|
Hasan abi ne iş?

Işıklar içinde yatası İlhan Selçuk"a "İlhan abi" diyebilme şansım hiç olmadı. Halbuki son zamanlarda tanıştığım ne kadar yazar çizer varsa hepsi birden çatır çatır "İlhan abi" diyorlardı.

Sanmam ki alayı da onu tanımış olsun.

Nasıl ki bizimkiler "Sezai abi", "Nuri abi", "Rasim abi", "Atasoy abi" diyordu, onlar da "İlhan abi" diyordu işte.

Lakin bizimkilere nazaran oldukça farklı "abi" anlayışları vardı.

Darbecisi de "İlhan Abi" diyordu demokratı da; Kemalisti de "İlhan abi" diyordu anti-Kemalisti de.

"İlhan Abi" diyen kuşağa en son eklenen Ahmet Hakan"dı. Anlaşılan o ki, sadece muhit değil "abi" de değiştirmeye karar vermişti..

Dedim ya, fakir bir kez olsun "İlhan Abi" diyemeden İlhan Selçuk bu dünyadan göçtü.

Çok şükür Hasan Cemal sağ.

Allah gecinden versin, emri hak vaki olup da aramızdan ayrılmadan evvel şansımı kullanmak, herkes gibi ben de "Hasan abi" demek istiyorum...

Uzaktan takip edebildiğim kadarıyla "Hasan abi" güzel bir insan olduğu kadar da velut bir yazar.

Hem velut hem de maharetli.

Öyle ki, "Kürt sorunu aynı zamanda PKK sorunu demektir" eksenli kitap yazdığı kadar "Kürt sorunu başka PKK başkadır" eksenli kitap da yazabiliyor.

En çok da kendisini yazdığı zaman güzelleşiyor.

"Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" kitabında oluğu gibi kendisiyle yüzleşmekten de hiç çekinmiyor.

Hatta bundan ziyadesiyle övünç duyuyor.

Lakin kendisiyle yüzleştirildiği zaman da kızıyor.

"Sivil faşizm" heyulasına inanmadığını ama inanırsa "AK Parti''nin gizli gündemi var, bu nedenle darbe dahil her yolla iktidardan devrilmelidir!" diyenlerle farklı düşünmeyeceğini belirtmişti de, ben de naçar, "sivil faşizme inanan Tuncay Özkan"ın günahı neydi" diye sormuştum.

Demek ki, Hasan abinin kavline göre darbelerin meşru olduğu dönemler söz konusuydu.

Zaten Murat Belge de şeriat tehlikesine karşı orduyu güvence göstermişti.

Tarhan Erdem de Radikal"deki dünkü yazısında gidişatın vahametinden ötürü darbe tehlikesinden dem vuruyordu. (Hakkını yemeyelim; onlardan farklı olarak, şöyle olursa ben de darbeye omuz veririm demeye getirmiyordu.)

Hasan abi geçen gün "Endonezya"nın Bali kentine 12 Eylül"ün lideri Evren Paşa"yla gitmiştim. / 1982 olmalı. / Uzun bir geziydi.." diye başlayan yazısında, Sayın Erdoğan"ın Endonezya"da, Bali Demokratik Forumu"nda "demokrasiyle ilgili yeni bir muhasebe ihtiyacından" söz ettiği konuşmasını teşrih masasına yatırdı.

"Pek çok haklı itiraz akla takılıyor" dedi.

Ve, itirazlarını şöyle dillendirdi: "Dün fikri zikri beğenilmeyenler andıçlanıyor, hedef gösteriliyor, linç kampanyalarıyla itibarsızlaştırılmaya, kişilik katline uğratılmaya çalışılıyordu. / Bugün de farklı değil. Farklı olan, dün askeri yanı ağır basıyordu, bugün sivil yanı.."

Hasan abi ne iş?!

"Sivil faşizme doğru sürüklendiğimizi" mi dile getirmeye çalışıyorsun yoksa İlhan Selçuk gibi "Tehlikenin farkında mısınız" mı demek istiyorsun?

Gerçi her iki halde de eyvah ki ne eyvah!

Zira Hasan abinin bu gibi durumlarda tavrı belli.

Bir müddet önce "Ben eğer bir "sivil faşizm"e doğru sürüklendiğimize inansam, Ak Parti hükümetini hangi yolla olursa olsun iktidardan alaşağı etmek için elimden geleni yapardım.." demişti.

O değil de ben en çok Kenan Evren"le nasıl gezdiğine şaştım.

Şaştım, çünkü:

Recep Tayyip Erdoğan 12 Eylül darbesinin tasallutu altındayken, Orhan Miroğlu gibi Kürt aydınları Diyarbakır cezaevinde işkencenin tillahından geçerken, Aysel Tuğluk"un "Kürt sorununda vicdan" tesmiye ettiği Hasan Cemal, "Asmayalım da besleyelim mi" diyerek gencecik çocukları darağacında sallandıran Kenan Evren"le demek gezilere çıkıyordu!

Hasan abi çok kızacak ama söyleyeyim:

Dün gezilere çıktığın adamdan bugün Sayın Erdoğan hesap soruyor, sen hâlâ darbe ihtimalini masada tutuyorsun, biraz ayıp olmuyor mu?

11 yıl önce
Hasan abi ne iş?
“Bir biz vardık cihanda bir de küffar”
Bu dağlarda kar olsaydım
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi