|
Sormuş mudur?

Abdi İpekçi suikasta kurban gideli otuz beş yıl oldu. İpekçi, Zincirlikuyu Mezarlığı''ndaki kabri başında geçen cumartesi anıldı...

Anma merasimine katılanlar arasında ''İstanbul Baronları''nın gözdesi Mustafa Sarıgül de vardı.

Merak ediyorum...

Sarıgül, Abdi İpekçi Suikastı''nın perde arkasını Nişantaşı sokaklarını beraberce arşınladığı ''Baronlar Baronu''na hiç sormuş mudur, acaba?

Şayet ona sormamışsa...

Şu ''Derin Galatasaray'' diye bilinen, aynı aileden bir başka malum barona sormuş mudur?

Yoksa...

İpekçi''nin kabrinin başında kadraja giren Sarıgül bir tiyatro oyuncusundan mı ibarettir?

*

Abdi İpekçi''nin anma töreninde yer alan bir başka isim Milliyet''in genel yayın yönetmeni Fikret Bila idi:

''Milliyet, neden otuz beş yıldır İpekçi cinayetinin arka planına seyahat edemiyor?'' yollu yaman sorunun günümüzdeki muhatabı kendisidir!

*

Abdi İpekçi, genel yayın yönetmenliğini ve baş yazarlığını yaptığı Milliyet''in satılmasına karşıydı.

Suikastı müteakip Milliyet gazetesi el değiştirdi.

Ercüment Karacan, gazeteyi apar topar...

O dönemde anı sanı bilinmeyen Aydın Doğan''a satmıştı.

Aydın Bey''in en yakın dostu İnan Kıraç''tı...

Kıraç, Ercüment Karacan''ın da yakın arkadaşıydı.

Aydın Doğan''ın elinden tutup Milliyet''i almasını sağlayan İnan Kıraç''tır.

*

Ercüment Karacan''ın oğlu Ömer Karacan...

Yıllar sonra (2007''de) aynen şöyle demişti:

''Babam Milliyet''i satmaya mecburdu. Abdi Amca öldürülmüştü. O hayattaki en yakın dostuydu...

Çok kırıldı, küstü. Devamlı öldürüleceğiz veya kaçırılacağız endişesiyle yaşıyordu...

Babamın Milliyet''i satmasındaki en büyük neden bizi öldürmelerinden korkmasıdır. Ailemizi korumak istedi...''

*

Yine İpekçi gibi derin bir suikasta kurban giden Uğur Mumcu''nun, Cumhuriyet''teki 27 Kasım 1979 tarihli yazısından bir bölümü birlikte okuyalım:

''Abdi İpekçi''nin öldürülmesinden, katil sanığı M.Ali Ağca''nın askeri cezaevinden kaçırılmasına kadar geçen süre, bu olayın üzerindeki kuşku bulutlarını yoğunlaştırmıştır. Ağca''nın kaçışıyla İpekçi Olayı sanıldığından daha koyu ve giz dolu karanlıkların içine gömülmüştür...

Ve, ne acıdır ki, Milliyet gazetesi bu karanlığı yırtmak için en küçük bir çaba harcamamakta, üstelik İpekçi''nin kemiklerini sızlatırcasına olayları göz ucuyla izlemekle yetinmektedir...''

*

Milliyet''in İpekçi Suikastı''yla ilgili olayları...

''Göz ucuyla izleyen'' bu yaklaşımı...

Otuz beş yıl boyunca hiç değişmedi!

Uzun seneler Doğan Grubu''nun, son yıllarda da Demirören Ailesi''nin sahipliğindeki Milliyet...

''Arzın merkezine seyahat'' etmekten uzak durdu.

Suikastın perde arkasıyla yüzleşmekten ''itina ile'' kaçındı!

*

25 Haziran 1979''da, M.Ali Ağca bir kahvehanede otururken ihbar sonucu yakalanmıştı.

Ağca''nın cebinden çıkan kağıtta üç ayrı ismin baş harfleri ve karşısında da bu kişilerin adresleri vardı.

O isimler, Can Kıraç ve Şahap Kocatopçu ile gazeteci Necati Zincirkıran''dı.

Tuhaf olan şuydu:

O kağıtta bu isimlerin neden yer aldığı hiç ama hiç merak edilmedi...

Bu üç isimle ilgili hiçbir soruşturma yapılmadı.

Polis araştırmadığı gibi, konu mahkemede de hiç tartışılmadı!

*

Can Kıraç, Vehbi Koç''un damadı İnan Kıraç''ın ağabeyidir. TÜSİAD''ın kuruluş hazırlıklarını yürüten komitede görev yapmıştır.

Koç Holding''in tepe isimlerindendi.

*

Şahap Kocatopçu ise 12 Eylül darbesini müteakip Sanayi ve Ticaret Bakanlığı''na getirilmişti...

Kocatopçu''nun eşi ile Kenan Evren''in eşi akraba idiler.

Önde gelen masonlardandı.

TÜSİAD Başkanlığı yapmış bir isimdir.

Koç Holding İcra Kurulu Başkanı da olmuştur.

Nisan 1977''de Washington''ı ziyaret etmiş olan TÜSİAD heyetinde yer almıştı.

Heyet, orada dönemin Ulusal Güvenlik Konseyi Danışmanı Brzezinski ve yardımcısı Paul Henze ile de bir araya gelmişti.

*

İpekçi''nin, öldürülmeden kısa bir süre önce...

13 Ocak 1979''da saat 15.30''da görüştüğü kişi...

Paul Henze''dir!

10 yıl önce
Sormuş mudur?
“Hancı, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu’nu?”
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi