|
Siyah Afrika’nın “beyaz” müzikleri

Başta Fransa ve İngiltere olmak üzere batılı emperyalist güçlerin neredeyse yüzelli yıldır işgal ve talan edip adeta kanını emdikleri Afrika ülkelerinin müziklerine karşı duyarlı olduğumuz söylenemez. Halbuki bu ülke müzisyenlerinin müziklerinde protest bir ruh var. Batı tarafından ezilmiş, sömürülmüş Afrika'nın müzisyen çocukları, bu eleştiri ve protestolarını bazen açık bir muhalif dil kullanarak, bazen de müziğin güzelliğine sarıp sarmalayarak ifade ediyorlar. Bazı müzisyenler, ki özellikle Mali, Senegal, Cezayir ve Tunus gibi Fransız sömürge ülkelerinde, yerel melodilerini Fransızca'yla harmanlayarak böylece uluslararası piyasaya çıkıp kendi pazarlarını oluşturabiliyorlar. Mory Cante, Ali İbrahim Farka Toure, Salif Keita ve Toumani Diabate gibi Malili, Baaba Maal, İsmael Lo gibi Senegalli, Eyub Ogada gibi Kenyalı, punk Raşid Taha ve Rai müziğin önemli temsilcisi Cheb Halid veya kendi tarzları ile Berberî müzisyenler Idir ve Huriye Aişi, rai tarzı müziğin her şey demek olmadığını anlatmaya çalışan aynı zamanda Müslüman bir şair kadın Suad Massi gibi Cezayirli müzisyenler buna örnek teşkil etmektedir. Ancak Fransa'nın “özgürlükçü ve demokrat” sömürge yöntemi sayesinde yerel diller ve Arapça yasaklanıp Fransızca zorunlu hale getirilmiş olsa bile bu müzisyenlerden bazıları en azından kılık kıyafetleri (uluslararası büyük sahnelerde de bu kıyafetleri giyerek) ile, yerel dilleri ve ezgileri kullanmak suretiyle bir protest tarz sergiliyorlar. Güney Afrika'da müzisyenlerin ırkçı ve ayrılıkçı beyazlara karşı söylemleri de dikkat çekici. Tam bir misyoner işgal ve talanı sayesinde hıristiyanlaştırılan Güney Afrika'nın siyah müzisyen gençleri, Mandela öncülüğünde ırkçı beyazlara karşı verdikleri mücadelede müziği bir protest dil olarak kullandılar. Bu müzik dilini de genellikle reggae, caz gibi türlerle kullandıklarını söyleyebiliriz. Bunlardan bir tanesi de, şimdi hayatta olmayan Lucky Dube adlı reggae ve mbaqanga sanatçısıdır ve şarkılarını Afrikanca, Zuluca ve İngilizce seslendirmiştir. Afrikanca Güney Afrika Cumhuriyeti'nin onbir resmî dilinden birisidir ve Güney Afrika'da daha çok Afrikalıların konuştuğu, Hint-Avrupa dil ailesinden Hollandaca'dan türemiş “Sömürge Hollandacası” da denilen dildir.



Kenya'da Eyub Ogada ve Sudan'da Hamza Ed-Din'i de anmadan geçmemek gerek. Sadece bu müzisyenler değil ama, Somali'den Namibya'ya, Nijer'e, Fas'a Etyopya'ya, Nijerya'ya kadar bütün Afrika'da çok zengin bir müzik kültürü var. Afrika yerlilerinin tamtamlarından ibaret olduğu zannedilen kıta Afrika'nın müziklerinin bluesun köklerini oluşturduğu düşüncesi yanlış değildir. Meselâ Malili müzisyen Ali İbrahim Farka Toure tam bir blues gitaristidir. Mali denince akla ilk gelen müzisyen çoğunlukla Ali İbrahim Farka Toure olur. Sadece Mali için değil bütün Afrika kıtası için önemli bir sanatçıdır. Öyle ki dünyanın en ünlü rock dergisi Rolling Stone onu dünyanın en iyi yüz gitaristi arasında göstermiştir. Ali İbrahim Farka Toure bir Afrika bluescusudur. Martin Scorcese Ali İbrahim Farka Toure için “blues'un dna'sında o vardır” demişti.



Bu yazımda Senegalli müzisyen Baaba Maal'den özellikle söz etmek istiyorum. Senegal müziğinin dünya çapındaki önemli temsilcilerinden ve aynı zamanda bir akustik gitar ve perküsyon icracısı olan Baaba Maal aslen bir balıkçı. Baaba Maal, şarkılarının çoğunu Pulaar dilinde seslendiriyor. Geleneksel İrlanda ve Batı Afrika müziklerinin bir karışımı demek olmasına rağmen, modern dünyanın müziklerinin bir karışımı olarak da ifade edebileceğimiz; içinde blues, caz, rock, pop, reggae gibi modern müziklerin hepsini barındıran türde müzikler yapan ve 1995 yılında Simon Emmerson ve beyaz ve zenci birkaç müzisyen tarafından tarafından kurulan “Afro Celt Sound System”adlı müzik grubuna ilham veren ve öncü olan sanatçı, “Hunger” ve “Still” adlı şarkıları ile “Black Hawk Down” adlı sinema filminin soundtracklerine katkıda bulunmuş. Bunlar bir yana, Baaba Maal'in “Yoni” adlı bir şarkısı var ki, Afrika'daki açlığı protesto etmek ve bu açlığın azaltılması için çağrıda bulunmak amacıyla yapılmış. Bu şarkıdan başka, o çok güzel sesiyle icrâ ettiği “Call to prayer”, “Rasoul/Resul”, “Yele” ve “Dunya selam” adlı şarkılarını da mutlaka dinlemek gerekiyor. Hele Kenyalı Eyub Ogada ve Sudanlı Hamza Ed-Din de önemli birer sanatçı. Özellikle Sudanlı sanatçının “Semai Husaini” adlı parçası dikkatimi çekti.



Ancak, Afrika müziklerinin ve müzisyenlerinin “Afro-Celt Sound System” adlı topluluğun da katkısıyla kendilerini neden daha ziyade caz, blues, reggae, rock, pop gibi modern batılı müzik türleri ile ifade ettikleri de önemli ve aslında titizlikle incelenmesi gereken bir durum. Buna aceleyle verilecek en kestirme cevap, batılı emperyalistlerin kendi müzik kültürlerini işgal ve talan edip sömürdükleri Afrika'ya dayatmaları olacaktır. Nihayetinde müzik, müthiş paraların döndüğü büyük ve ciddi bir pazar. Bu pazarı da batılı emperyalist güçler yönetiyor. Beyazların etkisiyle ortaya çıkan “Afro Celt Sound System, bir müzik topluluğu olmanın ötesinde müzik üzerinden bir kültürel dönüşümü ve beyazların Afrika'nın yerel müziklerine sızarak onları dönüştürmesi gibi bir anlam taşıyor. Arada direnen ve yerliliğini korumaya çalışanlar olsa da, Afrika'nın renk olarak değil ama zihniyet olarak “beyazlaştırılmaya çalışılan” siyah çocuklarının “beyaz” müzikleri de diyebiliriz.



Nihayet Osmanlı'dan sonra son yıllarda yeniden hatırlamaya başladığımız Afrika kıtası ile, elbette öncelikli konuları da ihmal etmeden müzik üzerinden çok sağlam bir iletişim kanalı açmak ve bu kanalı genişleterek geleceğe yönelik daha kalıcı dostluklar ve birliktelikler kurmak ve Türkiye'yi bütün kıta Afrikası'nın dostu ve kardeşi haline getirmek mümkün. Ama balıklama atlamadan önce iyice kafa yormak, iyi bir planlama yapmak ve bu işi tüccar zihniyetli uyanıklara bırakmamak gerekiyor.


#Afrika müziği
#Mory Cante
#Caz
#Blues
#Reggae
8 yıl önce
Siyah Afrika’nın “beyaz” müzikleri
“Görüntülere kazak ören aldatılmış büyükanneler” Türkiye’si...
Meselemiz “hesapsızlık”
Amerikan sponsorluğunda İsrail-Suudi normalleşmesi
Faz-2: Washington’un bölme operasyonuna Ankara yanıtı
İsmailağa’ya değil, Türkiye’ye operasyon