|
Damın dilinden anlamak

Adamın eskimeye yüz tutmuş bir damı varmış. Allah''a yalvarmış ki, kendisine haber vermeden bu dam yıkılmasın. Her gün aynı yakarışı tekrarlıyormuş. Bir gün damın bir duvarında bir çatlak görmüş adam. Hemen çamurla o çatlağı kapatmış. İkinci gün başka bir yerde başka bir çatlak, üçüncü gün başka bir çatlak. Adam her defasında çamurla çatlağı kapatıyor, üstünü sıvayıp yakarmaya devam ediyormuş. Bir gün dam çökmüş. Adam, bunca yakarışlarının boşa gittiğini görerek üzülmüş, o üzüntüyle Allah''a: “Ya Rabbim, senden bunca ricam oldu, haber vermeden dam yıkılmasın diye, dualarım boşa çıktı” diye sitem etmiş. Derken dam dile gelmiş: “Ey anlayışsız adam, demiş, ne zaman yıkılıyorum, çaresine bak diye ağzımı açacak olsam, bir avuç çamurla ağzımı tıkadın, başka ne yapabilirdim ve elimden ne gelirdi...”

Dünya düzeni her defasında bir çatlakla kendinden haber veriyor, fakat kimileri her defasında bir avuç çamurla onun ağzını kapatıp gerçeği görmekten uzak durmayı tercih ediyor.

Belki ilkin kendimizden, kendi ülkemizden bahsetmeliyiz. Kendi sorunlarımızı nasıl da her ağzını açışta bir avuç çamurla kapatmak istediğimizi görmeliyiz. Kimileri bunu nerdeyse meslek haline getirdi. Ben onların adını birkaç kez anmıştım. Şimdi anlıyorum ki, muhatap anlamayınca ne söylesen boş. Gene de biliyorum ki, birileri bu ülkede bir şey yapmaya değil, yapmamaya bile değil; engel olmaya memur bellemiş kendini. Fakat acaba o kendini biliyor mu?

Zulmün, zulmetin hüküm sürdüğü bir dünyada her iyi şeye takoz olmayı kendine görev diye seçmiş insanların yaşadığı bir dünyada savaşların olması şaşılacak bir şey değil. Kahırlanmaksa işe yaramıyor. Gene de Camus denilen adamımızın sözüne uyarak yiğitçe göğüs germeyi denemeliyiz, diyelim. O, abese göğüs gerelim diyordu, bizse abesle başa çıkmayı öne alalım.

Yakın komşularımızın her birinin duvarında çatlaklar görünüyor. Suriye''nin duvarlarında bir değil, birden çok çatlak var. Irak ondan geri kalır durumda değil. Şimdilik o, duvarlarını sıvamaya çalışıyor. Ama o duvarlar temelinden yıkılıp yeniden yapılmadıkça sıvalı duvarın ömrü ne kadar sürer, göreceğiz. Afganistan yıllardır kanayan yara ve yıkılan duvarlar ülkesi... İran''ın başına ne geleceğini bilmiyoruz. Son on yıl içinde bu ülkeye her yıl İsrail''in ya da Amerika Birleşik Devletleri''nin saldırı düzenleyeceğini gazetelerden okuyoruz. Gizlemiyorlar. Açıkça ilân ediyorlar İran''a saldırı düzenleyeceklerini. Azerbaycan, Ermenistan... Her biri kendine göre sorunlar yaşıyor. Oysa gerek bu iki ülkenin kendi aralarındaki, gerekse Türkiye ile olan ilişkilerindeki çaparızlar çözümsüz değil. Azerbaycan''ı yönetenler keşke biraz daha akıllı hareket edebilse, diyorum.

Türkiye, sorunlarını çözme babında son yıllar boyunca atılımlar gerçekleştirdi. Ancak kurulu düzenin ayak bağı öylesine çok katmanlı ve kimi yerlerde öylesine kalın duvarlar halinde insanımızın önünde duruyor ki, zaman geliyor yılgınlığa düşmekten kurtulamıyoruz. Elbette bu ülkenin halen yaşadığı sorunlar bugünün ya da dünün karşımıza diktiklerinden ibaret değil. Belki yüzyılların birikimi... Ama madem sorunların mahiyeti kavranmıştır, ayak bağı olmaya kalkışanlara rağmen çözüm getirilecektir. Yeter ki, onların üstü bir avuç çamurla örtülmeye kalkışılmasın ya da onlara yok muamelesi yapılmasın...

12 yıl önce
Damın dilinden anlamak
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu