|
Gene Tilkilik Peşindeler

isney+’da yayınlaması planlanan Atatürk dizisi Ermeni lobisinin özellikle Amerika’da başlattığı kampanyalar nedeniyle iptal oldu. Dizi aynı gruba bağlı olan Fox kanalında ve sinema salonlarında izleyiciyle buluşacak. Bu yaşanan hadise bir kez daha Batı’nın hegomonik gücünün gösterisi haline geldi. Sosyal medyada bir çok kişi aboneliğini iptal ettiğini duyurdu. Görebildiğim kadarıyla dizinin oyuncularından her hangi bir tepki olmadı.

Bir avuç kendini bilmez soykırım iftiracısının baskılarına boyun eğen Disney+ Türkiye ve Türk halkına karşı iftiracıları tercih ettiler. Türk halkının, bu iftiracılar kadar değerinin olmadığını da söylemiş oldular.

Türkiye’deki protestolara görebildiğim kadarıyla katılmayan sadece oyuncular değil, kemalistlerimizin de nedense sesi çok çıkmıyor bu olayla ilgili.

Disney+ geçtiğimiz haftalarda da Türkiye’ye özel olan içerikleri hiçbir uyarı vermeden kaldırmıştı. Platform için özel yapılan içerikler de gene Fox’ta yayınlanacaktı. Platforma iş yapan yapımcılar ise yaşananlar karşısında son derece şaşkındı ama “aman ağzımızın tadı bozulmasın” diyerek gıklarını çıkartmadılar. Evet yapımcılar ödemelerini aldılar ama yaptıkları işlerin görünürlüğü ve ulaşacağı kitle azaldı.

Batı ahlakı gene devrede, parasını verip istediğini yapabileceğini sanıyor. Sosyal medya platformu Twitter’ı X’e çeviren de aynı zihniyet, parasını verip yaptırdığı dizi ve filmleri yayınlamayan da.

Yarım milyon dolarlık ekran koruyucu

Jerry Saltz dünyanın en bilinen ve söyledikleri en fazla takip edilen sanat eleştirmenlerinin başına geliyor. Saltz, dünyanın en önemli modern ve çağdaş sanat müzelerinden olan MoMA’da gösterilen Refik Anadol’un sergisi için son derece ağır bir eleştiri kalem almıştı. Ülkemizin yurtdışında en fazla tanınan, başarı basamaklarını hızla tırmanan, 1985 doğumlu Refik Anadol da sosyal medya üzerinden bir cevap yazmıştı. Geçtiğimiz günlerde ise Jerry Saltz “Bu hiçlik nihayet kapanıyor. Bu engin sıradanlık hakkındaki yazım.” Sözleriyle eski yazısını tekrar paylaşarak kendisi açısından tartışmanın kapanmadığını belirtmiş oldu.

Saltz’ın yazısı şu sözlerle başlıyor:

MoMA’ın lobisinde sürekli bir psikedelik çamur ve bakteriyel damlalar akışı yayınlayan 7 metrelik bir ekran duruyor. İnsanlar önünde durup izliyor, dans ediyor, Instagram reels’ları çekiyor. Her şey devasa bir tekno lav lambasına benziyor. (Lav lambası 68 kuşağının özellikle hippi ve kenevir kültürünün bir parçası olarak sıklıkla kullanılan ve bu daha rahat moda girmek için kullanılan bir lambadır S.K.)

Yazının ilerleyen kısımlarında eleştirinin dozunu biraz daha arttırarak şu sözleri kullanıyor:

Unsupervised birkaç dakikalığına biraz eğlendiriyor. Lobide etrafa saçılmış sandalyeler ve kanepeler var. Buralarda dinlenebilir ve izleyebilirsiniz. Bunun ne olduğu ve bundan sonra ne yapacağı hakkında bir fikir edinmek için yaklaşık 30 saniye yeterli oluyor: Biraz empresyonizm, bazı kübik formlar, daha fazla damla ve dalga, modern sanat bir araya getirilmesi… Aslında rahatlatıcı. Unsupervised içinizdeki hiçbir şeyi rahatsız etmeme meziyetine sahip; hiçbir gizemi tetiklemiyor. Yarım milyon dolarlık bir ekran koruyucusuna bakmak gibi.

Anadol, ‘iyileştirme gücüne’ sahip olabilen ‘anlamlı ve üstün teknolojili veri görselleştirme teknikleri’ hakkında küratöryel bir saçmalıkta konuşuyor. Eserlerinin insanları göz yaşlarına boğduğunu ve kendisine sarılmak istediklerini söylüyor. Dünyayı insanlar için daha iyi bir yer haline getirme konusundaki bu Mesihi zırva Silikon Vadisi’nin dilini yansıtıyor. Anadol, “Metaverse’de yeni meditatif deneyimler için şiirsel algoritmalar” yaratmak istiyor. Facebook’ta çalışmalı”

Teknoloji ve sanat ilişkisi her zaman tartışmalı olmuştur. Sanatın illaki belirli bir form içinde sunulmasına kategorik olarak karşıyım. Lakin bu yaklaşımım Jerry Saltz’ın söylediklerinin yanlış olduğunu düşündüğüm anlamına gelmez.

#Sanat
#Disney Plus
#Samed Karagöz
9 ay önce
Gene Tilkilik Peşindeler
Moody’s vakası: Erdoğan eski dünyanın beline vururken...
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler