|
Karışık işler

Eski usul Sağ - Sol kapışmasının yerini son zamanlarda Ulusalcı – Liberal tesmiye edilen ''kavramlar'' istila etmeye başladı. Sonradan görmeler ülkesinin mahiyeti meçhul, ''kıta sahanlığı'' belirsiz, doğal seyri olmayan ithal kavramları bunlar. Şappadak cerhetmemiz kabil değil.

İdris Küçükömer, "Düzenin Yabancılaşması" eserinde Sağ – Sol ayrışmasının beline öyle darbeler indirmişti ki, bu işten ekmek yiyen zevatın aklını almıştı.

Merhum hocamızın argümanlarından hareketle, CHP''yi ''sağcı bir parti'' telakki etmek mümkündür. Tabii ki, Deniz Baykal, bu durumda ''sağcı'' olmuş oluyor. Ne güzel işte; nasılsa ''solcu'' olarak sittin sene iktidar yüzü göremeyecek, şansını bir de ''sağcılıkla'' denemiş olur, diyemeyiz. Buradaki ''sağcılık'' statükonun muhafazasızdan başka bir şey değildir. Yani, kavramların yerli yerine oturtulması, ''Sağdan baksan CHP, soldan baksan CHP'' halini değiştirmez. Yazık ki yazık, kelimeler köprüleri geçirmez.

Gelgelelim, şimdi durum karmakarışık. Ulusalcı – Liberal ayrışması eski usul kafa karışıklığına rahmet okutacak nitelikte. Meseleye kavramlar üzerinden açıklık getirmek mümkün değil. Vaktiyle ''yurdum insanı'', statükoyla ilişkisini sağ- sol kavramlarına hiç dokunmadan belirlemiş; deyim yerindeyse, sağın içine ''sol'', solun içine ''sağ'' yerleştirmişti, şimdi ne yapsın?

Bu tartışmada halkın yapacağı bir şey yok. Çaresiz uzaktan seyredecek! Çünkü mevzu çılgınlık boyutunda netameli. Vatana sadakat veya ihanet mevzubahis, kolay değil. Mesela, ''ulusalcı'' taife içinde mebzul miktarda Kemalist, sağcı, solcu, ''dinci'', ''dinsiz'' var. Dolayısıyla ''vatan haini'' suçlamasının nereden geleceği aşikar değil.

Kimi ulusalcılarımız zaten kendileri gibi düşünmeyen herkesi nerdeyse vatan haini ilan etmiş durumda. Daha ''vatan'' kelimesini bitiremeden bütün sermayesini tüketen kifayetsizlerin ''yurtseverliğinden'' ne çıkar!

İşbirlikçiliğin sonu olamayacağını, Saddam''ın akıbetini dile getirerek anlatmaya çalıştığım yazımı (03.01.2007, Yeni Şafak) internet sitelerine alıntılayan cehalet sarhoşu, şuursuz, hödük ve elbette tuhaf bir ''ulusalcı'' güruhu, beni, vatana ihanetle suçlamış! ( Mine G. Kırıkkanat yurtsever, ben vatan haini oluyorum! Yerim sizi.)

Mezkur yazımda, Irak''taki mezhep kavgasından bahisle, "Artık vakit gelmiştir: Hepimiz Sünni, hepimiz Şii''yiz. Yani, sadece Müslüman" demişim ya, (Müslümanlığı öncelediğimden dolayı) ''gericiliğime'' de hükmetmişler. Galiba bu aklıevellere göre, Irak''ın bütünlüğü için bile, ''Kemalizm''i ortak payda olarak öne sürmem gerekirdi!

Akılları felce uğramış bu arkadaşlara da bunların değişik türevlerine de acil şifalar diliyorum. Bunlara nazaran biraz daha aklı başında, lakin, yurtseverliği, laikliği kimseye bırakmayan diğer ''ulusalcılarla'' ne demeli?

Tarih, işbirlikçilerin fırsat bulduklarında nasıl diktatör kesildiklerine bol miktarda örnekle şahitlik eder. Bir diktatörün kişiliğini biraz kazıyın, (genellikle) rezil ''işbirlikçi'' karakter çıkar ortaya. Önüne çıkana ''vatan haini'' damgasını vurmakta hevesli ulusalcılarımız, her şeyden önce, ''güç - kudret'' sahibi olmanın bu mevzudaki önemini fehmetmiş değil.

Bugün sizin ''işbirlikçilikle'' suçladıklarınız, ''güç - kudret'' sahibi olduğunda "Adriyatik''ten Çin Denizi''ne kadar" öyle bir koşar ki, tutana aşkolsun.

Farzımuhal, Bush, Amerika Başkanı değil de T.C Başbakanı olsun. Irak''a demokrasi getirmeye mi kalkışırdı sanıyorsunuz? Ne haddine! Bir golf topuna E5''e çıkardı.

Ne demek istediğimi bir Laz türküsü çok güzel özetler: " O Maçkali Hasan''ın yoktur mali melali / Olsa mali melali / Olur daha belali…"

Denilecektir ki, süper güçe sahip olduktan sonra kim, niye ihanet etsin; yurtseverlik, vatanın bütün kaleleri, tersaneleri işgal altındayken, hayasız akınlara göğsünü siper edebilmektir. Bunda (pozitivist, maddeci bir anlayışla tevili pek mümkün gözükmese de) gerçekten samimi misiniz?

O halde niçin bu mazlum halkın göğsünde kurşun gibi taşıdığı ''ruh köküne'', her fırsatta vurmayı ma-rifet sanıyorsunuz?

17 yıl önce
Karışık işler
Reis’i tanıdığım o günlerden bugünlere…
Bir Yılda Birden Fazla Sürekli Görev Yolluğu Alınabilir mi?
Berber Osman’ın emekli maaşlarına ilişkin düşündüren analizi
Nereye doğru gidiyoruz?
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...