Bundan sonra şaka maka yok benden. "Şaka bu ha!" dediğim bir cümleye ''ciddi'' imiş gibi takılıp öteki yazdıklarımı kaale almayanlar çıkabiliyor çünkü. Genci de çıkabiliyor, ihtiyarı da...
"Hiçbir dinci gazetede, hiçbir köşede, hiçbir dinci televizyonda şu yazdıklarımı yalanlayamazlar, ağızlarını açamazlar; hacı hoca geçinen yalancı Müslümanlar ağızlarının fermuarını kapatmak zorundadırlar..." diyordu Cumhuriyet kaptanı...
Bu işlerden anlayan bir uzmana danışarak gerçeğin onun iddia ettiği gibi olmadığını sergiledim. Aktarayım: "Türkiye''deki Müslüman çevreler faiz yasağına kişisel ve ticarî hayatlarında sıkı sıkıya uyuyorlar. Bankayla çalışması mutlaka gerekiyorsa, paralarını faiz getirmeyen cari hesaplarda tutuyor inançlı insanlar. Ticari hayatını İslâmî esaslara göre düzenleyen sanayiciler, tüccarlar da banka kredisi kullanmıyorlar. Görüştüğüm kişi, ''Son yıllarda büyüyen Anadolu sermayesi bu başarısını bankalarla faizli iş yapmamasına borçlu; kredi alanlar battı, onlar dimdik ayakta'' dedi bana."
Yazımda, danıştığım uzmanın, devletin uyguladığı faiz politikası sebebiyle siyasilerin ne kadar sorumlu olduğuna dair görüşleri de yer alıyordu.
İstese kendisi de bir bilen bulabilecek konumdaki bir kalem "Faiz konusunda İlhan Selçuk haklı" başlıklı bir yazı ile bana cevap yetiştirdi. Yazımdaki ''en haklı nokta'' yazara göre şuymuş: "AKP hükümeti Kur''an-ı Kerim''de var olan faiz yasağıyla ilgili âyetleri devlet hayatına taşıyacak olsa, ''lâiklik elden gidiyor'' diye ilk bağıracaklardan biri olmayacağına dair söz verebilir mi İlhan Selçuk?"
Allah aşkına dönüp bir daha okuyun o yazımı; yazarın ''en haklı'' bulduğu cümlenin hemen altında "İşin şakası bir yana" diye yazmışım; esas söyleyeceklerimi de hemen o takılmamın altında aktarmışım. Faize inançlı insanların bireysel yaklaşımı da var o cevapta, devlet yöneticilerinin sorumluluğunun sınırları da... Yazar ''esası'' görmezden gelerek şakama cevap vermeyi yeğlemiş; böylece İlhan Selçuk''u haklı çıkarıvermiş…
Muhatabımdan gelmeyen cevabı görmezden geldim...
Faiz tartışması konusunda dağarcığını doldurabilir, gazete arşivinden yazımı buldurup okuyabilirdi. ''Zihin tembelliği'' mi acaba?
Konu aslında fevkalâde önemli... ''Şaka'' olduğunu özellikle belirttiğim iki cümleye dayanarak konuyu taca atmaya çalışmalarına bakmayın, aslında İlhan Selçuk gibilerin savunageldikleri pek çok tezi boşa çıkartacak kadar önemli hem de... Teze göre, ''Müslüman'' olarak tanımlanmak istenen kişiler, aslında dini siyasete âlet etmekten çekinmeyecek sakatlıkta kişiler; ''dinci'' bunlar... ''Başörtüsü'' konusuna yaklaşımları da siyasî; aksi halde Kur''an-ı Kerim''de onlarca âyette yer alan faiz yasağına bu denli umursamaz davranırlar mıydı?
Teze önemli bir cevap Prof. Hayrettin Karaman''dan geldi. Ülkemizin bu konularda en değerli uzmanlarından olan Hayrettin Karaman da, ''faiz yasağı ve Müslümanlar'' konusuna kendi tanıklıklarından hareketle yaklaştı yazısında.
Bilmem söylememe gerek var mı: Tartışmayı başlatan İlhan Selçuk suskunluğu tercih ediyor. Başkaları dışarıdan gazel okuma pahasına karınlarından konuşurken, o susuyor...