|
Ağ"daki balık… O yüzden bakıyor alık alık…

Zaman durdu, hayat kıyıya vurdu.

Zaman durunca, hayat da durdu. İnsan, fenâ hâlde savruldu.

Zaman durunca, insanın kalbi de durdu çünkü.

İnsanın kalbi durdu; çünkü, zaman, tıpkı kalbin ritimleri gibi atan bir ''ruh''tu.

ÂLEMİN ALÂMETLERİ ZAMANDA GİZLİ''DİR, MEKÂN''DA TECELLÎ EDER

''Allah''ın günleri'', Allah''ın (cc) ibret ve hikmet nazarıyla bakabilmemiz ve su gibi tertemiz, kirlenmeden ve ''kirletmeden'' kendilerine, kendilerinde ve kendileriyle -hakikate doğru- akabilmemiz için yarattığı ''âyetler''idir.

O yüzden, ''Allah''ın günleri'' hem zaman''la yenilenir; hem zaman''da: Böylelikle her dem taze, her dem yeni bir ruh üfler insana bu dünyada.

Zaman, ''Allah''ın âyetlerini'' terennüm eder insana. Zaman''ı yitiren insan, kendini de yitirir, Allah''ın âyetlerini de…

Âlemin alâmetleri zaman''da gizlidir çünkü; mekânda değil. Mekân''da tecellî eder yalnızca.

Âlem, mülk âlemi olmadan önce, unutmayalım ki, hakikat yurdu ''melekût âlemi''dir. Ledünnî, lâhûtî âlem yani.

ÖNCE MAKİNALAŞTI, SONRA BUHARLAŞTI...

İnsan, zaman''ı yitirince, mekân''a mahkûm etti kendini. Ve önce makinalaştı, sonra da sanallaştı ve buharlaştı.

Zamanı durdurmak, modern insana pahalıya maloldu…

İnsan, yaşamayı unuttu: İnsanın eşyayla bütünleşmesini, hem eşyayı, hem kendini keşfetmesini sağlayan çalışma / iş, hayatın, yaşamanın yegâne şartı oldu.

''Techné'', insanın eşyayla birbirlerine bakarak ve akarak varoldukları, birbirlerini varettikleri, birbirlerine hayat kattıkları ve -deyim yerindeyse- birbirlerine ''ruh üfledikleri'' müşterek ''yaşama üslûbu''nun adıydı. Adı ve adresi…

İşin içine ''lojik'' (''akıl'') girip de, techné, tekno-lojik''e evrilince, teknoloji, bir canavar gibi, insanı da yuttu, hayatı da.

Tıpkı, ''teo''ya ''lojik''in bulaşmasıyla, dinin ''teoloji''ye evrilmesinden sonra bitmesi, ruhsuzlaşması gibi…

ZAMANIN ŞUURUNDA VE ŞUURUN ZAMANINDA YAŞAMAK…

İnsanın eşyayla bütünleşmesi, tabiatla bütünleşmesiyle mümkün olabilirdi. Tabiatla bütünleşmesi ise, hakikatle.

Hakikat, şâirânedir. İnsan da. Hayat da. Şâirâne, yani inişli-çıkışlı. Med''li-cezir''li.

İnsan, şâirâne yaşıyordu dünyada önceleri: Zamanın şuurunda, şuurun zamanında… zamanın insana, insanın da zamana karşı şiire durduğu karşılıklı bir bakış-akış ikliminde. Ve müşterek oluş ve varoluş ilişkisi içinde.

YAŞAMAK İÇİN Mİ ÇALIŞIYORSUNUZ, YOKSA ÇALIŞMAK İÇİN Mİ YAŞIYORSUNUZ?

Soru şu: Yaşamak için mi çalışıyorsunuz; yoksa çalışmak için mi yaşıyorsunuz?

Yaşamak mı öncelikli, çalışmak mı?

Çalışmadan yaşayabilir misiniz, peki?

Çalışmadan yaşamaya çalışan insan, yaşayamaz; ölür çağımızda!

***

Hayat bitti. Makina geldi, hayatın pimini çekti. Ve hayat çekti gitti bu dünyadan.

İnsanlar, hayatı yaşamıyorlar; kendi hayatlarını yaşayamıyorlar. Kendilerinden yaşamaları istenen hayatları yaşıyorlar…

Ödünç hayatları… Sanal hayatları… Sahte hayatları.

Sürükleniyorlar… Sürü gibi… oraya buraya…

HAYAT, TAM OLARAK NE ZAMAN BİTTİ, PEKİ?

Hayat, tam olarak ne zaman bitti, peki? Sanayi Devrimi''yle birlikte elbette ki. İnsan, yaşamak için çalışmak yerine, çalışmak için yaşamaya başladığı zaman bitti hayat.

İnsan, yerini yitirdi böylelikle; hayatı yaşayacağı yeri: Hayat, diri olmak, demek; her dâim yeniden dirilebilmek.

İnsanın diri olabilmesi, her dâim yeniden dirilebilmesi, hayattaki yerini bilebilmesi ve bulabilmesiyle kâim.

İnsan, ÇALIŞMAK İÇİN YAŞAYAN bir makinaya dönüştüğü ân, yerini yitirdi ve düştü yere, sere serpe…

Yersizleşti: Hem bu dünyadaki yerini kaybetmesi, evsizleşmesi anlamında yersizleşti; hem de hayatın da, insanın da, hakikatin de anlamını yitirmesi, bütün yapıp ettiklerinin yersiz''leşmesi / anlamsızlaşması anlamında.

AĞDAKİ BALIK, NEDEN BAKIYORSUN ÖYLE, ALIK ALIK?

İnsan bir yerde durabildiği ölçüde düşünebilir sadece. Durduğu yeri yitiren insan ölçme kabiliyetlerini de, bütün ölçüleri de, görme yeteneklerini de, görme biçimlerini de yitirdiği için düşünemez, düşer sadece.

Bir insana, ''ölçüsüz ölçüsüz konuşma öyle!'' dediğimiz zaman, o kişinin ya ölçüleri / basiretini yitirdiğini ya da ölçüleri / feraset hakikatini hiçe saydığını kastederiz.

Çağımız, işte bu iki anlamıyla da ölçüsüzlüğün ölçü olarak konumlandırıldığı bir ağ.

Çağdaş insansa ağdaki balık. O yüzden bakıyor alık alık…

11 yıl önce
Ağ"daki balık… O yüzden bakıyor alık alık…
Dirgenle toplamadan önce tırpanla biçmek gerektir
Bu başarı hepimizin
Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a
Herkeste bir ‘ben’ var, bir de ‘gerçeklik’…
Yatırım grevi