|
Hiç Bach çalmamış birinin Bach eleştirisi ahlâkî ve doğru bir eleştiri midir?

Türk müziği ile ilgili olan bazı kimselerde ilginç, hiçbir gerçekçi temele dayanmayan, önyargılı ve yapılan eleştirilerin bu konuda bilgi sahibi olunmadığını hemen gösteriveren batı müziği eleştirileri var. Bu kimselerin; batı müziği eğitimi almadıkları gibi, savundukları Türk müziği hakkında bile nitelikli bir hocanın rahle-i tedrîsinden geçmedikleri ve doğrudürüst eğitim almadıkları da belli. Bunun yanında, doğru dürüst Türk müziği eğitimi almadığı gibi, kulaktan dolma batı müziği bilgilerine sahip, hasbelkulis çok iyi konumlara oturtulmuş olduklarını bildiğimiz bazı "eşhâs" batı müziğini de bildiğini göstermeye çalışıyor. Bu hem garip hem de gülünecek bir durum. Ama beni, batı müziği eğitimi almadığı ve herhangi bir batı müziği enstrumanına emek sarfederek tampere sistemin içinde dolaşıp bu sistemin sınırlarını merak dahi etmediği gibi, sadece kulak dolgunluğu ile elde ettiği adına asla bilgi denilmeyecek şeylerle batı müziğini eleştirenlerin tavrı daha fazla ilgilendiriyor. Batı müziğine karşı bir önyargı var ve bu önyargı, daha ziyade medeniyet mukayeseleri yapılırken kendini gösteriyor. Batı müziğinin ses sistemi hakkında konuşmak veya bu sistemi yetersiz bulup eleştirmek için, o sistemin içerisinde gezinmiş olmak gerekir, en azından önünüze bir batı müziği eserini koyup onunla meşgul olmayı, o eseri çalmış olmayı gerektirir. Bunların hiçbirisi yapılmıyor maalesef ve yapılmadığı gibi câhilce eleştiriler yapılıyor. Eleştiri elbette yapılmalı ama bu eleştirilerde insaflı olunmalı, gerçeği yansıtmalı, doğru olmalı ve sağlıklı bir bilgi temeline oturmalı. Ortalık ne yazık ki öğrenmeden bilenlerle, hasbelkulis, entrika ve ayak oyunlarıyla bir yerlere gelenlerle dolu.

Batı müziğini eleştirenler, bir de Johann Sebastian Bach için söylemediklerini bırakmıyorlar, işin bu tarafı daha vahim ve bir o kadar da gülünç. Bach, batı müziğinde ve özellikle kilise kuralcılığı içinde kendini sürekli yenilemeye çalışan, meraklı, bilginin peşinde koşan gerçek bir müzisyen ve tampere sistemi belki de en iyi kullanan bir besteci. (Bach"ın meraklılığı ve bilginin peşinde nasıl koştuğu konusunda, zamanının en iyi org icrâcısı ve bestecisi olan Buxtehude"nin org çalış tarzını anlamak için tam üçyüzelli kilometre yolu yaya olarak gidip gelmesi herhalde yeterli bir örnektir. Acaba Bach"ı eleştiren bilgisizlerin kaç tanesi böyle bir denemeyi göze almıştır!). Bach"ın Batı müziğinde sesleri nasıl indirgediğini söylemek, söyleyenin bilgisizliğinden başka bir şeyi göstermiyor. Bu bir yana, eleştiriyi yapanlar Bach"ın basit bir eserini önlerine koyup azıcık çalmayı denemiş olsalar yine gam yemeyeceğim. Çünkü Bach"ın bir eserini önlerine koyup çalmaya çalışmak, Bach"ın bu tampere ses varlığının imkânlarını nasıl zorladığını yakından görebilmek ve daha iyi anlayabilmek için önemli. Bach"ın armonilerini anlayabilmek için önemli. Bach"ı ve onun bestecilik tarzını tanıyabilmek için önemli. Ve Bach hakkında atıptutanların tutarlı olup ahlâkî davranmaları için önemli. Düşünün, hayatınızda batı müziğine dâir doğrudürüst bilginiz yok, hele eleştirilerinizin merkezine koyduğunuz Bach hakkında kulaktan dolma şeyler dışında hiçbir şey bilmediğiniz gibi bir eserini dahi çalmayı denememişsiniz, onun sesleri ve armonileri arasında dolaşmamışsınız ve kalkıp Bach eleştiriyorsunuz ! Bu tutarlı ve ahlâkî bir davranış mıdır ? Ama ne yazık ki bu tutarsızlığı ve hiçbir ilmî ahlâka dayanmayan bu tavrı daha ziyade "muhafazakâr" kesimde yer alan kimseler yapıyor, bu daha üzücü. Bach"ı eleştirmek için Bach"ın ses dünyasında azıcık dolaşmış, müziklerini, armonilerini çalmış olmak gerekir. Eğer bunlar yapılmadan Bach ve batı müziği eleştiriliyor, ağız dolusu lâflar ediliyorsa bunu yapanlarda ilmî ahlâk yok demektir.

10 yıl önce
Hiç Bach çalmamış birinin Bach eleştirisi ahlâkî ve doğru bir eleştiri midir?
Seçimi bırak sahaya odaklan
İsrail yalnızlaşırken Starbucks’ın açıklayamadığı gerçek
Sîdî Ukbe Ulucamii Müslüman Batı dünyasındaki dini yapılarının atasıdır
Randevu sistemi, kamu iletişimi ve ötesi
Şiddeti, ‘kültür’ ile aşabiliriz