|
Anne katilleri, Olimpiyat göstergeleri

Sekizincisiyle Mayıs sonunda tanıştık. Kurbanı bıçakladıktan sonra boğarak öldüren ve cesedi satırla parçalayan zanlının, internetteki sayfasına dünyaca ünlü seri katilleri, Charles Manson''ı, Albert Fish''i ve hatta bir dizi film karakteri olan Dexter''ı tanıtan metinler ile işkence sahneleri koyduğu ve kendisini "satanist değil, din karşıtı" olarak tanımladığı belirtildi. 30 Mayıs''ta çıkan haber, son dört aydaki sekizinci ''anne katili''ni Türkiye''ye böyle tanıtıyordu.

Hadi, Dexter adlı Amerikan dizisindeki adli tıpçı karakterin, ''kısasa kısas'' yöntemi uygulamasını, ama elinde kanıt olmadan asla harekete geçmemesini şaşırarak da olsa, anlayabiliriz. Kendimizi zorlasak, ''öldürenin öldürülmesi''nde, ''hakça'' bir taraf bulunduğunu teslim edebiliriz. Hatta Dexter karakterinin öldürmeden önce suçun ispatı konusundaki titizliği, bir dolayımdan İslam dinindeki cürüm-ceza ilişkisiyle benzerlikler yakalayan bir algıya kapı aralayabilecek doneler verebilir elimize. Hatta daha ileri giden ''adaleti kendisi tesis etme'' yanlıları, maktul yakınları, sözgelimi bir bebeğe ya da kadına tecavüz edip öldürenlerin ABD''deki gibi elektrikli sandalyeye değil, birgün genel afla çıkabilme ihtimalinin sevildiği kodese gönderildiği Türkiye''de, bu diziyi pekala ''daha adil'' bile bulabilir.

Hadi, ilham alınan Hannibal Lecter ya da benzeri sapıkların işleri, ''önüne geçilmez bir sadizm dürtüsü''yle gerekçelendirilebilir bile. Seçtikleri kurbanların, aynı standartları taşıması bile ünlü katillerin işkence ve ölüm işinde kendilerince adil davrandıklarına, birilerini ikna edebilir. Yani ki, ille de mutlakiyetle cehdedilirse, öldürme işinin bile bir matematiği bulunabilir.

Oysa, canice öldürme, öldürenleri yakalama işi üzerinden koskoca bir dizi sektörü yükseltecek kadar; CSI serilerine, adli tıp, olay yeri inceleme birimleri, modus operandi uzmanlıkları, kanıt experleri gibi kalemlerin her birine bir dizi tahsis edecek kadar bu işi içselleştirmiş, seri katillerini efsaneleştirecek ve kopyalarını üretecek kadar ciddi refleks ve örnekler geliştirmiş ABD''de bile ''anne katli'' hala pek alışıldık ''öldürme''lerden değilken... Türkiye''de, profesöründen ev hanımına annelerini, kimi boğan, kimi boğazını kesen, kimi parçalayan, poşetlere dolduran gençleri nasıl açıklayabiliriz? ''Eğitim şart''la mı? Geçmişte böylesi tüyler ürperten vakalar yokken, bu çocukları ne tetiklemiş olabilir ki? ''İlkel dürtüler'' olabilir mi ya da ''giderek ağırlaşan yaşam şartları''? Nedir yani?

''Değerlerimizin altı oyuluyor'' gerekçesine bir oranda katılabilirim. Ancak mesele bununla sınırlı değil; doğum anından itibaren başlayan bir ruh terbiyesi süreci, çocuğun kendi içinin keşfinde belirli aralıklarla tabelalar sabitleyerek yön bulmayı kolaylaştırma işi, dini kaynaklara dayansın ya da dayanmasın manevi bir donanımın prospektüsünü tökezleme zamanları için hazır bulundurma, çok boyutlu metafizik bir arkaplanın kodlarını iğneyle nakşetme işi, ilk ''kılavuz'' olarak çoğunlukla annenindir. Bugün toplumsal bir cinnetin eşiğinde bulunsak bile, iyiliğe dair başka türlü bir damarın, arterin varolduğu fikrine niyet ve emek etmiş bir yol gösterici figürü, insana dair gayet tabi bir hal olan iç çelişkinin de, kaosun da ontolojisini yok edemez, ama tahammül edilebilir düzeye geriletebilir.

Oysa hem vermeme, hem de vermediğini talep etme başladığında; -ki Başak Aydıntuğ''un, kendisine sürekli "sürtük.. kimbilir kimin koynundan geldin" diyen annesinin ölümü hak ettiğini düşünmesinin altında biraz da bu olabilir- varlığının arkaik tarafına gizlenmiş cehennemi hisler, dünyaya dair endişe ve ye''slere eklemlenerek denetlenemez bir öfkeye dönüşüyor ve vahşet başlıyor.

Doğrusu, referansını hangi kaynaktan alırsa alsın, insanın ontolojik kıvranışlarını dindirmeyi başarabilecek inanç ve maneviyattan daha tesirli bir analjezik, bilmiyorum. Bunu yapan, hayatın anlamsız olmadığı, yapıp edilenlerin uhrevi bir ''not'' baremine mutlaka toslayacağı bilgisi. Nitekim inandıysanız, karıncanın adım atışından dahi haberi olan Tanrı''nın varettiği bir kainat dengesi içinde yanlış yapmadan önce bir kez daha düşünmemek, hiç de akıl karı değil.

Türkçe Olimpiyatları''nı izlerken, bu kıyas aklıma geldi. O salondaki gençlerden herhangi birinin annelerini katlettiklerini hayal edebiliyor musunuz? Ben edemiyorum. Ha, ruhu terbiye görmüş bir gençliktense nihilistini, istikamet üzere olandansa serseri mayınını tercih edecek kesimler de yok değil. Anahtar kelime maneviyat yani; o manzaradansa katilleri yeğleyecekler bile var bu ülkede, bana inanın...

16 yıl önce
Anne katilleri, Olimpiyat göstergeleri
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye
Hizmet sektöründeki enflasyon işleri zorlaştırıyor!
Tarihin sonu ve ABD üniversiteleri