|
Bir geziden son izlenimler

Tombaladan çekilse bu kadar değişik bir gazeteciler listesi çıkmazdı: Birkaç Ankara temsilcisi (Radikal''den Murat Yetkin, Türkiye''den Nuri Elibol, Habertürk''ten Muharrem Sarıkaya), birkaç köşe yazarı (Sabah''tan Emre Aköz, Vakit''ten Hasan Karakaya, Hürriyet''ten Hadi Uluengin, Milliyet''ten Aslı Aydıntaşbaş ve Yeni Şafak''tan bendeniz), daha çok şiirleriyle uluslararası üne sahip bir şair (Zaman yazarı Bejan Matur)...

Dokuz gazeteci yedi gün boyunca hem gelişmeleri izledik, hem de birbirimizle tatlı tatlı çekiştik...

Böyle uzun gezilerin yan yararlarından biri şu: Geziye katılanlar, hangi meslekten olursa olsunlar, daha önce hiç tanımadıkları değişik ilgi ve eğilimden insanları tanıma, tanıyanlar ise dostluklarını sınama fırsatı buluyorlar...

Uzun Hindistan-Bangladeş gezisinin en dikkat çeken iki siması oldu: Biri İstanbul Deniz Ticaret Odası Başkanı Halim Mete, diğeri de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül''ün dışişleri başdanışmanı Büyükelçi Hüseyin Diriöz... Halim Bey en somurtuklarımızı bile güldüren fıkralarıyla mizah dağarcığımıza tatlı ilâvelerde bulundu. Hüseyin Bey ise, divan edebiyatımızın en kıymetli şiirlerini yalnız belleğinden okumakla kalmadı, her bir beyiti daha iyi anlamamıza da yardımcı oldu.

Bangladeş''in milli şairi Kazi Nazr-ul İslâm''ın ''Kemal Paşa'' adıyla çıkan kitabı, Bengalce aslı ve Türkçe tercümesi olarak, birkaç yıl önce yeniden basılmış. Hoş bir kapak ve kuşe kâğıda basılan kitabı şairin oğlu bizzat takdim etmiş Cumhurbaşkanı Gül''e...

Dhaka''da faaliyette bulunan Ümit (Hope) Türk okuluna gittiğimizde bizi hoş bir sürpriz bekliyordu: Üsküdar şarkısı... "Üsküdar''a gider iken aldı da bir yağmur" diye başlayan şarkı vaktiyle Bangladeş''in milli şairi Nazr-ul İslâm da hoşuna gitmiş olmalı ki, melodinin üzerine kendi diliyle sözler yazmış... Dhaka''yı sekiz yıldır mesken seçmiş bir ailenin küçük kızıyla bir Bengalli kız öğrenci şarkıyı düet biçimde okudu... Türk kızı Bengalce, Bangladeşli kız Türkçe olarak...

O kadar tuhaf bir his verdi ki bu sürpriz, tahmin edemezsiniz...

Ümit Okulu benzeri kurumların sayısı 15''e ulaşmış Bangladeş''te; zenginler yanında fakir ailelerin çocuklarını da kabul ediyor ve özellikle fakirlere burs sağlıyorlarmış... Cumhurbaşkanı Gül gelecek diye ışıl ışıl parlatılmıştı okul binası; öğrenciler sahneye çıkıp iki ülkenin milli marşlarını ezberden okudular.

Etkilendiğim en önemli ayrıntı, dönüş yolunda, uçağa binmeden az önce ziyaret edilen okulun iki gün boyunca gördüğüm en iyi ve en temiz bina oluşuydu. Öğrenciler olağanüstü iyi şartlarda öğrenim görebilsinler diye hiçbir masraftan kaçınılmamış...

Günler ve günler boyu dinlenen şiirler, terennüm edilen şarkılar, şair Rejan Matur''un aramızdaki varlığı, hepimizi biraz edebiyatçı yapmış olmalı ki, Cumhurbaşkanı ile son görüşme için uçağın önüne çağrıldığımızda sorulan sorulardan biri Abdullah Gül''ün hangi şairleri sevdiği oldu. Emre Aköz, "Yaşayanları zikretmeyi sakıncalı bulabilirsiniz, vefat etmişlerden sevdiklerinizi söyleyin" deyince rahatlayan Cumhurbaşkanı Gül''ün ağzından çıkan ilk isim Necip Fazıl oldu. "Biz" dedi Cumhurbaşkanı Gül, "Onu okuyarak büyüdük..."

Ardından da "Nazım Hikmet de önemli bir şair" dedi ve ekledi: "Elbette Yahya Kemal''i de unutmamamız lâzım." Cemal Süreya, Edip Cansever, hatta Turgut Uyar''la birlikte Cahit Zarifoğlu ve Erdem Bayazıt''ın da sevdiği şairler arasında olduğunu biliyorum Cumhurbaşkanı Gül''ün...

Böyle gezilerden her güne yazı malzemesi ve birinci sayfalık haber çıkarmak zordur. "Hindistan''dan, Bangladeş''ten ne yazabilirim?" diye kara kara düşünüp yanıma bolca malzeme almıştım. Bir meslektaş, yola çıkarken, "Haydi eyvallah, dönene kadar benden yazı beklemeyin" diye İstanbul''dan ayrıldığını söyledi.

Sağolsun, geride bıraktığımız meslektaşlar hiçbirimize malzeme sıkıntısı çektirmedi. İlk gün yola çıkarken Cumhurbaşkanı Gül''e sorup yazdığımız çok basit, neredeyse iki satırlık değerlendirme, her günümüzü bizlere dolu dolu geçirtecek, gazetelerimizin birinci sayfalarını renklendirecek tepkilere yol açtı Türkiye''de; sonunda Başbakan Tayyip Erdoğan ''Siyaset Meydanı''na çıkıp "Cumhurbaşkanı doğru söylüyor" anlamını taşıyan sözler sarf etti de, ortalık yatışıverdi.

Zahmetli ve huzursuz geçebilecek uzun bir yolculuğu habercilik damarlarımızı kabartarak ve büyük bir tatmin hissiyle geçirmemizi sağladıkları için o meslektaşlara bizler teşekkür borçluyuz. Cumhurbaşkanı ile başbakan arasında herhangi bir sorun bulunmadığını bir kez daha açığa vurma fırsatı verdikleri için siyasi hayatımız da şükran borçlu o arkadaşlara...

Sağolsunlar, varolsunlar...

14 yıl önce
Bir geziden son izlenimler
“Aynı göğün altında üç nefes”
Ahlâk ve anayasa
Koç"un cesedi 1 milyon dolar
Özbudun"un son kitabından hareketle (2)
Bereket