Katolik Hristiyan bir ailenin oğlu olarak 1931’de Almanya’da dünyaya gelen Wilfried Hofmann, Alman Hariciyesi’ne intisabının ardından 1960’ların başında Cezayir’e gönderilmişti. Cezayirlilerin Fransız sömürgesine karşı verdiği bağımsızlık savaşının en kanlı evrelerine şahitlik eden Hofmann, Müslüman halkın bunca baskı ve zulme direnirken İslâm’a sadakat sayesinde ayakta kalabildiğini gözlemlemişti. Fransa’nın acımasızlığını da yakından gören Hofmann, böylece mensubu olduğu medeniyet ve din hakkında derinlemesine bir sorgulama sürecine girdi. Eş zamanlı olarak Kur’ân okumalarına başlayan Hofmann, nihayet 25 Eylül 1980 günü kelime-i şehâdet getirerek İslâm’la şereflendi. Resmî vazifelerini sürdüren ve ülkesini Cezayir ve Fas’ta büyükelçi olarak temsil eden Hofmann, Müslümanlığa içtenlikle ve kendi iradesiyle bağlandığını belirtmek için, isminin başına “Murad”ı ilave etmişti. Bu içten bağlanış, onun 12 Ocak 2020’deki vefatına kadar sürecekti.
Yukarıdaki uzun alıntı, Murad W. Hofmann’ın 1992’de gerçekleştirdiği hac seyahatinden izlenimleri içeren “Mekke’ye Yolculuk” (Çağrı Yayınları, 2009) adlı kitaptan. Estetik kavrayışı derin, yüksek ruhlu bir Müslüman’ın gözünden İslâm dünyasının en büyük buluşmasını okumak, gerçekten çok öğretici. Kıymetli okurlara, bu güzel kitabı “yaz tatilinde okunacaklar listesi”ne dâhil etmelerini öneririm.