|
Hugo (Bolivar) Chavez"in yolu...

Güney Amerika ve modern dünya tarihine Simon Bolivar ile damga vuran Venezüella, 21. Yüzyılın ilk on yılına da Hugo Chavez ile iz bırakmak üzere. Bugün yapılacak ve büyük bir sürpriz olmadığı takdirde Chavez''in üçüncü kez zaferiyle sonuçlanacak seçimler sonunda, Karakas bir kez daha dünya gündemini yakından işgal edecek.

Venezüella, son dönemde yapılan yeni keşifler neticesinde Suudi Arabistan''ı geçerek dünya üzerinde en fazla kanıtlanmış petrol rezervine sahip ülkesi oldu. BP''nin bu yıl yayınladığı rapora göre Venezüella Suudi Arabistan''ın toplam kanıtlanmış petrol rezervinin % 10 fazlasına ve tüm dünyada toplam petrol rezervlerinin % 18''ine sahip. Buna göre Venezüella 296,5 milyar varillik petrolüyle, mevcut üretim oranında 100 yıl yetecek petrol rezervine sahip. Sadece bu rakamlar bile 14 yıldır iktidarda olan Hugo Chavez''in ülkesinin dünya siyasetindeki rolü hakkında fikir vermeye yeterli. 1999 yılında iktidara geldikten sonra ülkesinin ABD ile bağlarını tek tek atan ve bu sebeple Neo-Con Bush yönetiminin açık hedefi haline gelen Hugo Chavez, kişiliği ve uyguladığı bölgesel ve küresel siyaset ile dikkat çekti. Kendini ünlü Güney Amerikalı lider Simon Bolivar''ın reenkarnasyonu olarak sunan Hugo Chavez, uyguladığı ''Bolivarcı 21. Yüzyıl Sosyalizm'' modeli ile, her ne kadar ülke gelirlerini çarçur etmekle itham edilse de, 14 yıllık iktidarı döneminde ülkesinde önemli bir ekonomik gelişmeye ve refaha yönelik adımlar attı. Buna karşın ülkede şiddet olaylarının önlenemez yükselişi Chavez''in hanesindeki en önemli eksi olarak görülüyor.

Chavez''in iktidara gelişi ile Venezüella''da;

- 1999''da % 14,5 olan işsizlik oranı 2009''da % 7,6''ya düştü.

- 1999''da 23.867.000 olan ülke nüfusu 2011''de 29.278.000''e yükseldi. Nüfus artış oranı 1.9''dan 1.5''e geriledi.

- Ülkede kişi başına düşen milli gelir 4105 dolardan 2011''de 10801 dolara yükseldi.

- Yoksulluk oranlarında önemli düşüş sağlandı. 1999''da aşırı yoksulluk koşulları altında yaşayanların nüfusa oranı % 23,4 iken 2011 yılında bu oran % 8,5 olarak belirlendi.

- Enflasyon Venezüella''nın en büyük sorunlarından biri. 1999 yılında %23,6 olan yıllık enflasyon şimdilerde % 31,6.

- 1999 yılında bir Bolivar bir dolara eşitken bugün kur 4,3 Bolivar bir dolar seviyesinde.

- Çocuk ölüm oranlarında ise göreceli bir düşüş yaşandığı görülüyor. 1999''da her bin doğumda 20 bebek ölürken, bugün bu oran her bin doğumda 13 ölüm olarak gerçekleşiyor.

- Ülkenin 1999''da 14.4 milyar dolar seviyesinde olan petrol ihracı, 2011 yılı itibariyle 60 milyar dolar seviyesini görmüş durumda.

Hugo Chavez, popülizme kayan sosyo-ekonomik politikaları ile yalnız kendi ülkesinin değil, çevresindeki diğer ülkelerin de umudu oldu. Chavez''in başta Fidel Castro olmak üzere, İran Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad ile kurduğu dostluk ve verdiği samimi görüntüler Atlantik''te fırtınalar oluştursa da Chavez dış politikasında da bildiği yoldan şaşmadı. Bolivya, ve Küba gibi ülkelere piyasa değerinin altında petrol satarak, adeta bu ülkelerdeki sol ve sosyalist rejimlerin ayakta durması için sübvanse etti. Hugo Chavez''in bu seçimlerdeki ''genç ve dinamik, henüz 40 yaşındaki'' rakibi Henrique Caprilles''in seçim çalışmalarında ilk hedef olarak diğer ülkelere yapılan petrol sübvansiyonlarını hedef alması bu noktada not edilmeye değer. Yine Chavez''in ABD''nin her türlü ayak oyununa ve açık/örtülü darbe destekçiliğine rağmen ayakta kalması diğer Güney Amerika ülkelerinde de yönetimlerin sol tandanslı iktidarlara geçmesinin başlangıcını oluşturdu. Bunun neticesinde bugün neredeyse başta Brezilya olmak üzere tüm Latin Amerika adeta dünya sol siyasetinin umudu olmuş durumda. Chavez''in özellikle yabancı şirketlerin elinde bulunan enerji sektörünü devletleştirmesi dünya enerji siyasetindeki taşları derinden sarstı. Bunun son örneği Arjantin''in İspanyol petrol ve doğalgaz şirketi YPF''yi kamulaştırması oldu. Ne ilginçtir ki bu domino etkisinin geri dönüşümü Hugo Chavez dahil Latin Amerikalı liderlerde baş gösteren kanser hastalıkları oldu. Bugünkü seçimde de Chavez''in en büyük rakibi onu bir zamanlar ki pop starı duruşundan uzaklaştırarak durağanlaştıran, sağlık durumu ve hakkındaki söylentiler olacak. Her ne kadar Küba''da gördüğü tedavi sonrası iyileştim dese de, Chavez''in hastalığı üstündeki sır perdesinin kalkmaması, ''Bolivar''ın 21. Yüzyılda vücuda bürünmüş hali'' Chavez üstünde dolaşan en büyük heyyula olmayı sürdürüyor. Yine de Chavez''in özellikle konut politikaları alanında önümüzdeki dönemde içinde Türkiye''den de müteahhit firmalarının da dahil olduğu 3 milyon dolayında sosyal konut inşa projesi, Pasifik''e Venezüella petrolünü aktaracak yeni petrol boru hattı inşası ve her şeye rağmen uyguladığı sosyal politikalar en büyük avantajını oluşturuyor.

Görülen o ki hakkındaki hastalık iddialarına, uluslarararası destekli genç ve dinamik rakibi Caprilles''e rağmen dünya bir 6 yıl daha Chavez''i ve petrol zengini ülkesinde uygulamaya koyduğu ''21. Yüzyıl Sosyalizm'' politikasını ve uluslar arası arenadaki politikaları dikkatle takip etmeye devam edecek.

GAZETECİ YAZAR ASLI PELİT İLE BİR LATİN AMERİKA VE FUTBOL SÖYLEŞİSİ

Ünlü Latin Amerikalı yazar Eduardo Galeano kendisini ''iyi futbol dilencisi'' olarak tarif eder. Gazeteci-Yazar Aslı Pelit (@brefootcontessa ) de hem uzun yıllardır Arjantin''de sürdürdüğü yaşamı hem de futbola olan sevdası ile bu tanımı hak edenlerden. Kendisiyle Latin Amerika ve futbol üzerine mail yoluyla bir söyleşi yaptık.

1- Uzun yıllardır Latin Amerika''dasınız, bu kıtayı nasıl bir çerçeve içinde anlamalıyız?


Latin Amerika dünyanın en eski uygarlıklarını barındırmış, ardından yaklaşık 500 yıl boyunca Avrupa''nın kolonisi olarak varlığını sürdürmüş ve son 150 -200 yıldır bağımsız devletler haline gelmiş, bir yandan çok genç bir yandan da bir o kadar eski bir kıta. Bu zengin doku ve kültür onları bazı bakımlardan biz Türklere çok benzetiyor. Ekonomik anlamda ise başta Brezilya olmak üzere şu anda dünyada en hızlı ve çabuk gelişen ülkelerini barındırıyor. Doğal kaynaklar zengin, özellikle herkesin peşinde olduğu su bu kıtanın daha da önemli bir hale gelmesine sebep oldu.


2- Dünya''nın adeta arka bahçesi muamelesi gören Latin Amerika''da 2000''li yıllarla sol hareketlerin yükselmesiniv e iktidara gelmesini neye bağlıyorsunuz ve sizce Latin Amerika''yı nasıl bir gelecek bekliyor?


Bu terim daha çok ''Amerika''nın Arka Bahçesi''dir aslında, çünkü Latin Amerika ülkeleri İspanya''dan bağımsızlıklarını kazandıktan hemen sonra ABD''nin bu kıtayı kontrol edebilmek için hazırladığı Monroe Doktrini ve takiben imzalanan Platt Anlaşmaları ile yaklaşık yüz yıl boyunca bir çok ülkeyi bir neo-koloni olarak dış ve iç islerine karışmak suretiyle idare etti diyebiliriz. Özellikle 60''lı ve 70li yıllarda Güney Amerika''da solun yok edilmesi için yapılan sistematik faşist oluşumlar sonucunda da o günlerde umutla bakılan sosyalist devletler ve bir jenerasyon darbelerle yok edilmişti. 80''li ve 90''lı yıllarda oldukça tek düze ve uzun süreli baskı sonrası yaşanması normal karşılanabilecek, apolitik insanlarla dolu bu ülkeler, ikibinli yılların başında özellikle ekonomik sebeplerden dolayı sağ görüşlü hükümetlere karşı güçlenen sol görüşlü muhalefet partilerinin demokratik seçimlerle başa geçmesi, ABD''nin kıtaya uygulamaya çalıştığı FTAA (Free Trade Agreement of the Americas) a karşı başlayan direnişin toplumun neredeyse tüm kesimlerinden destek görmesi sayesinde sol bir kez daha Latin Amerika''da güçlendi. Bazı örnekler dışında bu sol görüşlü hükümetler ekonomik gücü ellerinden tutan endüstriayilistlerle işbirliği yolunu seçerek (Brezilya) çok da başarılı oldular.

Arjantin''de bütün Ortadoğululara ''Turco'' diyorlar

3- Arjantin''de ikamet ediyorsunuz. Arjantin genelde Türkiye''ye benzetilir ve Osmanlı bakiyesi özellikle Ermeniler orada yaşıyor. Benzerliklerimiz ve farklılıklarımız nedir?


Osmanlı''nın son günleri, Birinci Dünya Savaşı öncesi ellerinde Türk pasaportları ile imparatorluğun dört bir yanından yeni dünyaya göç edenlerin sayısı fazla, bunların bir çoğu da İtalya üzerinden Arjantin''e gelmişler, o yüzden de bütün Ortadoğululara Arjantin''de ''Turco'' diyorlar. Bunun dışında gelen göçmenlerin çoğu İtalyan ve İspanyol, tahmin edersiniz ki bu Akdenizlilik bugün bile bana kendimi evimde hissettiriyor. Aile yapısı, arkadaşlık, dostluk, yardımlaşma, adeta Türkiye''de geçen çocukluğumdaki gibi! Bizim maalesef kaybettiğimiz birçok değeri hala ellerinde tutuyorlar. Orada yasayan ermeni ailelerin bana gösterdikleri ev sahipliği, yardımlaşma ise kelimelerle anlatılamazdı, daha ilk ziyaretimden beri İstanbul''dan yıllarca önce Arjantin''e göç eden aile dostlarımız zor günlerde beni hiç yalnız bırakmadılar.


4- Sizin Futbola olan yakın ilginiz malum, Arjantin ve elbette Latin Amerika denince futboldan bahsetmemek olmaz. O coğrafya''da futbolun ruhunu ve toplumla ilişkisini nasıl tanımlarsınız?


Futbolsuz bir hayat düşünemiyorum orada! Her şey futbolla bağlantılı! Yemek, politika, ask..aklınıza ne gelirse bir şekilde içinde futbol oluyor. Aileler kurulurken bile takımlara göre seçilen eşler olduğunu biliyoruz, düşünün artık!


5- Latin Amerika''da izlenmesini tavsiye edeceğiniz futbol müsabakaları diye sorsam?


Boca Juniors-River Plate

Flamengo-FLuminense

Racing-Independiente

Corinthians-Palmeiras?


O kadar çok maç var ki gidilmesi gereken büyüklü küçüklü, benim tavsiyem eğer maça gidebiliyorsanız mutlaka gidin, ne maçı olduğu önemli değil, atmosfer genelde hep çok çok güzeldir.

Teşekkürler Aslı hanım?

www.twitter.com/sernury

sernury@gmail.com

12 yıl önce
Hugo (Bolivar) Chavez"in yolu...
İkaledeki kıdem tazminatı karşılığı ve GV uygulaması
Kara dinlilerle milletin savaşı
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi
İğne ve çuvaldız…
İhracatta Türkiye