|
Lıkır lıkır muhalefet

Bu yıl dördüncüsü düzenlenen Rock''n Coke Festivali geçtiğimiz haftasonu Hezarfen''de gerçekleştirildi. Festivale, temsil ettiği anlamlar ve imgeler bütünüyle taban tabana zıt iki kelimenin yanyana gelerek adını vermesi, doğrusu benim için şaşırtıcıydı. Dört yıldır bu ucube birleşime durumu sorguya açacak en azından tartışma boyutuna getirecek güçte hiçbir itiraz sesinin yükselmemesi de öyle...

Barışarock gibi karşıt festivaller düzenlemek ve durumu “gençlik halleri işte“ umarsızlığıyla değerlendirmek dışında tabii. Oysa bu tür toplu eğlence törenleri bir izlek tutuşturur elimize. O ritüellerin üslubu, sözkonusu kesimle ilgili bir özettir, bütünün fragmanıdır. Ve sunduğu doneler, önemlidir. Şöyle ki:

Coke, Coca Cola''nın ABD''de kullanılan adı oluyor. Tüm dünyada emperyalizmin şanlı simgesi olma rolünü üstlenmiş, uluslararası bir marka olmayı aşarak bir kültürün taşıyıcısı işlevine sahip olmayı başarmış neredeyse tek ürün bu. Nike, Starbucks, Adidas, Shell ve hatta McDonalds bile henüz bu yaygınlık ve bilinirliğe ulaşmış değil. Gerçi, şimdilerde içeriğinde sağlığa zararlı katkı maddeleri bulunduğu gerekçesiyle Hindistan başta olmak üzere pek çok ülkede yasaklanarak pazar payı düşmeye başlamış bir içecek Coca Cola ama, uyanık strateji planlamacıları, akıl küpü reklam teorisyenleri yakında bu “küçük sorun”un da üstesinden de maharetli pazarlama taktikleriyle gelmeyi bilecektir muhakkak.

Ve Rock... Müziğin ötesinde muhalefetle, politik olmakla, aykırı düşünmekle eşdeğer bir kavram. Clinton''ın da gençliğinde eylemlerinde bulunduğu, sevgi-barış başkaldırısında bulunarak Vietnam''a gitmeyi reddeden Çiçek Çocuklar''dan bu yana, köprünün altından çok sular akmış, eski hippiler işadamı olmuş, Rock, endüstriye dönüşmüş olsa da üstelik. Mihrabı yerinde yani... Dünyaya Deep Purple, Led Zeppelin, Metallica hatta Jim Morrison, Kurt Cobain gibi tatlar armağan eden Rock''ın, günümüzde pek çok insanın adını bile duymadığı Placebo''yla, Gogol''le, Mercury Rev, Reamonn''la sınırlanışının bu müziğin o karanlık bölgeden çıkarak bir endüstriye dönüşme süreciyle bir ilgisi var elbette.

Ancak benim dikkatimi çeken şey bundan ziyade, dört yıldır 50 biner kişinin katıldığı ve önümüzdeki 10 yıl içinde yadsınamaz şekilde bir kuşağın ortaya çıkmasına sebebiyet verecek bu festivali takip eden genç insanlardan bize ulaşan haberler. Elbette altı üstü bir festival, gençliğin alışkanlıklarını değiştirme, hayata bakışına yön verme gücüne sahip değildir, ancak varolanı gösterebilir. Coca Cola ile Rock''ı birarada görmeyi müzik aşkı uğruna içselleştiren ve kollarına coke bileklikleri takarak dolaşan bir kuşağın oluşmaya başladığı haberini verebilir en fazla ki, festivalin yaptığı da buydu zaten.

Dikkat çeken taraf şu: Üç günlük Rock''n Coke''da satış rakamları katlanan OK firmasının açıklaması, gençlerin üzerinden bol bol uyuşturucu çıkması durumu ortaya koyuyor ki, 16-25 yaş arası bu insanların yönelimlerini belirleyen başat iki tema, cinsellik ve uyuşturucu. Tıpkı Batı ülkelerindeki gibi.

Ancak Batı''da gençleri haklı olarak isyana sürükleyebilecek, manevi boşluk, bireyselliğin bir ülkü haline getirilmesi, dolayısıyla aile-merkezden ben-merkeze geçiş süreci, liberal ekonominin oluşturduğu şeffaf sınıf ve sınırlar, fırsat eşitsizlikleri gibi nedenler bol miktarda mevcuttu, şimdi de mevcut.

Her ne kadar bu sıkıntıların bir kısmına maruz kalınıyor olsa da, aile mefhumunun hâlâ önem arzettiği, kafa karıştırıcı hayat meseleleri sözkonusu olduğunda dini ve manevi değerlerin büyük oranda yol gösterici olduğu Türkiye gibi bir ülkedeki bu tavır, 16 yaşından itibaren talebine başlanan cinsellik ve uyuşturucunun, spontane gelişen bir haksızlığa isyandan değil de, “Batı nasıl yaşıyorsa biz de öyle yaşayalım” özentisinden doğduğu izlenimi uyandırıyor.

Çünkü bu 50 bin kişiye bakınca insan, “festival gelsin de nerden gelirse gelsin, eğlenelim coşalım” gençliği canlanıyor gözünde. Çünkü bu gençler Hair çocukları gibi “apolitikliğinde bile politik taraf” taşıyanlardan değil. Çünkü muhalefetin savaş, otorite ve emperyalizm karşıtlığı demek olduğunu bilmiyor gibiler. İnsanın “muhalefet, konser dinleyip kola içmekten çayıra çimene serilmekten ibaret bir şeye dönüştü de bizim mi habe-rimiz yok” diyesi geliyor. Veya Coca Cola firmasının istihzalı gülümsemelerle: “Ey üçüncü dünya ülkeleri. Muhalefet susuzluğunuz varsa onu da biz gideririz” dediğini sanmaya başlıyor. Bir de soru geliyor ardından: Coke, mesela bir Jimi Hendrix konserine sponsor olabilir miydi acaba, doğrusu merak uyandırıyor.

18 yıl önce
Lıkır lıkır muhalefet
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon