Her yeni yıla girerken dergiler falcılara başvurup “Gelecek yılda neler olacak?” diye sorarlar, denilenlerin hiçbiri yıl içinde çıkmaz ama kimse de “Dedikleri çıkmadı” diye falcıları hesaba çekmez ya, ben de o rahatlık içerisinde kendi öngörümü buraya kaydedeceğim bugün: Bana göre 2008 Vatikan''ın yılı olacak...

Daha şimdiden “Haydi, nereden çıktı Vatikan?” diye hesaba çekmeye başlamayın ama...

2007 sona ermeden iki önemli olay yaşandı ve sizin dikkatiniz de o olaylara çekildi: İngiltere''nin eski başbakanı Tony Blair, geçen hafta, İngiltere''nin resmi kilisesi olan Anglikan Kilisesi''ni terk etti ve Katolik oldu... Fransa Cumhurbaşkanı Nicolos Sarkozy, Papa''nın da katıldığı bir törenle, ''onursal piskopos'' unvanını aldı. 2008''de George W. Bush da Roma''ya koşup Papa''nın ellerine yapışabilir.

1990 ve 1991 dolayında yazdığım belli bir konudaki yazıları toplayan kitabıma ''Yeni Dünya Düzeni'' adını vermiştim. O kitaptaki bir yazımda, “Bu yeni düzenin bir de dini var” notu düştüğümü dün gibi hatırlıyorum. Bir önceki Papa yaptıklarıyla dünya düzeninin yenilenmesini sağlamıştı, yeni Papa da düzeni vaftiz edeceğe benziyor. Önümüzdeki dönemde bizim dinimiz İslâm ve tabii dindaşlarımız olan Müslümanlar, bizler, hayli zor günler geçireceğiz...

İslâm ve Müslümanlar için bugünkü şartlar da zor, ama önümüzdeki dönem o şartlar daha da zorlaşacak ve doğal olarak Türkiye''ye çok önemli görevler düşecek...

Benazir Butto''nun hayatına mal olan suikastı dünya televizyonlarından izlerken daha yeni kapağını kapattığım romandaki bir sahneyi yaşıyormuşum hissine kapıldım. Daniel Silva, ''The Messenger'' (Aracı) adını verdiği son romanında, ''radikal İslâmcı'' bir grubun dünyayı karıştırmak için hiç umulmadık bir hedef seçtiğini ve tam iki kez o hedefe saldırdığını anlatıyor. O hedef Papa, ya da Vatikan...

Romanda esas hedef ise Suudi Arabistan ve Suud Ailesi''nden bazıları... Silva''nın hayal dünyasının ürünü romanda, radikal İslâmcıları dünya çapında besleyip destekleyen bir parababası var; Suud Ailesi''nden biri o parababası... Dünyanın neresinde bir eylem oluyorsa arkasında aynı finans desteği çıkıyor. Vatikan''ı hedef seçenler de yine aynı kaynaktan para sağlıyorlar.

''Dinler ve kültüler arası diyalog'' girişimlerine de ters bakıyor olmalı ki roman yazarı Silva, Vatikan''a karşı ilk eylemin yapılmasını sağlayan tipi, ''diyalog'' çerçevesinde Vatikan''da misafir öğretim üyesi olarak bulunan ve bütün hayatı boyunca ılımlı görüşleriyle tanınan biri olarak karşımıza çıkarmış. Tezini pekiştirmek için de, yine ılımlı (hatta ters görüşten) biri gibi görünen Müslüman bir öğretim üyesi de, konuştuğu panellerde kendisine en fazla itiraz edenleri terör örgütüne kazandıran bir tip olarak resmediliyor romanda.

“Diyaloga açık veya aşırı fikirlere kapalı olmalarına bakmayın, Müslüman ise, hepsi aynı şeyin soyu” demeye getiriyor roman yazarı...

Müslümanlar ve İslâm Dünyası''na kapatılan diyalog ve işbirliği kapısı başka bir inanç çevresine sonuna kadar açık hale getiriliyor, çok satanlar listesinden aylarca düşmeyen ''The Messenger'' romanında: İsrail, daha doğrusu İsrail istihbarat teşkilâtı... Vatikan''a karşı girişilen ilk intihar saldırısı da, Papa''nın ''hain'' güvenlik şefi tarafından uğratılacağı ikinci girişimi de bir Mossad ajanı önlüyor. Papa ve Vatikan''ın öndegelen isimleri ile Mossad mensupları çok yakınlar zaten; Mossad''ın elemanını “Gel, tedbir al” diye Vatikan çağırıyor.

Vatikan geleneksel olarak İsviçreli askerler tarafından korunuyor; sonradan hain olduğu anlaşılan güvenlik şefi de doğal olarak İsviçreli... Silva, “Herhalde bir yerde film koptu ve İsviçreli Müslüman oldu” tahmininde bulunuyor hain güvenlik şefi için...

Benazir Butto''ya önce iki el ateş açıldığını öğrendiniz, haberleri izlediyseniz, sonra da saldırgan üzerine bağladığı bombaları patlatıp intihar etti. Daniel Silva''nın romanında benzer bir entrika öngörülüyor: Vatikan''a sızan ''diyalogçu'' öğretim üyesi, eylem sonrası kaldığı daireye girmek için anahtarı çevirdiğinde patlayan bombayla hayatını kaybediyor...

İkisi arasındaki benzerlik ne mi?

Eylemci, eğer intihar saldırısı yapacak biriyse, neden önce elindeki silâhla iki el ateş etsin ki? “Fazla roman okuyorsun, film izliyorsun” demeden tahminimi okuyun: Bence eylemci sadece elindeki silâhla hedefi vuracağını sanan biriydi, uzaktan kumandalı bir bombayı sırt çantasında taşıdığını bilmiyordu. Onu oraya gönderenler ise kesin sonuç almak üzere yapmış olmalılar hesaplarını...

Nereden nereye geldik...

2008 çok zorlu bir yıl olacak herkes için. Umarım, hazırlıklıyızdır.