Bir fuar için bu kadar tantana olur mu? Oluyormuş demek. 2015 ''Expo'' fuarının kendi ülkelerinde yapılmasını sağlamak için lobi yapmaya bir cumhurbaşkanıyla bir başbakan Paris''e gelmişti. Kore, Fas gibi daha küçük çaplı fuarlara talip ülkelerin vatandaşları toplantı binasının bizim girdiğimiz ana kapısının önünde nümayiş yapıyorlardı.
Hepsinin, herkesin derdi aynı: Expo''nun kendi ülkelerinde yapılması...
İzmir için çalışan grubun önderlerinden Yılmaz Temizocak, “Biz daha şanslıyız” dedi bana. Bir kere lobi için atağa erken kalkmışız. İkincisi, devlet en üst düzeyde işin içindeymiş ve hiçbir fedakârlıktan kaçınılmıyormuş. “Daha da önemlisi” dedi Yılmaz Bey, “İtalya''da dört kez yapıldı Expo, 2015 Milano''ya giderse, bu aynı kentte yapılan ikinci Expo olacak...”
Türkiye ve benzer coğrafyayı paylaşan ülkelerde bugüne kadar Expo fuarı açılmamış; mart ayında yapılacak nihai değerlendirme toplantısı ve oylama sonrasında “Haydi hayırlı olsun” Türkiye/İzmir için söylenecek olursa, Expo kendi sınırlarını da genişletmiş olacak.
İzmirliler bu iş için bayağı heyecanlılar. Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu “Bütün İzmir bu konuda yekvücut halde” dedi bana. Baktım, İzmir''de herhangi bir makam sahibi olan, öne çıkmış bir sivil toplum örgütüyle ilişkili hemen herkes lobi için Paris''teydi. Değişik gazetelerden meslektaşları da ihmal etmemiş, sunum sırasında orada bulunmalarını sağlamışlardı.
Sağolsun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de aralarında benim de olduğum ''İzmirli'' olduğu bilinen dört gazeteciyi uçağına alıp gitti Paris''e. İzmir''i sevmek için doğma-büyüme İzmirli olmak gerekmediğinin en güzel örneği kendisi. Aile bağları sebebiyle duyduğu ilgi, Expo fuarına destek vermede en öne yerleştirmiş Cumhurbaşkanı Gül''ü.
Aslında Expo bir fuardan ibaret, ama yapıldığı kente hayatiyet kattığı da biliniyor. Hangi kentte yapılmışsa 20 milyon civarında turistin ziyaret etmesi doğal karşılanıyor, ilk elde gelenlere yakın bir rakam da her yıl kente geliyor. Bir çırpıda birkaç gömlek ileriye fırlıyor Expo fuarına layık görülen kent...
Adamların bütün yaptığı, Expo fuarı konusunda kent ve ülkeleri yarıştırmaktan ibaret... Hevesli ülkelerin katılımlarını kabul ediyor, sunumlarını dinliyor, her ülkeden üye yaptığı kişilere oylatarak kimin Expo yapacağına karar veriyor. Bunu yaptığı için belli bir ücretle fuara her girenin ödediği miktardan bir yüzdeyi de o derliyor. Sadece birka kişilik bir kadroyla sürdürülen muazzam bir organizasyon...
20 milyar dolara yakın bir meblağ tutan altyapı yatırımı geliyormuş o kente ilk olarak. Her ülke en iyi pavyon kendisinin olsun diye özel çaba gösteriyormuş. Seçilen konuya uygun pavyonlara gelen ziyaretçiler o ülkenin son durumuyla ilgili bilgi sahibi oluyor böylece; sorunları varsa sorunlarını da sergileyerek... Altı ay süreyle açık kalan fuar temasında en kapsamlı bir sergi oluyor böylece...
“Fuar bitince altyapı tesisleri ne oluyor?” soruma, Yılmaz Temizocak “Genellikle evsahibi ülkeye bırakılıyor” cevabını verdi. Sevilla''daki fuardaki Türk pavyonunun yaşlılık araştırma merkezi olarak hizmete devam etmesini istemişiz, fuar alanında kalan nadir yapılardan biri olarak bizim bina duruyormuş... “Genel olarak, fuar bitince pavyonlar yıkılıyor” dedi Yılmaz Bey. İnciraltı''nda kurulacak fuar, iş bittikten sonra yeşil alan olarak kalacakmış...
İzmir''e akciğer teşkil etmek üzere...
Birkaç ayda bir sunum yapmak üzere Paris''e gelindiği anlaşılıyor. Sunumda temaya uygun görüntülü tebliğler dinleniyor. Herhalde altın vuruş için gelecek mart ayındaki sunum toplantısı ayrılmış olmalı, İzmir bugünkü halinde bile ekrana yansıtılan görüntülerden güzeldir çünkü. Daha canlı ve daha anlamlı bir tanıtım filmi hazırlama kararlılığında gördüm komite üyelerini...
Önceki yıl Türkiye''yi tanıtan gizemli bir reklam hazırlanmıştı hani, uçan halılar, Şahmeran ve masal kahramanları eşliğinde... Ya da Yılmaz Erdoğan''ın ''Organize İşler'' filminde herkesi hayran bırakan İstanbul görüntüleri... İzmir o tür bir güzellikle tanıtıma lâyık.
Bir dahaki sunuma öyle bir tanıtım filmiyle gelinmeli.
Fas''la Kore''nin kapıştığı 2012 ara fuarı için yapılan oylamada Kore''nin kazandığını duyunca bizimkiler sevindi. Bir dahaki tercihin bizden yana olma ihtimalini güçlendiriyormuş bu tercih. “İtalyanlar üyelere para dağıtıyor” veya “Henüz üye olmamış ülkelerin aidatını ödeyerek onları kendilerine medyun-u şükran haline getirmeye çabalıyorlar” türü tezviratlara karşı bir teselli oldu bu.
Türkiye şanslı, ama daha çok çalışmak gerekiyor, çok...
