|
Bu ne benciliktir Be Kir?

Dün bir bayan okurumdan ilginç bir e-posta aldım.

Okurumun adını bende saklı tutarak ve kimi bölümlerini kısaltarak aktarıyorum:

"Ben bir şirkette çalışıyorum. Cuma günü kardeşimle öğlen tatilinde yemeğe çıktık. Biz çoğu zaman Ümraniye''ye gideriz. Yine öyle yaptık…

Bir caminin önünden geçiyorduk. Tesettürlü bir bayanın önünü iki açık bayan kesmiş, münakaşa ediyorlardı.

İlk bakışta bunu anlayamadık.

Sonra iki açık bayandan birinin yüksek sesi dikkatimizi çekti.

Başörtülü bayan, inancı gereği örtündüğünü söylüyor, örtünmenin irtica ile alakası olmadığını yana yakıla anlatmaya çalışıyordu.

İki açık bayandan biraz daha genç olanı, ''Burasının İran olmadığını'' tekrarlıyordu.

İki açık bayan başörtüsünü çıkarıp atmasını istedikleri başörtülü bayana sinirlenip gitti.

Başörtülü bayan, bir önceki sefer bu açık bayanların başka adamlar ile birlikte geldiğini ve örtünmekten vazgeçmedikleri takdirde bütün örtülülere saldıracaklarını söyleyip gittiklerini bize anlattı.

Çok korkmuştu..."

* * *

Yukarıdaki yazı parçası bütünüyle düzmecedir. Anlayacağınız, uydurdum.

''Uydurdum'' dediğim, Bekir Coşkun''un dünkü yazısındaki ''kurguyu'' muhafaza ederek, içeriği tersyüz ettim sadece.

Yani, zarf aynı da, mazruf farklı.

Bunu da, Bekir Coşkun''un toplumsal dokumuza kezzap döken tezvirat nakliyeciliğine işaret etmek için yaptım.

Yoksa böylesi bir fecaat, gerçek olsaydı bile, sırf ''açık bayanları'' töhmet altında bırakabilir, ihtimalini göz önüne alarak yer vermezdim.

Dahası, böylesi müstekreh bir olayı, değil bir "bayan okur"dan naklen, mezkur yazı parçasında söz konusu edilen o (sanal) ''başörtülü bayan''dan bizzat dinlemiş olsaydım da, yazmazdım.

Bırakın yazmayı, o bayanın akıl sağlığından şüphe ederdim.

Gelgelelim, Bekir Coşkun, "bir bayan okurundan" naklettiği (ürettiği mi demeliydim?) tuhaflıklar üzerine şunları çiziktirebiliyor:

"Başta İstanbul''un kimi semtleri olmak üzere birçok tutucu kentte cuma günleri işyerlerinin, çarşıların, mağazaların tarikatların baskısıyla kapatıldığını biliyoruz.

Kimi esnaf isteyerek...

Kimisi tehdit ile..."

Sayın "Be Kir Coşkun"a soralım şimdi:

Hangi İstanbul''un, hangi semtlerinde, hangi esnafın mağazası cuma günü tehdit edilerek kapatılıyor Be Kir? (Be Kir: Ertuğrul Özkök''ün deyimiyle, "Allah vergisi zekâsını" kelimelere ''espri'' eziyeti uygulayarak ortaya koyan muhterem yazarımızın hakkettiği muamele…)

Sayın "Be Kir" beyin ne yapmaya çalıştığı besbelli de, o yapmak istediğin şey için, bu ülkenin ''toplumsal dokusunu'' dinamitleyecek kadar bencil olabileceğini aklım almıyor hâlâ!..

Bu nasıl bir sorumsuzluktur?

Yaralayıcı, yıkıcı ve hatta ''bölücü'' malum tezviratı dillendirmek nasıl bir muvazene eksiliğidir Be Kir?

16 years ago
Bu ne benciliktir Be Kir?
Din adamı modelimiz Yunus Emre olsaydı
Bir Akıncı’nın İnsan ve Külliyat mirası
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…