geldiği, yaşananların tüm insanlığın kaderini etkilediği bir dönemin son tanıklarını, yani gerçek oyuncularını kayda almamış olmamalarını nasıl izah etmeli bilmiyorum.

Keşke bu fırsatlar kaçırılmasaydı.

Keşke çocuklarımız televizyon ve internet karşısında hayali çizgi kahramanlarla oyalanacaklarına, bu ülkenin gerçek kahramanlarının hayatının anlatıldığı kaliteli yapımlarla beyinleri ve yürekleri aydınlatılabilseydi.

Keşke çocuklarımızın idolleri bu ülkenin gerçek kahramanları olabilseydi.

Dünkü fırsat kaçtı da bugünleri çok iyi mi değerlendiriyoruz.

Geçtiğimiz günlerde Türk siyasetinin ve Türk demokrasi tarihinin önde gelen isimlerinden Sadettin Bilgiç vefat etti.

Hangi kanalımızın arşivinde kendisi ile yapılmış 15-20 dakikalık bir kayıt vardır bilemiyorum. Eğer vardı ise, vefatı nedeniyle neden ekrana getirilmedi, onu da bilemiyorum.

Türk siyasetinin önde gelen isimlerinden Prof. Dr. Necmettin Erbakan''ın bizzat kendisinden tüm hayat hikayesi dinlenerek kayda alındı mı, onu da bilemiyoruz. Halbuki, günler ve haftalar süren bir çekimle onlarca DVD dolduran kayıtlar yapılmış olmalıydı.

Alparslan Türkeş''in bizzat kendi sesinden hayatı kayda alındı mı, onu da bilemiyoruz.

Demirel de hakeza...

Allah gecinden versin ama, hepimizin olduğu gibi kendisi de bugün var ama belki yarın yok...

Bu isimlerin yargı önüne çıkarılması için yazı çizittirip duran gazeteciler, keşke yargıdan önce bir basın mensubu olarak bu isimlerin kendilerinden ayrıntılı olarak belli dönemleri detaylı olarak dinleseler...

27 Mayıs 1960 darbesinin zalim ve mazlum aktörlerinin yaprak dökümü de sürüyor. Birkaç yıl sonra o döneme dair kendilerine mikrofon uzatılacak isim de kalmayacak.

Yusuf Tümtürk ismindeki gazeteci arkadaşım 2 hafta süren çekimle Kenan Evren''e sorulabilecek her şeyi birkaç yıl önce kendisine sordu ve zengin bir arşiv hazırladı. Bu tür çalışmalar ülkemizin son 50-100 yıllık tarihine damgasını vuran yaşayan tüm aktörler için yapılmalı ve yapılmalıydı.

Böyle bir çalışma Turgut Özal için de keşke yapılabilseydi.

Ağzından çıkan her cümle kayıt altına alınan dünya genelindeki ender isimlerden biri Sayın Fethullah Gülen.

Bu sayede dünyevi ve uhrevi konularda neler düşündüğünü ayrıntılı olarak öğrenebildiğimiz gibi, dünyanın şu an en merak ettiği portrelerden biri olan Sayın Gülen''i bu sayede daha ayrıntılı olarak tanıma ve değerlendirmelerinden istifade etme imkanı da buluyoruz.

Aslında her birimizin gerek bireysel, gerek aile tarihimiz, gerekse de geniş aile tarihçelerimiz var... Nerede ise insanlar kendi ailelerinin 2-3 kuşak öncesini bilemez hale geldiler.

Artık teknolojik imkanlar kolaylaştı. Herkesin elinde kayıt cihazı var. Fırsat buldukça aile büyüklerinizden aile tarihçenizi dinleyin ve kayıt altına almaya çalışın.

Unutmayın, her birimiz aslında yaşadığımız her olayın son tanığıyız.

Yarına çıkmaya kimin garantisi var ki...

12 yıl önce
O günleri gören son kişiler...
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler
Gazze ışığında üniversitenin misyonu