Öyle olunca dönüp yine yoruma sarılmanın daha sağlam bir yol olacağına inanmış olmalılar ki sonradan benimsedikleri yol biteviye söz, yorum, cedelden başka bir şey olmadı. Giderek tipik sol eylem tarzı lafla peynir gemilerini yürütme çabalarından ileri gidemedi.
Solun gerçeklik algısı üzerine bu kadar teorik mülahaza yeter şimdilik. Türkiye gerçekliğini, İslamcı veya muhafazakâr siyasetin tarihini okuma acizliğini açıklamak için bu kadarı yetiyor.
Hem bu nasıl bir alaka? Tam bir dam üstünde saksağan alakası.
Dünyayı yorumlamakla yetinmeyip bir de onu değiştirmeye kalkışmak gibi bir dönüşüm olamaz mıydı mesela?