|
En beğendiğim kadın yazarlar

Biri “Gereksiz taramalardan kaçının!..” diyerek Ergun Gündüz''den Mehmet Çağçağ''a kadar birçok çizerin elinden tutmuştu; diğeri “Duygularınızı şiirleştirirken sabırlı olmalısınız…” diyerek birçok şairin.

Biri mizahın devlerindendi, diğeri şiirin.

Hulasa…

Oğuz Aral ustamızın mizahta yaptığını, Cahit Zarifoğlu üstadımız edebiyatta yapmıştı.

Her ikisinin de rahle-i tedrisatından geçen birçok tanıdık sima, sağda solda halen arzı endam ediyor.

Mesela, günümüz usta şairlerinden Nureddin Durman''a 78''lerin “Mavera”sında Zarifoğlu şöyle seslenmişti: “Eğer yazmayı sürdürmek istiyorsanız, dikkatinizi şiire vermelisiniz ki, şiir safra halinde yazdıklarınızın dibine çökmesin…”

Uzun lafın kısası: İki ayrı mektep, iki ayrı üniversite gibiydi ikisi de.

Gençlerin “çalışmalarına” öyle müthiş bir coşkuyla eğiliyorlardı ki, benzerini şimdiye değin görmedim hiç kimsede.

Ayşe Şasa hariç tabii.

Üstelik o sadece gençlerin “çalışmalarına” değil; iyi olan, güzel olan, doğru olan her “çalışmaya” müthiş bir aşk ve heyecanla eğildi.

Film üzerine adamakıllı kafa yoran Yusuf Kaplan gibi ciddi bir entelektüelin varlığından ilk kez onun sayesinde (“Yeşilçam Günlüğü” adıyla kitaplaştırdığı günlüklerini aynı adla “Dergah”ta yayımladığı dönemde) haberdar olmuştum.

Reha Erdem''in “A ay”ını ondan başka hiç kimse (olağanüstü bir vukufiyetle) değerlendirmedi.

Değer verdiği veya değer verilmesi gerektiğine inandığı herhangi bir “değer”in herkes tarafından bilinmesi, fehmedilmesi için dünyanın en heyecanlı gencinden daha diri bir heyecanla “nefes tükettiğine” bizzat ben şahidim.

Yazık ki yazık; ne Oğuz Aral aramızda, ne de Cahit Zarifoğlu.

Ayşe Şasa''nın aşkı da maalesef kimseciklerde yok.

Oysa bir bilseniz, ne kadar yetenekli gençler var.

Ah, ellerinden tutacak, yönlendirecek kimseleri yok!

“Başörtülü bir kızım ben” (
) başlıklı naçizane yazım üzerine Fatma Hazan Türkkol, Ela Korgan ve T. Zorlutuna''nın gönderdiği “mail /metin”lerin dili, Türkçesi, mantığı öyle sağlam ve öyle etkileyici ki, her biri birçok insan tarafından okunmayı ziyadesiyle hak ediyor.

Keşke bizim gazetede de, Cahit Abi''nin yaptığı gibi, “Okuyucularla” başlıklı bir “mecra” açılsa; fakir de, Erdem Abi (Bayazıt) gibi uygun gördüğü “mailleri” değerlendirmesi için oraya gönderse…

Bir süre önce bir internet sitesinde ilginç bir anket gözüme çarpmıştı.

Nuray Mert''ten Elif Çakır''a, Ayşe Arman''dan Nihal Bengisu Karaca''ya, Fatma K. Barbarosoğlu''ndan Mutlu Tönbekici''ye, Cihan Aktaş''dan Elif Şafak''a kadar bir yığın kadın yazar sıralanıyor ve “En beğendiğiniz kadın yazar hangisi?..” yollu bir soru soruluyordu.

Sonuç ne oldu, ipi kim göğüsledi; inanın bilmiyorum.

Doğrusunu isterseniz, bütün kadın yazarlar mı, yoksa sadece köşe yazarı kadınlar mı dahildi bu ankete, hatırlamıyorum.

Lakin yazımızın başlığına bakıp da, beğendiğim yazarları bunların arasından seçeceğimi sanıyorsanız, fena yanılırsınız.

Çünkü içlerinde bir-iki gıcık yazar hariç, hepsini büyük bir beğeni ve saygıyla takip ediyorum zaten.

Demem o ki, “Beğendiğim kadın yazarlar” sadece internet mecrasından olacak.

Yani, köşe yazarları bütünüyle liste dışı…

Müthiş kıvrak kalemiyle “Gazeteciler. Com”dan Dilek Yaraş; yazılarına fikrin öfkesini alabildiğine yansıtan “Haber 10”dan Peren Birsaygılı ve “Tımeturk”de görmeye alıştığımız, şimdilerde “Ajans 7 / 24”te karşımıza çıkan Emine K. Arslaner.

Arslaner''in, “Yorgun efendilerimizi dinlendirelim “ yazısını mutlaka okumalısınız…

T. Zorlutuna, Fatma Hazan Türkkol ve Ela Korgan da uygun bir internet mecrasında çalışmalarını yayımlasalardı, onları da bu listeye rahatlıkla eklemlerdim.

15 yıl önce
En beğendiğim kadın yazarlar
Kabir ve sonrası
İslâm ailesi, zekât, sanal para…
Süleyman Soylu ile 24 saatte beş şehir
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ensenizde ‘klik!’ sesi duyduğunuzda...