|
Bana enstrumanını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim

Bir virtüozun veya sâzendenin, çaldığı enstrumanla özdeşlemesi mümkün müdür ?” diye sorulabilir. Paco de Lucia gitarıyla bütünleşmiş ya da özdeşleşmiş midir acaba ? Ya da Sviatoslav Richter veya Vladimir Horowitz veya ArturRubinstein veya Martha Argerich piyanosuyla, ItzhakPerlman ya da MaximVengerov kemanıyla, Tanbûrî Ali bey veya Tanbûrî Cemil Bey veya Refik Fersan veya Necdet Yaşar tanburuyla, Kutbu’n-Nâyî Osman Dede veya Neyzen Tevfik veya Halil Dikmen veya Niyazi Sayın veya KudsiErguner neyiyle,Yo YoMa çellosuyla, Göksel Baktagir kanunuyla, Yurdal Tokcan ya da YorgoBacanosuduyla, Neşet Ertaş bağlamasıyla, Hüsnü Şenlendirici ya da Şükrü Tunar ya da Mustafa Kandıralı klarnetiyle özdeşleşebilmişler midir?

Eğer bütünleşmeleri mümkün olmasaydı, herhalde enstrumanlarını bu kadar iyi, bu kadar ustaca ve hakkını vererek çalmaları da mümkün olamazdı. Bir sâzende veya virtüoz, sazıyla arkadaş olmalıdır. Âdetâ onunla yatıp kalkmalı, onunla yakından ilgilenmeli, hergün birkaç saatini enstrumanıyla sohbet ederek (onu çalarak) geçirmelidir. Aksi halde enstrumanla arkadaşlık mümkün olamaz. Enstruman kıskançtır, ilk başlarda başka bir enstrumanla yakınlaşmalara tahammül edemez.Ama kendisini icrâ edenin kıvrak ellerinde ve parmaklarında oyuncak olmaktan da çok hoşlanır.

Enstruman tercihi de enstrumanı çalacak olan kişinin sadece fiziksel özellikleri ile değil, karakteri ile de ilgili olabilir. Daha içine kapalı, gösterişten uzak, Allah’ı düşünen, dervişmeşreb yaşamayı sevenlerin –istisnâlar olsa da- Ney üflemeye yatkın olduklarını, hatta Ney’i tercih ettiklerini düşünüyorum. Diğer enstrumanlar daha dışa dönük yaşamayı sevenlerin tercih ettikleri veya çaldıkları enstrumanlar olabilir.Kanun, gitar, ud, piyano, keman gibi enstrumanlar, kişinin daha ziyade kendini ifadesine katkı sağlayan enstrumanlar. Kişi enstrumanını çaldıkça ve onunla uzun yıllar onunla birlikte oldukça âdetâenstrumanınabenziyor veya enstrumanını kendine benzetiyor. Enstrumanı onun ayrılmaz bir parçası hâline geliyor ve bir süre sonra kişi, enstrumanı aracılığı ile kendini en iyi şekilde ifade edebiliyor. Söylemek istediklerini âdetâenstrumanına söyletiyor… enstrumanı onun neredeyse can yoldaşı oluyor. Can yoldaşından da öte, sevgilisi oluyor.

Türkiye’nin ve dünyanın önemli virtüozlerine bakın, enstrumanlarıyla bütünleşmiş kimseler olduğunu göreceksiniz.Trompetini çalarken yanakları şişen ve gözleri faltaşı gibi açılan Louis Armstrong’u ve piyanosunu adeta konuşturan Ray Charles’ı, sitarını çalarken kendinden geçen RaviShankar’ı ve flamenko gitar canbazıPaco de Lucia’yı hatırlıyorum da, virtüoz ile enstrumanın nasıl âdetâ yakın iki arkadaş olabileceklerini görüyorum. Ancak bu, kişinin enstrumanıyla daha fazla ilgilenmesi ve ona dört elle sarılması ile mümkün oluyor. Böyle olunca da enstruman, kendisine emek verenin dili oluyor… kendisine emek verenin incelik, dikkat ve rikkatini yansıtıyor. Aksi halde enstrumanın kendisini açması ve sahibine kendisini teslim etmesi kolay olmuyor.

Enstruman, icrâcısının içindeki duygu ve düşünceyi/sesi enstrumanın diliyle dışarıya söylemesini sağlar. Enstruman, icrâcısının içiyle dışını birleştiren, buluşturan; içini dışarıya açan, dışını da içine çeken bir nesnedir. Bu, aslında onu icrâ eden icrâcının enstrumanındaki tezâhürüdür. Enstruman deyip geçmemek lâzım. İçinde ne duygular, ne sırlar barındırır da ancak kendi hâlinden ve dilinden anlayan biri çıkarsa eğer, dile gelir de bir şâirin dilinden dökülen şiir, bir hânendenin ağzından çıkan şarkı gibi güzel şeyler söylemeye başlar.Söyler ama, sahibine göre söyler… sahibi ne söylüyorsa onu söyler.

#Paco de Lucia
#trompet
#müzik
#enstruman
9 yıl önce
Bana enstrumanını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim
İsmailağa buluşması
Nezahet, Zarafet ve Nezaket...
İmalat PMI, kredi kartı harcamaları ve Fed
Kim bu çılgın tüketiciler
Yıl 2030: Sokak köpekleri simülasyonu