|
Ne münasebet efendim...

Öyle zırt fırt arayan tiplerden olmadığı için gecenin bir vakti kapımı çalmasına çok şaşırdım. İstihbarat konularıyla yakından ilgilidir dostum, dünyada terör belâsına karşı verilen mücadeleleri yakından izler. O konularda yazacaksam ve tereddüdüm varsa ilk aradığım kişidir.

Terliklerini giymeden “Yazma şu kargocu kız konusunu” deyiverdi.

Son
''te, Yeni Şafak''ta çıkan bir habere değindikten sonra konuyu ileride işleme sözü vermiştim. Dostumun, “Sakın ha!” dediği işte konuyu açma sözüm... “Deli misin sen” dedi bana ve ekledi: “IRA''dan Denis Donaldson''un sonunu hatırlamıyor musun?”

“Denis Donaldson da kim?” demeyin lütfen, çünkü ''IRA içindeki İngiliz köstebeği'' Donaldson''u iki kez kendisinden söz ettiğim için tanıyorsunuz. İlkinde (20 Aralık 2005) bu düzeyde bir ''köstebek'' olabileceğini akıllarının ucundan bile geçirmemiş olan İrlandalılar ve İngilizlerin yaşadığı şaşkınlığı aktarmaya çalışmıştım.

“Konuyu tartışan İngilizlerin yüzünü görmenizi isterdim. İki gündür dolaştığım televizyon ekranlarına çıkan İngiliz yorumcular çok şaşkınlar. Alt tarafı son 25 yıllarını çalan ayrılıkçı IRA örgütünün politik birimi Sinn Fein''in liderlerinden biri ''İngiliz devletinin ajanı'' çıktı... Adam o kadar üst düzey ki, böyle bir şeyin olabileceğine Başbakan Tony Blair bile inanmaz görünüyor...

“Ajan olduğu öğrenilen Denis Donaldson IRA örgütünün ilklerinden... 1981 yılında cezaevinde yaptığı açlık grevinde ölen Bobby Sands''in pek çok fotoğrafında hemen yanıbaşında yer alan kişiydi o. Beyin takımından biri. Ayrıca şiddete de uzak durmayan biri. 2,5 yıldır damadı ve bir yoldaşıyla birlikte teröre bulaştığı için yargılanıyordu. ''Ajan'' olarak deşifre edilmesi on gün önce mahkemenin verdiği kararla başlayan sürecin eseri. Herkesin sanıkların en ağır cezalara çarptırılmasını beklediği sırada, mahkeme, üç Sinn Fein mensubuna karşı açılan dâvâdan vazgeçiverdi... İnsanlar ''Ne oluyoruz?'' diye sormaya başladığında ortaya çıktı Donaldson''un yıllardır İngiliz devletine çalışan bir ''köstebek'' olduğu...”

Yıllar önce, 12 Mart 1971 askeri darbesinden hemen sonra görülen bir dâvâ sırasında, askeri yıllarca darbeye teşvik eden ''Madanoğlu Cuntası'' mensupları arasına yerleştirilmiş bir ''MİT köstebeği'' olduğu ortaya çıktığında bizde de benzer bir şaşkınlık yaşanmıştı. Ancak o cunta mensupları sağa-sola küçük çaplı bombalar bıraksalar, silâhla oynaşsalar da, can alıcı eylemler yapmamışlardı. IRA ise öyle mi ya?

9 Mart cuntacıları arasına yerleştirilmiş kişi de, tıpkı Donaldson gibi, çok güvenilir biliniyordu. MİT''teki köstebeklerden “İçinizde bizden biri var” uyarısı geldiğinde, cunta lideri Cemal Madanoğlu toplantıya katılan İlhan Selçuk dahil bütün üyelerin üzerini ''çok güvendiği'' o kişiye aratmıştı. Onu arasalardı o yıllarda çok hantal bir teybi üzerinde yakalayacaklardı.

Yazıyı şöyle bitirmişim: “Hafta sonu politik programlarda televizyonlara çıkıp görüş açıklayan İngilizlerin şaşkınlığına ben de şaşırdım. Oysa, IRA örgütünün içine sızmış ''ajanlar'' ile dolu olduğunu düşünmeleri gerekirdi. İki yıl önce IRA''nın iç güvenlik sorumlusu Freddie Scappaticci''nin ''ajan'' olduğu anlaşılmıştı çünkü. Donaldson''un ondan farkı, babadan IRA mensubu oluşu, hayatının on yıldan fazla bir bölümünü hapiste geçirmesi ve karar mekanizmaları içinde yer alması... Zaten onu İngiliz devleti açısından değerli kılan da bu özellikleri... / Nedense bu olaya ben hiç şaşırmadım.“

Dört ay sonra öldürüldü Donaldson. Suikast haberi gelince de
yazmıştım: “Donaldson''un maskesinin indirilmesi, İngiliz Devleti ile IRA arasında ''ateşkes'' ilân edildiği döneme denk geldi. Bu sebeple İngiltere ayakta. Kimilerine göre, öldürülmesi bir IRA eylemi ve bu sebeple silâhlarını bıraktığı iddiasındaki terör örgütü anlaşmayı ihlâl etmiş oldu. IRA ve siyasî kolu Sinn Fein, derhal, ''Onu biz öldürmedik'' açıklamasını yaptılar...

''Köstebek'' olduğu anlaşılınca eski yoldaşlarının arasında yaşayamaz olmuş Donaldson. Ailesi de kendisini dışlamış. Uğruna rezillenmeyi göze aldığı İngiliz devleti de kendisine sahip çıkmamış. Kimsenin yüz vermediği biri olarak tanınmadığı bir yere yerleşmiş o da; kaldığı evde ne elektrik varmış, ne de su akıyormuş...”

İstihbarat dünyası gerçekten merak çeken olayların cereyan ettiği farklı bir âlemdir; bu açıdan gerilim ve casusluk romanlarına ilgi fazladır. Ancak, konuya hak ettiğinden fazla değer vermek gece yarısı ziyaretçisi dostum gibi ''aşırı heyecanlı'' tipleri ortaya çıkarabiliyor.

Yoksa Denis Donaldson olayı ile bizim DTP yöneticisi ''kargocu kız'' arasında ne irtibat bulunabilir ki?

16 yıl önce
Ne münasebet efendim...
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî