|
Paco de Lucia"yı Endülüs topraklarına gömün

Paco de Lucia ismini gitara başladığım gençlik yıllarımdan itibaren bilirim. Özellikle flamenko gitar çalanlar için gerek hızıyla ve gerekse icrâsı esnâsında sizi flamenko müziğin içine çekebilmesiyle efsane bir sanatçıdır. Alanım flamenko değil klasik gitardı ama Paco de Lucia benim için de müthiş bir isimdi. Bana göre son zamanlarda flamenko gitarda iki Paco da müthiş gitarcılardı. Bir tanesi Paco de Lucia diğeri de Paco Pena. Kurtuba doğumlu Paco Pena, daha otantik flamenkodan yana, Paco de Lucia ise flamenkonun adeta ufkunu genişletmiş, ''yeni flamenko hareketi''nin öncülüğünü yapmış, onu başta caz olmak üzere başka müzik türleri ile kaynaştırıp yeni melodiler elde etme yoluna gitmiş bir flamenko gitarcısı. Bence ikisi de flamenko gitar tarihinin belki de en parlak virtüzolarından. İkisiyle de yakından tanışma fırsatı buldum. Paco Pena ile 1990 yılında Kitap Dergisi için hayli uzun ve önemli bir röportaj yapmıştım. O röportajında Paco Pena ''Flamenkoda İslâm müziğinin derin izleri var'' demiş ve beni hayli etkilemişti. Paco de Lucia ile, kendisini 2009 yılında, o dönemde CRR''de –hasbelkader- genel sanat yönetmeni sıfatıyla görev yaptığımda bir konser için davet etmiştim. Kabul etti ve yoğun programı sebebiyle ancak görevden ayrıldıktan sonraki dönemde gelebildi. Müthiş bir konser oldu ve bu konser sürecinde kendisiyle yakından tanışmak ve sohbet etmek imkânı hâsıl oldu. CRR''deki görevim sırasında dünyanın pekçok önemli sanatçısı ile tanışmak ve hatta dost olmak fırsatı buldum, ama Paco de Lucia''yı tanımış olmanın benim için çok ayrı bir yeri vardır, çünkü Paco de Lucia''da Endülüs''ün derin izlerini görmek mümkündü. Sonuç olarak flamenko müziğin önemli merkezlerinden biri olan Cadiz''e bağlı Algeciras''ta dünyaya gelmiş, Endülüs topraklarında, Endülüs''ün sosyal ve kültürel kalıntılarının içinde büyüyüp gelişmişti. Endülüslü olmak, onun ruhuna işlemiş olmalıydı ki ''Dünyanın neresinde ölürsem öleyim, beni Endülüs topraklarına gömün'' diyordu. Endülüs vurgusunu çok önemli buluyorum çünkü bugün eski Endülüs topraklarında yaşayanların büyük bir çoğunluğu kendilerine ''İspanyol'' denilmesinden hoşlanmıyor ve ''Biz atalarımızı unutmadık, onların sahip oldukları değerlere saygı duyuyoruz'' diyorlar. Bu deneyimi bizzat yaşadığım için yazıyorum.

Paco de Lucia gibi dünyanın en önemli Flamenko gitaristinin, 1991 yılında Rodrigo''nun Gitar Konçertosu''nu (Concierto de Aranjuez) yorumlayana kadar nota bilmiyor olması oldukça şaşırtıcı gelebilir. Aslında galiba doğru ve sağlıklı enstrüman öğrenmenin yolu, notaya bağlı kalmamak olsa gerek. Eğer Paco de Lucia notaya bağlı bir gitarist olarak yetişseydi, herhalde bu kadar hızlı olamazdı diye düşünüyorum. Çünkü 35 yılını klasik gitarla geçirmiş biri olarak, notaya bağlı kalmanın enstrüman çalma kabiliyeti olan bir insanda bazı şeyleri köreltebildiğini düşünüyorum. Enstruman, özgür bir biçimde çalınmalı ve kulak-parmak ve yürekle enstruman arasında doğal bir irtibat kurulmalı. Nota bilmek elbette gerekli olabilir ama yetişme aşamasında bir potansiyel virtüozun hızını kesebilir. Kaldı ki, yıllar önce İspanya''ya gittiğimde görüp tanıştığım genç flamenko gitarcılarının pekçoğunun nota bilmediğini görmüştüm. Daha sonra da, bizde neredeyse doğuştan virtüoz romanların enstrumanla ilişkilerine baktığımda yine pekçoğunun nota bilmediğini gözlemledim. Notaya bağlı kalarak enstruman öğrenmenin virtüoziteyi olumsuz etkilediğine aklen ve kalben iknâ oldum.

Paco de Lucia 66 yaşında, geride 23 albüm ve kolay silinmeyecek bir iz bırakarak bu dünyadan ayrıldı ve flamenkoda bir devir kapanmış oldu. Vasiyetini hatırlatmakta fayda var: ''Dünyanın neresinde ölürsem öleyim, beni Endülüs topraklarına gömün.''

10 yıl önce
Paco de Lucia"yı Endülüs topraklarına gömün
Evet sokağa çıkamayacak hale geleceksiniz!
Batı’da İsrail spiritüel bir tutkuya dönüştürüldü...
Din savaşı
13 şehit
İstanbul’da bir Yemenli âlim: Abdülmecid el-Zindanî