|
Eve küsen erkek / Neco neden haklı?

Müzik hayatına 1964 yılında başlayan, yurt içi ve dışında katıldığı bir çok festivalden ödülle dönen 60 yaşındaki Neco, 25 yaş küçük sevgilisi için -taş çatlasın 35 yaşında gösteren- 31 yıllık eşine boşanma davası açınca manşetlere çıktı. Azgın teke sendromuna eklemlenmiş medyatik bir boşanma haberinin figürü olarak. Magazin hayatlardan, İstanbul dedikodularından kaçarak kendine yeni bir hayat seçtiğini söyleyen Neco, gazete sayfalarında sanatıyla yer bulamazken özel hayatıyla magazine malzeme olmaktan kendini kurtaramıyor.

Yıllardır magazin basını tarafından görülmezden gelen Neco, sanatının değil özel hayatının haberleştirilmesine ''bugüne kadar bana değer vermeyen röportaj yapmayan bu insanlar ne yapmaya çalışıyorlar ünlü olmanın bedelini ödemek istemiyorum'' diye isyan ediyor. Özel hayatıyla ilgili fotoğraf vermek istemedikçe daha çok yerleşiyor gündemin zirvesine.

Neco, boşanma davası dilekçesinde Eşimle evlendiğimiz 1975 yılından beri kültürel uyumsuzluk yaşıyoruz deyince gazeteci jargonuyla ifade etmek gerekirse haber değeri taşımaya başladı. Üstelik her yeni günle birlikte yeni açılımlar kazanan boşanma olayı merakı her dem taze tutmayı başarıyordu. 35 yaşında gösteren 31 yıllık eş Oya Hanım, 25 yaş küçük ilişkiyi bir yıldır biliyordu ama hevestir geçer diye bekliyordu. Boşanmayı aklının ucundan dahi geçirmiyor olmalı ki dava açılmasına çok şaşırıyordu. Kültürel uyumsuzluk gerekçesiyle yıkılan Oya Hanım, Neco''nun Haydarpaşa Lisesinden kendisinin ise Basın Yayın Yüksek Okulu''ndan terk olduğunu belirterek kültürel uyumsuzluk yaşayacak birisi varsa o da benim mesajı veriyordu gizliden gizliye.

Birkaç yıl önce konserini bitirip sahneden inen Neco, kendisini izlemeye gelen iki kızı ve eşiyle gazetecilere poz verir. Ertesi gün yayınlanacak olan fotoğraf altı yazısının hayat akışlarını değiştireceğinden habersiz. Ne yazmaktaydı fotoğraf altında: ''Acaba hangisi eşi?'' Bu fotoğrafa kadar Neco ve eşi diye devam eden hayatları hızla Oya Hanım ve eşi şekline dönüşür.

Kızlarından ayırt edilemeyen Oya hanım, gerçek yaşının 52 olduğunu söyleyince nasıl bu kadar genç gösteriyorsunuz soruları yağmur olup yağmaya başlar. Cevabı havaya, toprağa, suya karışıp gitmesin diye önce gazetede üç günlük dizi olarak yayınlanır. Sonrasında ise kitap yazma fikri hanesine güneş gibi doğar.39 yaşında estetik operasyonlara başlayan birisinin haliyle anlatacak çok şeyi vardır. Yüz gerdirme, göz altlarına ve gülüş çizgilerine enjeksiyon, yılda iki kere vitamin enjeksiyonu, alın için botoks. Müdahalelerle ifadesini kaybeden yüz hayretin donmuş halinin işgaline uğramıştır adeta.

Oya Hanım estetik müdahalerle kendini sevmeyi öğrendiğini ifade ederken Neco''ya gazeteler aracılığıyla estetik olması ve kilo vermesini tavsiye eder: “Akşam yemeklerini kes, göz altı torbalarını aldır!!!” Oysa Neco''nun yaşam felsefesi farklıdır. Yaradılmış olan herşeyin insanın hayrı için yaratıldığına inanır. Estetiğe karşıdır. İnsan sevdiklerini morluklar ve acılar içinde kamyon çarpmış gibi görünce huzurlu olamıyor diye dert yanar. Lezzete düşkündür. Canı ne istiyorsa onu yemek ister. Kilo umurunda değildir. Kadının Penceresi programına Oya Hanım''ın eşi kontenjanından katıldığı zaman anlatır bunları. Programın omurgası Oya Hanım ve yazdığı kitap ''Ben güzelim ya sen''. Oya Hanım koltukta, Neco aksesuar niyetine koltuğun yan kolunda. Orada bulunma sebebi sadece eşinin elini tutmak. Sanat hayatını aralıksız sürdüren, sahne çalışmalarının yanında verdiği konserler ve Tatlı Hayat dizisinde başarıyla canlandırdığı Yunanlı Yorgo karakterine rağmen medya için haber değeri taşımayan Neco, eşine geçirdiği estetik operasyonlar ve yazdığı kitaptan dolayı bu kadar ilgi gösterilmesini anlamakta zorlandığını saklamaz program boyunca.

Evlilikte bir taraf sürekli değişiyorsa özellikle alışkanlıkları ve hayatındaki öncelikler değişiyorsa diğerinin bu hayatın dışında kalma ve araya mesafe girme ihtimali çok yüksek. İnsan kaç yaşına gelirse gelsin duygusal beklentileri değişmiyor. Ortalıkta dolaşan duygu hırsızları eşler arasındaki boşluğu kolayca doldurabiliyor.

İleriye doğru yaşanan geriye doğru yazılan bir metin aslında hayat. Negatif herşey dominant. Mutlu olduğumuzda o mutluluk geçmişimizi mutlu etmeye yetmez ama mutsuzluk geride kalan bütün yılların üzerine kabus gibi çökebilir.Neco''nun boşanma sürecini hızlandırmak için dilekçeye yazdığı kültürel uyumsuzluk tam da böyle birşey işte. Hayatında güzel olmayı önceleyen ve hayatın güzelliklerini es geçen,bedenine gereğinden fazla değer veren, “ben güzelim ya sen” diye şişkin bir egoyla dolaşan eş.

Oya hanım estetik müdahalerle 35 yaşındaymış gibi görünmeyi başardı belki ama Neco''nun aklına karpuz kabuğunu da düşürdü. ''Evliliğimi devam ettirmek birlikte yaşlanmak isterdim'' demesine rağmen hayatını yaşlanmayı durdurmak üzere inşa etti. Neco''dan da aynı şeyi yapmasını talep etti. Neticede 35 yaşında bir kadın için terk edildi.

Oya Hanım ''Ben çok güzelim ya sen'' yerine ''benim kocam çok yakışıklı ve bakımlı ya senin ki'' adında bir kitap yazsaydı Neco şu an yanında olur muydu?

Son günlerde medyada azgın teke sendromu adı altında bilimselleştirilen genç sevgili için evi terk etme haberleri okuyanların da düşüncelerini meşrulaştırıyor. Kişi kendi ayarında örnekleri görünce eğilimi varsa işi kolaylaşıyor. En büyük etki ise gençlerin üzerinde oluyor. Güven bunalımı yaşayan ve evlilikten korkan genç kuşak otuz, kırk yıllık evliliklerin boşanmayla sonuçlandığına şahit olunca evlilik kurumuna inancını kaybediyor. Bunun en çarpıcı örneği de Neco''nun kızı. Sabah gazetesinde yazan Ayşe Özyılmazer''e annesiyle babasının boşanma haberleri için yorumu sorulduğunda şöyle yazdı köşesinde: ''Yorumum yok ortaya karışık hislerim var. Uzun süredir bir yastıkta kocamak denen _eye inanmıyorum. Erkeklerin hayatımızdan gelip geçeceğini ve sonunda kadın kadına kalacağımızı düşünüyorum.''

17 yıl önce
Eve küsen erkek / Neco neden haklı?
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon