|
Siyasî karşıtlıkları belirleyen sert rüzgârlar hangi yönlerden esiyor?

Charles C. Mann, “1493 Amerikan Yerlilerinin Yok Edilen Uygarlığı”nda Alfred W. Crosby’in “Ekolojik Emperyalizm” adlı eserinden bahsediyor. Mann, Crosby’nin kitabından şu cümleyi alıntılamış: “Avrupalı göçmenler ve torunları her yere yayılmış, bunun açıklanması gerek.” Mann, bu cümleyi okuduğu zaman bitkilerin başka bir yere taşınması anlamına gelen biyolojik transplant kavramının mahiyetini anlamaya başladığını belirtiyor. Yazar daha önce bitkilerin başka yerlere taşınmasının önemini fark etmediğini özellikle vurguluyor.

Avrupalı göçmenler ve torunlarının dünyanın her yerine yayılması ve böylelikle yeni Avrupaların ortaya çıkmasına kolonyalizm denilir. Daha önce de belirtildiği gibi sömürgecilik kavramı, küresel bir sistem olan kolonyalizmi karşılamıyor. Sömürgecilikte istismar anlamı öne çıkıyor. Açıkça ifade etmek gerekirse sömürgecilik kavramı ile Avrupalı göçmenler ve torunlarının dünyanın her yerine yayılması olayının üzeri örtülüyor. Dolayısıyla bitkilerin başka bir yere taşınmasıyla ortaya çıkan ekosistemi görmek de zorlaşıyor. Böylelikle meydana gelen ekolojik dönüşüm de dikkatlerden kaçıyor. Hâlbuki emperyal merkezlerin oluşumunda ekolojik hakimiyet büyük rol oynamıştır.

Kolonyalizm küresel bir sistemdi ve bunun merkezinde Avrupalılar vardı. II. Dünya Savaşı’ndan sonra kolonyalist sistem çözülmeye başladı. Sürece hâkim olanlar sistemin çözülmesiyle ilgili farklı fikirlere sahiptir. Haklı olarak, eski hâkimiyet sisteminin özünde bir değişiklik meydana gelmediğini dile getirenler oldu. Buna rağmen sistemin çözülmekte olduğu gerçeğini bugünkü gelişmeler doğrulamaktadır. Farklı ülkelerin bağımsızlık arayışlarının zaman içerisinde bir aşamaya ulaşabileceğini görebiliriz. Fakat bağımlılık sürecini farklı alanlar üzerinden ele aldığımızda emperyal merkezlerin hâlâ küresel sistem üzerinde belirleyici bir güç olduğunu da teslim etmemiz gerekir. Avrupalılar dünya sisteminin hâlâ merkezindedir.

Bağımsızlaşma sürecini yeni tarım ekosistemleri kavramı üzerinden tartışmak da mümkündür. Avrupalı göçmenler ve torunları tarafından oluşturulan küresel tarım ekosistemi ile örneğin “Türkiye’nin tarım ekosistemi” kavramının geleceğin dünyasıyla ilgili ne gibi bakış açılarına yol açacağı üzerinde düşünmek gerekir. Örneğin tarımda yerlilik ve millîlik gibi kavramların ortaya çıkmasının kolonyalizm sisteminin çözülme süreci ile bir ilişkisinin olup olmadığını da ciddî olarak tartışmak gerekir. Türkiye’nin tarım ekosistemi gibi bir kavramın kendiliğinden ortaya çıkmayacağı çok açıktır.

İstanbul Havalimanı yapım süreci ile Türkiye’nin çok katmanlı siyasî değişimi arasındaki belirleyicilik ilişkisi muhakkak ortaya çıkarılmalıdır. Çünkü bu ilişkinin ortaya çıkmasıyla 2013’ten sonra Türkiye’nin yaşadığı büyük alt üst oluşlar aydınlanacaktır. Bugünkü siyasî karşıtlığın şaşırtıcı bir sonuç olduğu konuşuluyor. Alıştığımız bütün siyasî yapılar temelinden sarsıldı. Sürecin bu kadar sarsıcı olmasını doğal şartlarla izah etmek kolay değil. Örneğin İstanbul Havalimanı, büyük köprü ve yolların yapım sürecinde ortaya çıkan siyasî karşıtlıkların fikir tarihimiz ile doğrudan bir ilişkisi kurulamıyor ve derin ayrılıklar da anlam kazanmıyor. Oysa havalimanı, yol ve köprü yapım süreci yeni bir merkez fikri ile doğrudan ilişkilidir. Bu da Avrupalıların merkezinde olmadığı yeni bir dünya arayışına işaret etmektedir. Dolayısıyla siyasî tartışmaların şiddetini belirleyen de İstanbul Havalimanı’nın yapıldığı bölgedeki rüzgârın yönü değildir. Siyasî karşıtlıkları belirleyen sert rüzgârlar emperyal merkezlerden esmektedir.

Benzer rüzgârlar “Türkiye’nin tarım ekosistemi” gibi kavramların yönünü belirleyecektir. Burada da fikir tarihini ve dolayısıyla siyasî akımları ilgilendiren bir unsur bulamayabiliriz. Fakat yukarıda da belirttiğim gibi Türkiye’nin tarım ekosistemi kavramı yeni bir fikre ve bakış açısına işaret ediyor. Daha doğrusu bu kavram, küresel sistem dışında kendi ihtiyaçlarına göre yeni bir tarımsal üretim arayışını ima ediyor. Tarımda yerlilik ve millîlik kavramının belirli bir anlayış biçimine karşılık gelip gelmeyeceği zamanla görülecek fakat bu fikrin ortaya çıkması dahi başlı başına önemlidir. İstanbul Havalimanı yapım sürecinde karşılaşılan sorunların benzerleri tarım ekosistemi oluşturma sürecinde de Türkiye’nin karşısına çıkacaktır. Sayın Erdoğan’ın tarımsal üretim açısından bir karış toprağın boş kalmaması yönündeki uyarıları Türkiye’nin hassasiyetini göstermesi açsından önemlidir ve bunun sahada muhakkak karşılığı olacaktır.

#Charles C. Mann
#Alfred W. Crosby
#göçmen
#İstanbul Havalimanı
2 years ago
Siyasî karşıtlıkları belirleyen sert rüzgârlar hangi yönlerden esiyor?
Neden Şimdi?
Tevhid risalesi yazan Milli Eğitim Bakanı
Bir Başka Mesele: Kadın ve erkeğin ince ayarları bozuldu
Omelas’ı bırakıp gitmeyenler..
Tek bir zamana/ tarihsizliğe hapsedilmeye başkaldıran adam: Kadir Mısıroğlu