|
Yeni dönem LYS şifreleri gelmiştir hanım!

Shakespeare''in dünya durdukça durası “66.Sone”sindeki “Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın” sözünü son günlerde sıklıkla terennüm ediyorum.

Hiç de hoş bir duygu değil bu, kimseciklere tavsiye etmem.

Hayır yani, adının eğriye çıkmasını kim ister ki!

En güzeli hem doğru söyleyip, hem de “doğru sözlü” anılmak elbette.

Ne ki, bu ülkede her daim doğruları söylemenin, doğruların yanında olmanın bir bedeli var.

En hafifi, vesayet rejiminin “genç çerilerinden” yakası açılmadık küfürler yemektir.

Ya dostlar?

Ya dost bildiklerinizin sitemi?

Tosuncukların en ağır küfürlerinden daha fazla canınızı yakar!

Ne yapacağınızı şaşarsınız!

Dilleriniz dolanır.

İkircikli bir hal yapışır yakanıza.

“Ben söylemiştim…” demenin erincini duymak varken, “Söylemeseydim mi acaba?” şeklinde bir bulantı göğsünüzü daraltır.

Biteviye gelgitler yaşarsınız.

Sırf bu yüzden köşe yazarlığını bırakmanın eşiğine kaç kez geldiğimi unuttum.

Yunus''un gönüllere inşirah veren o mısraı “kayıp giderken” tutar elinizden: “Behey Yunus sana söyleme derler / Ya ben öleyim mi söylemeyince…”

Söylemek için cesaretinizi toplar; adınız eğriye çıksa da doğruyu, doğru bildiklerinizi yazıp çizmeye devam edersiniz.

Dostlardan sitem işiteceğinizi bilseniz de hakikatleri dillendirmekten vazgeçemezsiniz.

Çünkü vebal altında kalmak var.

Çünkü…

Sitem işitmek pahasına da olsa dostlarını (güzel dille) uyarmaya çalışmayan insanın dostluğundan ne çıkar?!

Ergenekon davasında “algı yönetimine” ilk günden itibaren dikkat çektim.

Kamu vicdanının denetleyici özelliğine vurgu yaptım.

Kamu vicdanı kazanılmadan bu davanın kazanılamayacağını defaatle belirttim.

Şayet yaptığınız iş “kitap kovuşturması” şeklinde algılanmışsa, adının yanlış koyulduğuna engel olmadığınız kovuşturmayı sürdürmekle, bir yanlışı derinleştirmekten başka bir şey yapmış olamazsınız.

“Örgütsel doküman” deseniz de, talimatla yazıldığını ifade etseniz de, sayfa kenarlarındaki notların bunun apaçık delilleri olduğunu dermeyan etseniz de, ve sonuna kadar haklı olsanız da “algı yönetimi” bakımından durum (maalesef) değişmez.

YGS için de (algı yönetimi bağlamında) benzer tehlike söz konusu.

Korkunç bir iddia atıldı ortaya; “şuyuu vukuundan beter” bir iddia!

Hepimizin çoluğu çocuğu, kardeşi, arkadaşı 2 milyona yakın öğrenciyi, milyonlarca aileyi ilgilendiren bir iddia bu.

ÖSYM Başkanının izahatı tatmin edici bulunabilir.

En azından ben tatmin oldum.

Milli Eğitim Bakanının iddia sahiplerine yönelik “Mahcup olacaksınız…” ifadesi çarpıcı addedilebilir.

En azından ben etkilendim.

Cumhurbaşkanının beyanı da güven verici olabilir.

Bir öğrenci velisi olarak ben güven duydum.

Yazık ki yazık, bütün bunlar hiçbir şeyi değiştirmez.

Kuşku oluşturulmuştur bir kere.

Ve kuşku ruhu kemirir.

Kara propaganda başlamıştır sürer: Mesela, dün TGB''li öğrenciler bir dershaneye “Yeni dönem LYS şifreleri gelmiştir” yazılı pankart asmıştırlar.

Bu öyle bir kara propagandadır ki, yüksek puan alan öğrencileri de töhmet altında bırakacaktır.

LYS''den önce kim bilir hangi balonları şişirilecekler!

“Falancada şifre var, şu kadara satıyor…” yollu ne üçkağıtçılıklara şahit olacağız kim bilir!

Mahut şaibenin yarınlara da etkisi olacaktır. Vizelerde başarısız olan öğrencilere, “Şifreyle mi üniversiteyi kazandın?..” şeklinde takılacaklarını tahmin etmek zor değil.

Muhalefet partileri de söz konusu kara propagandaya iştirak ediyorlar.

Çocuklarımızın geleceğini ilgilendiren bir sınavı siyasi çıkarlarına meze yapmaktan zerre miskali çekinmiyorlar.

Manzarayı umumiye maalesef bundan ibaret!

Peki ne yapmalı?

Herkesi mutmain edecek bir çözümü nasıl bulmalı?

Birkaç gün öncesinden duyuru yapılarak birçok televizyon kanalının ortak yayın yapabileceği bir program çerçevesinde bütün yetkililer, bütün sorulara en küçük ayrıntısına kadar cevap vermelidirler.

Yani, kimin hangi sorusu varsa ortaya koyulmalı, teker teker cevap verilmelidir.

Her soru vuzuha kavuşturulduktan sonra hâlâ şaibe oluşturmaya çalışanlar varsa kamuoyu nezdinde mahkum edilmeli, gerekirse haklarında yasal işlem başlatılmalıdır.

Şifre heyulasına karşı behemehal yapılmalıdır bu.

13 yıl önce
Yeni dönem LYS şifreleri gelmiştir hanım!
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon