|
Aşk, İslâmî müziğin temel konusudur

Aşk…Doğumsuz, ölümsüz, artmaz, eksilmez bir güzellik. Böyle diyor Platon. Aşkı "ilâhî bir delilik" olarak tanımlıyor. Çünkü aşk, sevgiliden gayrı ne varsa kalpte, hepsini siler ve aşk kalpte sevgilinin arzusundan gayrı her şeyi yakan bir ateştir. İbn Arabî, (ilâhî aşkı kastederek) aşkın ortaklık kabul etmeyeceğini söylüyor. Cüneyd Bağdâdî"nin ifadesiyle, iki, tek olana kadar aynı tasvire dönüşür.

"Allah, aşığa hakikatini bilme arzusu verir" der Cüneyd Bağdâdî. "Sonra ilim görüntü, görüntü tecellî, tecellî seyir, seyir de varlık (Allah ile beraber) hâline dönüşür. Kelimeler biter, hayat ölüm olur. Açıklamalar sona erer, işaretler silinir, mücadeleler yok edilir, fenâ sona erer ve bekâ kemâle erer. Bezginlik ve endişeler gider, vesveseler yok olur ve geriye yok olmayan kalır. Zamanın geçip ebedînin kaldığı gibi." …Bütün bunlarla kastedilen, hakikî aşktır, ilâhî aşktır.

Keşfû"l-Mahcûb"un müellifi, Ali b. Osman el Hucvîrî; "Kulun Allah aşkı, mü"minin kalbinde tazim ve ihtiram şeklinde ortaya çıkan bir keyfiyettir. Böylece o, ma"şûkunun hoşnudluğunu arar ve onu görmek arzusuyla huzursuz olur, sabırsızlanır. Ondan başka hiçbir şeyde huzur bulmaz. O"nu zikrederek marifeti artar ve başka şeyleri anmaz olur. Rahatlık ona haram olur, huzuru kaybeder, bütün alışkanlık ve ilgilerinden sıyrılır, nefsani arzularını terk eder, aşk meclisine yönelir, aşkın kanununa başkeser ve Allah"ı Allah"ın kemâl sıfatları ile bilir" diyor.

İbn Arabî, Hz. Muhammed"e "Habîbullah" denildiği için, İslâmiyet"in bir aşk dini olduğunu söyler. İslâm mutasavvıfları, ilâhî aşkta gece kelebeğinin (pervane) örnek alınmasını yeğlerler. Güle olan aşkını öterek, feryad ederek anlatan bülbül eleştirilir. Şirazlı Şeyh Sâdî, bülbüle şöyle seslenmektedir: "Aşkı pervaneden öğren ey seher kuşu! O bîçâre can verdi de, hiçbir ses duyulmadı. Aşkta iddialı olanlar, ne istediklerini bile bilmiyorlar. Aşkta (Allah"a) ulaşarak, ondan haber alan kişiden daha biz hiçbir haber alamadık." Aşk, tasavvuf ehli nazarında önemli bir mertebedir. Tasavvuf ehli, hakikatin peşinde koşan, onu arayan ve bulmaya çalışan kimsedir. Bu aşk, kuşkusuz ilâhî aşktır. Bu nevi ilâhî aşk, tasavvuf tarihinin bütün devirleriyle ortaya çıkmış ve –Gazalî"nin ifade ettiğine göre– bu hali yakalayan, keşif ve ilhamdan nasibini alan her sûfî bu konu üzerinde bir şeyler söylemiştir." Aşk, nihâî hakikat olan Allah"ın mahiyetinin daha temel bir sıfatıdır. Aşk, Rahmet"ten zuhur eder; Rab, aşktan dolayı besleyip kuvvet verir. Rahîm, aşktan dolayı bağışlar.. Gerçekte Rûmî"nin ve Sûfîlerin yaptığı şey, aşkı sadece dine ve ahlâkî hayata mahsus kılmadan anlamını genişleterek bütün mahlûkata ve evrimci bir sâik olarak aşka evrensel (cosmic) bir önem vermektir. Kur"an"da Allah kendisinin Rahmân olduğunu ve Rahmân"ın her şeyi kuşattığını söyler. Aşkı bir de Mevlânâ"dan sormak gerekir ama o da sorana "ol ki bil" demiştir.

İşte bu sebeplerden dolayı İslâmî müziğin temel konusu aşktır. Ama o aşk, bugün adına "aşk" denilen gayr-ı meşru ilişkiler demek değildir. Bu gayr-ı meşru aşkların konu edindiği şarkılar da İslâmî değildir.

11 yıl önce
Aşk, İslâmî müziğin temel konusudur
Kim kime neyi, nasıl ve ne sebeple anlatır ya da anlatılan kimin hikâyesidir!
Döviz girişi hızlandı, ülkeye hukuk mu geldi?
Biden’ın genç siyahi seçmene ulaşma çabası nafile mi?
AK Parti’de hangi alanlarda nasıl bir değişim?
ABD-İran gizli görüşmesinde ne konuşuldu?