|
Samson"un yelesi (2)

Aslında bilek güreşine çıkmış olan taraflardan biri tutuculuğu, öteki yeniliği temsil ediyor.

Hukuku kanırtarak bir yere varılabilir mi? Vardığını farz etsek, orada sürgit kalınabilir mi?

Aslında bu gün bu ülkede kurulu düzenin tutucuları ile onu yeni bir düzleme oturtmak isteyen yenilikçilerin çekişmesini yaşıyoruz.

Kurulu düzeni savunmak isteyenler Samson karşısındaki Filistîlilere benziyor. Filistîliler aslında varolan çıkar ilişkisini korumak istiyor. Fakat onu muhafaza etmek için elinde kendine özgü bir gücü varbulunmuyor. Yapıp edeceği bütün hüner karşı tarafa (yenilikçilere ki burada o Samson''dur) tuzak kurmaktır. Karşı tarafın silahını ele geçirmek.. onun zaafından istifade etmek… Farklı deyişle, kendi zatının gücünü devreye sokamıyor, çünkü kendi zatından kaynaklanan bir gücü varbulunmuyor. Böylece geriye bir tek entrika çevirme imkânı kalıyor. O da bu imkânı kanırtıyor.

Oysa Samson gerçekte ancak ve ancak kendisine tevdi edilmiş bir sırrın gücüyle ayakta duruyor. O, bu sırrını ifşa etmediği sürece bir aslanı silah kullanmadan, kendi elleriyle, bir oğlağı ikiye ayırırcasına ayırma gücüne sahiptir. Ölü bir eşeğin çene kemiğini silah olarak kullanmak suretiyle bir orduyla baş edebilecek bir gücü elinde tutmaktadır.

O, doğuştan Allah''a nezredilmiştir. Onun hakkını verebilmek için kendisine tembih edilmiş olun bazı kurallara riayet etmesi gerekmektedir. Şarap içmeyecektir, murdar ete dokunmayacaktır, başına ustura değdirmeyecektir. Samson, bu kuralların tümünü ihlâl eder. Böyle olunca onun kendi nefsiyle baş başa bırakılması mukadder hale gelir. Tasavvuf jargonunda ilginç bir dua vardır, şöyle niyaz ederler: "Ya Rab! Beni bana bırakma!" Samson''sa kendine tevdi edilmiş bulunan sırlara ihanet etmekle kalmıyor.. o sırlar, ona aynı zamanda bir emanet mesabesinde duruyor. Ve Samson emanete de hıyanet ediyor. Filistîli sevgilisi Delila onu ayarttığında sırrını ifşa ediyor. Bu demektir ki, kendi kutsalını hiçe sayıyor. Bu demektir ki, kendine tevdi edilmiş olan emanete sahip çıkamıyor, bilakis onu ayağa düşürüyor.

Bu mücadelenin temelde meşru bir düzlemde cereyan ettiğini söyleyebilir miyiz? Hayır.

Fakat mücadelenin meşru düzlemde cereyan etmemesinin tüm vebali Samson''un karşısına dikilmiş olan hasım güçte aranmamalı. Samson da emanete ihanet etmekle ve son tahlilde bizzat kendine ihanet etmekle, hasım gücün gayrımeşru zemine çıkmasına yardımcı olmuştur.

Bu tablo muvacehesinde kurulu düzene sahip çıkmak isteyen tutucu ona sahip çıkabilmek için her türden Makyavelci enstrümanı kendine mubah görecektir. Darbe, hukuksuz işlem, sokak arbedesi, yalan, dolan, hırsızlık, vurgun, soygun, talan, silah, rüşvet, uyuşturucu, hukuku kanırtarak yorumlama, her ne varsa.. kurulu düzenin muhafazası açısından mubah sayılacaktır.

Samson''aysa yalnızca eski gücünü elde edebilmek için niyaz kalıyor. Ancak bu sefer öyle niyaz etmeli ki, kollarının gücü altında çöken mabedin çatısı altında kendisi de hasmıyla birlikte ezilmeye.. ilahi adalet bakımından ona müstahak sayılsa bile…

16 yıl önce
Samson"un yelesi (2)
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet