|
Baykal"ın Ahmet Hakan"a "ilerlemesi" nereye kadar sürecek?

Baykal kamuya açık alanlarda olmasa da galiba “eğlenceli” bir adam! Hem “sosyal demokrat”, hem çok nüktedan! (Allah başka kaza vermesin.)

Demiş ki:

“Bende çarşaf açılımı var, Ahmet''te modernlik açılımı. İkimiz birbirimize ilerliyoruz…”

Gerçekten böyle demiş mi, dememiş mi, bilemem. Akşam''ın çiçeği burnunda genel yayın yönetmeni İsmail Küçükkaya''nın yalancısıyım; günahı vebali boynuna.

Mahut ifadenin bağlamı şöyle:

Bunlar bir televizyon programında (Tarafsız Bölge) yan yana gelmişler.

“Bunlar” dediğim de, Deniz Baykal, Fikret Bila, Murat Yetkin, İsmail Küçükkaya, Hikmet Çetinkaya ve Ahmet Hakan.

Programdan sonra da hep birlikte Papermoon''a gitmişler.

Papermoon kısmını Ahmet Hakan tafsilatlı bir şekilde yazmış.

Lakin oradan bize “ekmek” çıkmaz.

Ne varsa, program öncesinde var. Orasını da, sağ olsun, İsmail Bey tatlı tatlı anlatıyor.

Dinleyelim:

“Hikmet Çetinkaya tam programın başlamasına dakikalar kala, ''Ahmet, bu sendeki Baykal aşkı nereden geliyor?'' diye takılınca ben atıldım ve ''Kaç defadır görüyorum, Deniz Bey''de de derin bir Ahmet Hakan sevgisi var'' dedim, gülüştük. Bu diyaloğu aynen Baykal''a aktardım o da bana şu güzel değerlendirmeyi yaptı: Bende çarşaf açılımı var, Ahmet''te modernlik açılımı. İkimiz birbirimize doğru ilerliyoruz….”

Devamında da can u gönülden soruyor: “Hoş değil mi?”

Valla hoş İsmail Bey; hem de öyle böyle değil, çok hoş!

Lakin bu hoşluğa mütevazı bir katkı denemesi yapmadan evvel Hikmet Çetinkaya''nın nahoşluğuna değinmem gerek.

“Ahmet, bu sendeki Baykal aşkı nerden geliyor?” da ne demek oluyor Hikmet Bey?

Nerden geliyorsa geliyor, sana ne?

Böyle münasebetsiz, nobran soru olur mu?

Baykal senin tapulu malın mı?

“Höst, tadını kaçırma, hatırını yıkarım…” denmemişse sana, zannetme ki tuttuğun yol yol, ettiğin laf laftır.

Bu kafayla hep yerinde sayar; birbirlerine “ilerleyenleri” anlamaya çalışacağına hep kıskanırsın. Bu kadar yeter. Geçelim.

Baykal''ın söz konusu ettiği “ilerlemeyi” anlamaya çalışırken, bazı sorular aklıma takılmadı değil.

Birbirlerine emprovize mi, taammüden mi “ilerliyorlar” muamma, ama, Baykal kendi ilerleyişine somut bir örnek veriyor:

“Bende çarşaf açılımı var…”

Peki Ahmet''te?

Baykal''ın kavlince onda da “Modernlik açılımı…” var.

Ne bu şimdi?

Farzımuhal, İlhan Selçuk''a “İlhan abi”, Cemal Süreya''ya “Affet bizi…”, Deniz Gezmiş''e “Yiğidim, aslanım burda yatıyor…” demek modernliğe açılmak mı oluyor?

Yoksa Papermoon''a falan gitmeyi mi kastediyor?

İyi de, o mekanlara takılmakla emekçi halkımıza, solculuğa nasıl “ilerlenmiş” oluyor?

Baykal''ın kafasındaki “modernlik açılımı” nasıl bir zamazingodur ki; mesela, Cemil İpekçi''yi ondan uzaklaştırırken, Ahmet Hakan''ı yaklaştırıyor?

Mesele “modernlik açılımıysa” İpekçi''de feriştahı var, daha ne olsun?

Hepsi bir yana da, Baykal ile Ahmet Hakan''ın “birbirlerine ilerlemelerinin” nihayete ermesi için daha ne yapmaları lazım?

Buluşacakları ortak nokta neresidir?

Şayet bu ortak nokta Ertuğrul Özkök''ün bulunduğu noktaysa, bu kadar “slow motion” ilerlemenin ne alemi var? (Özkök''ün aile fotoğrafı muhabbetini hatırlayalım.)

Ayrıca, bu “ilerleyiş” sadece ikisine özgü mü?

İsteyen, istediği yerden katılabilir mi?

Ne ki, herkes birbirine doğru ilerlerse bir kaos, bir karmaşa yaşanmaz mı?

“İlerleme” kabiliyeti olmayıp da ortalık yerde sap gibi kalanların günahını kim çekecek?

Birbirini aşmamak için tek yanlı “ilerlemek” daha rizikosuz değil mi?

Ahmet Hakan “ilerlemesinin” sonucunda diyelim ki Baykal''ı yerinde bulamadı; o zaman ne olacak?

“Baykal yok mu?..” dediğinde, “Çarşaf açılımı yapıyordu, gidiş o gidiş. Bir Kuran Kursu mütevelli heyetinde diyorlar ama…” cevabını alırsa, travma geçirmez mi?

En önemlisi de, Ahmet Hakan kardeşim, “Sen orada dur kıpraşma, ben zaten oraya geliyorum…” derse, Baykal ne cevap verecek?



15 yıl önce
Baykal"ın Ahmet Hakan"a "ilerlemesi" nereye kadar sürecek?
“Ceteris paribus” iktisatçıları ve başımıza gelenler
Bereket
Azınlığın zenginliği ile 1 Mayıs'ın yoksulluğu
Tadımlık hile
Öğrenci hareketleri: İsrail’e karşı ama düzene karşı mı?