|
Efendi-uşak dengesinin sarsılması
Gogol'un bir romanındaydı sanıyorum: kahramanlardan biri, ötekine uşağı hakkında uzun uzadıya şikâyetlerini sayıp dökünce, muhatabı: “Peki onu niye bırakmıyorsun?” sorusunu yöneltir. Şikâyetçi de: “Ben onu bırakıyorum azizim, ama o beni bırakmıyor.” Der.

Demek ki, efendilerle uşakların yer değiştirdiği durumlar vaki olabiliyor. Demek ki, statülerin görünümünde bir değişiklik olmasa bile onların gerçeklikleri farklı olabiliyor: uşak statüsünde görünenler, efendi statüsünde görünenlere hükmedebiliyor. Fakat böyle bir durum, elbette aynı zamanda bir çarpıklığın işareti de sayılmalıdır. Böyle bir çarpıklığınsa sürgit devam etmeyeceği belli... Efendinin efendi olarak, uşağın uşak olarak kendi statülerinin gerektirdiği konumlarda yer alması eninde sonunda gerçekleşecektir. Veya eninde sonunda yeni bir statüko oluşacaktır: efendiyle uşak yer değiştirecek, eski efendi uşaklığa, eski uşak da efendiliğe geçecektir. Ne var ki, uşağın efendi olarak, efendinin de uşak olarak rol aldığı bir düzenin kurulmasında veya oluşmasında tarafların çıkarına dayalı bir özel kastın bulunabileceği de göz ardı edilmemelidir. Öyle ki, efendinin efendi olarak yerine getirmesi gereken vecibeler karşısında uşağına söz geçiremediği def'inde bulunması; uşağa müracaat edilmesi halinde de onun bir emir kulu, bir uşak olduğunu ileri sürerek vecibeden kurtulmaya çalışması hali kurala uygun bir ilişki ortamında bulunmadığımızı gösterir. Fakat bu durumda da, efendinin ve uşağın rollerinin gerektiği gibi ifa edilmesi, bu ilişkinin dışında bulunanların müdahalesiyle düzeltilir (düzeltilmek zorunda kalır). Buna rağmen, söz konusu bozuk düzenin işletilmesi efendinin ve uşağın her ikisinin veya ikisinden birinin işine geldiği sürece uzatılabileceği kadar uzatılması şansı denenmek istenebilir.

Veya öyle durumlarla karşılaşılabilir ki, aslında efendi olmadığı bilinen ve efendi olması asla istenmeyen birileri, durduk yerde efendi olarak da ilan edilebilir. “Köylü milletin efendisidir” sloganının revaçta olduğu dönemlerde, onlara yapılan mezalim de doruk noktadaydı. Bizatihi milletin efendi ilan edildiği yerlerde, milletin reyine itibar edilmemesi; onun seçimlerde oy vermeye zorlanmasına rağmen verdiği oyların bilinmedik mihrakların kararıyla bir anda boşa çıkarılması, aynı efendi-uşak ilişkisindeki hem söylem hem gerçeklik bozukluğunun yaşanabildiğine delalet eder.

Uşak olduğunu ilan ve kabul eden birinin neyin efendiliğine göz diktiği hususu meçhuldür. Bu durumda efendi-uşak ilişkisinde meydana getirilecek şaşırtmacayla elde edilebilecek çıkarın ne olduğu sorusu ortaya çıkar. Fakat her halükârda şurası açık ki, efendi-uşak ilişkisinin bozulduğu bir ortamda, yeni bir ilişkiler manzumesinin kurulması imkânı ve ihtimali beklenir hale gelmiş olur.
#Efendi-uşak dengesi
#Köylü milletin efendisidir
#rasim özdenören
8 yıl önce
Efendi-uşak dengesinin sarsılması
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu