|
İslâm dünyasının umutlarını söndürmenin bedelini ödeyebilecek misiniz?
KAMPALA / UGANDA.

Sekülerleşmenin, Türkiye''nin ruhköklerini kurutmak, Türkiye''yi içeriden bitirmek ve sömürgeci Batılılara içeriden zihnen teslim etmek anlamına geldiğini, bunun varoluşsal bir intihar olduğunu idrak edebilecek entelijansiyası bile yok bu çorak ülkenin.

''TÜRKİYE, İSLÂM DÜNYASININ HEM GEÇMİŞİ HEM DE GELECEĞİDİR''

O yüzden, Türkiye''nin elitleri de, entelijansiyası da, Türkiye''nin ne denli derinlikli ve etkileyici bir medeniyet tecrübesine sahip olduğunu, İslâm dünyasının son çeyrek asırdan itibaren bu tecrübeyi, yeniden İslâm dünyasını toparlayacak, ayağa kaldıracak ve tarihî yürüyüşüne öncülük edecek diriltici bir medeniyet tecrübesi olarak gördüğünü bilmiyor bile.

İşte bu nedenle, Türkiye''nin, Batı için de, İslâm dünyası için de, Afrika''lı bütün mazlum halklar için de ne anlam ifade ettiğinin farkında bile değiliz henüz!

Uganda''da görüştüğümüz Uganda''nın en saygın sivil toplum örgütlerinden ''Afrika Duy Sesimizi'' anabaşlığı altında faaliyetlerini yürüten ''İnsanî Yardım ve Ekolojik Dengenin Korunması Projesi'' kuruluşunun başkanı Muguluma Hamed, kendisiyle yaptığımız görüşmede aynen şunu söyledi bize:

''Türkiye, İslâm dünyasının hem geçmişi hem de geleceğidir.''

Afrika''daki, Arap dünyasındaki, Balkanlardaki Müslümanlar, Türkiye''nin İslâm dünyasının hem geçmişi, hem de geleceği olduğunu görebiliyorlar ama Türkiye''nin entelijansıyası göremiyor bu yakıcı gerçeği.

İşte Türkiye''nin trajedisi bu!

''İSLÂM DÜNYASINA ÖNCÜLÜK YAPABİLECEK TEK ÜLKE TÜRKİYE''DİR.''

Oysa bu tespit, öyle kolaylıkla geçiştirilecek, gözardı edilecek bir tespit değil. Dahası, bu tür tespitler sadece bir iki kişinin yaptığı tespitler de değil.

Şundan kesinlikle emin olabilirsiniz: Afrika''daki -sadece Müslüman ülkeler veya Müslüman topluluklar değil- bütün ülkeler, Türkiye''ye bakıyor. Türkiye''nin daha fazla güçlenmesini, önalmasını bekliyor heyecanla ve sabırsızlıkla.

Meselâ Muguluma Hamed''in yaptığı tespite benzer tespitleri, Uganda''nın en saygın entelektülerinden ve kanaat önderlerinden Uganda Zekât ve Vakıf Kurumu''nun başkanı Dr. Şeyh Anes Abdunoor Kaliisa da aynı çarpıcılıkta yapıyor.

Bizi -Serhat Orakçı kardeşim ve İmam Kasozi ile- evinde misafir eden Dr. Kaliisa, bizim vurgun yemiş entelijansiyamızın göremediği bu yakıcı gerçekleri bakın nasıl dile getiriyor:

''Tarihin nasıl yapıldığını Müslüman halklar arasında en iyi siz biliyorsunuz sadece. İslâm dünyasını siz toparladınız, siz korudunuz.''

''Müslümanların yürüyüşünü Avrupa''nın içlerine kadar siz gerçekleştirdiniz.''

''İnsan kaynağınız, ekonomik kaynağınız, teknolojik kaynağınız, stratejik zekânız ve muazzam medeniyet tecrübeniz, İslâm dünyasına da, Afrika''ya da bağımsızlık savaşında Türkiye''nin yeniden öncülük yapabilecek tek ülke olduğunun önemli göstergeleridir.''

''İSLÂM DÜNYASININ UMUDU: ERDOĞAN''

Dr. Kaliisa, ''Vehhabiliğin Osmanlı''yı durdurmak amacıyla İngilizler tarafından icat edildiğini'' vurguluyor ve ardından şu önemli gözlemlerde bulunuyor:

''Sonunda Osmanlı çökertildi. Ama Abdülhamid, devletin en zor zamanında bile Müslümanların onurunu korudu; Filistin bölgesini, onca ayartıcı maddî tekliflere rağmen, Yahudilere peşkeş çekmedi. Abdülhamid, İslâm tarihinin en büyük şahsiyetlerinden biridir.''

''Yine Erbakan, İslâm dünyasını toparlayacak en büyük ve en cesur projeleri geliştirdi. Bu projeleri hayata geçirmeye ömrü vefa etmedi.''

''Erdoğan''sa, yaptığı hamlelerle İslâm dünyasının umudu oldu. İslâm dünyasını yeniden toparlayacak yegâne güç Türkiye''dir.''

''
GÜLEN HAREKETİ, KAYGI VERİCİ''

Dr. Kaliisa, Türkiye''nin yaşadığı son kriz konusunda da çok önemli tespitlerde bulunuyor:

''Türkiye, büyümeye ve İslâm dünyasına umut olmaya başlayınca, Amerika, İngiltere ve İsrail, Gülen Cemaati''ni kullandı.''

''Gülen Cemaati''nin, bugünler için hazırlandığını biz çok iyi görebiliyoruz artık. Türkiye''li kardeşlerimiz de görüyordur umarım.''

''Gülen Cemaati''nin İslâm ümmetinin sıkıntılarına kayıtsız kalması, Müslümanların sorunlarını çözecek İslâmî projeler geliştirmek yerine seküler eğitim kurumları kurması ve bu kurumları Müslüman ülkelerde yaygınlaştırması, Müslüman halklar tarafından hep kaygıyla izlendi.''

''
TÜRKİYE''DEKİ İSLÂMÎ BİRİKİMİ HİÇ TANIMIYORUZ''

Suudi Arabistan''da eğitim gören, doktorasını İslâmî ilimler alanında yapan Dr. Kaliisa, Türkiye''nin yaşadığı modernleşme tecrübesinin Türkiye''de Batı karşısında -İslâm dünyasında olduğu gibi- bir aşağılık kompleksi ve köle ruhluluğu oluşturmadığına dikkat çekiyor ve Türkiye''deki İslâmî entelektüel birikimin İslâm dünyasında hiç bilinmemesinin İslâm dünyası için çok büyük kayıp olduğunu düşünüyor.

Ama Türkiye''nin bu zorlu tecrübesinin hem İslâm dünyasının zihnî sorunlarını hem de fiîlî sorunlarını en iyi anlayan önemli bir tecrübe olduğunu ve Türkiye''deki İslâmî entellektüel birikiminin, uzun vadede, İslâm dünyasının İslâmî bir geleceğin inşasında belirleyici bir rol oynayacağına inandığını söylüyor.

Dr. Kaliisa''nın bu konudaki gözlemleri, bizim açımızdan da gerçekten zihin açıcı tespitler:

''Türkiye''deki İslâmî fikir hayatı konusunda hiç bir bilgiye sahip değiliz. Elimizin altında sadece Gülen''in literatürü var.''

''Oysa ben Türkiye''de daha köklü ve güçlü bir İslâmî entelektüel birikim olduğunu biliyorum. Mustafa Sabri Efendi büyük bir âlim, büyük bir felsefecidir. Meşrutiyet döneminde önemli bir İslâmî entellektüel literatür var.''

''Cumhuriyet döneminde de eminim bu İslâmî düşünce birikimi daha da geliştirilmiştir ama biz Bediüzzaman''ı bile yeterince tanımıyoruz.''

''Sadece Gülen literatürü var bize takdim edilen.''

''Oysa Müslümanların zihinlerinin buluşması gerekiyor. Türkiye''deki İslâmî entelektüel birikimi İslâm dünyasının tanıması gerekiyor. Bu birikim, İslâm dünyasının diğer coğrafyalarındaki bir takım zihnî maraziliklerle ve sömürgecilerin oluşturduğu komplekslerle malul bir birikim değil. Aksine, uzun vadede İslâm dünyasının önünü açacak özgüvene, diriliğe ve derinliğe sahip bir birikimdir.''

''
TEK ÇIKIŞ YOLU: SAHİCİ TASAVVUFÎ HAREKETLER''

Dr. Kaliisa''nın en çarpıcı gözlemlerinden biri de şu: Dr. Kaliisa, Suudi Arabistan''da eğitim görmesine rağmen vehhabiliğin ve selefiliğin İslâm dünyasının çıbanbaşı olacağını düşünüyor. Ve tek sahici ve sahih çıkış yolunun tarihin derinliklerinden süzülüp gelen her türlü şirke karşı son derece duyarlı Türkiye''nin tasavvufî birikimi olduğunu söylüyor.

Bu tür görüşler, sadece Dr. Kaliisa''ya ait değil. Uganda seyahatimiz sırasında Uganda''da görüştüğümüz bütün İslâmî kurum ve cemaatlerin temsilcilerinde de, daha önceden Srilanka, Tanzanya, Mali, Güney Afrika gibi Afrika ülkelerindeki Müslümanlar arasında da, Balkanlar ve Arap dünyasının belli bölgelerinde de yaygın olan görüşler bu görüşler.

İslâm dünyasının bu bağlamda Türkiye''den umutlanmasına yol açan en somut olgu, Balkanlardan Afrika''ya, Kafkaslardan Türkî cumhuriyetlere kadar gözdoldurucu çalışmalara imza atan Aziz Mahmut Hüdai cemaati, Menzil cemaati ve Nakşîlikten beslenen Süleyman Hilmi Efendi cemaatinin çalışmaları.

Tasavvufî hareketler, İngilizlerin ikiyüzyıldır önünü açtıkları vehhabilik, selefilik gibi ruhsuz, çölleştirici hareketlerin panzehiri Kaliisa''nın da dikkat çektiği gibi, İngilizlerin önünü açtığı vehhabilik nasıl Osmanlı''nın çökertilmesinde küçümsenmeyecek bir rol oynamıştı; yarın da, vehhabiliğin ürünü selefî hareketlerle, yine küresel sistemin Ehl-i Sünnet omurgayı çökertmek için önünü açtığı Şiilik, İslâm dünyasını, büyük fikrî ve siyasî çatışmaların eşiğine sürüklemekte rol oynamakta kullanılacak.

Bunun ilk ürpertici örneğini Mısır''da selefilerin yaptığı yıkımda gördük.

Benzer bir yıkımı, İslâm''ın diriltici ve herkese ruh üfleyici gücünü, küresel sistemin çıkarlarını koruyacak bir İslâm anlayışını İslâm dünyasına taşımakta taşeron olarak kullanılan Gülen hareketi yapabilir.

Gülen hareketinin içindeki samimi, Allah rızası için koşturan insanların bu gerçeği görerek hareket etmeleri, bu kardeşlerimizin önlerindeki en büyük imtihandır.

İSLÂM DÜNYASININ UMUDUNUN SÖNDÜRÜLMEMESİ İÇİN...

Oysa bugün bizzat Uganda''da, bundan bir kaç ay önce de Tanzanya''da, Srilanka''da ve Güney Afrika''da İslâm dünyasının önemli entelektüelleriyle, cemaat ve kanaat önderleriyle yerinde yaptığım görüşmelerin gözler önüne serdiği çarpıcı gerçek şu:

Tıpkı Balkanlar ve Ortadoğu gibi, Afrika da Türkiye''ye bakıyor, Türkiye''yi yegâne umut olarak görüyor.

Ama içimizdeki beyinsizler, bu umudu yerle bir edecek çılgınlıklara imza atmaktan ve Türkiye''nin yürüyüşünün önünü açmak yerine durduracak ürpertici küresel oyunların peşinde koşturmaktan geri durmuyorlar!

Oysa Türkiye''nin durdurulması, İslâm dünyasının ayağa kalkışının durdurulmasıdır. İslâm dünyasının yegâne umut olarak baktığı Erdoğan Türkiyesi''nin önünün kesilmesi, İslâm dünyasının toparlanma ve kendine gelme umutlarının söndürülmesidir.

Böylesine büyük, tarihî bir cinayete imza atmakla bu ''şebeke'', hem kendi intiharını hazırlamaktan hem de İslâm dünyasının umut bağladığı tek ülkenin kuyusunu kazmaktan ve sonuçta İslâm''ın geleceğini tehlikeye sokmaktan başka bir iş yapmadığını göremeyecek kadar ipin ucunu kaçırmış durumda.

Son söz: Tabandaki samimi insanlar rencide edilmeden eğer bu ''şebeke'' çökertilemezse, sadece Türkiye''yi değil, bütün bir İslâm dünyasını kapkaranlık bir geleceğin beklediğini iyi bilelim, derim.

İHH''NIN ENTELEKTÜEL VE KÜLTÜREL GELECEĞİMİZİN YAPITAŞLARINI DÖŞEYEN ÇALIŞMALARINA DİKKAT!

Uganda gözlemlerim bitmedi. Uganda''daki üniversitelerin rektör ve yöneticileriyle, saygın Hıristiyan gazetelerinin editörleriyle yaptığımız görüşmeleri daha sonra yazacağım.

Ve İHH''nın sadece bir yardım kuruluşundan ibaret olmadığını, İslâm dünyasının entelektüel ve kültürel sıçramasına, ortak bir geleceğin inşa edilmesine önümüzdeki süreçte yapacağı katkıya zemin hazırlayan öncü çalışmalarını sonraki yazılarda sizlerle paylaşacağım.

İşte o zaman, İHH''nin neden ''terör örgütleriyle işbirliği yapan'' bir ''örgüt'' imajı icat edilerek yıpratılmak istendiğini daha iyi anlamamız mümkün olacak...

10 yıl önce
İslâm dünyasının umutlarını söndürmenin bedelini ödeyebilecek misiniz?
Hangi Özgür Özel gerçek?
Siyasette yumuşama: Mümkün mü?
Genç kimdir?
Başkan Erdoğan soykırım davasının müdahili olarak ABD’ye gidecek mi?
Özgürlüğün otoriterliği karşısında Filistin taraftarı öğrenciler