|
Savaş değil, mesaj

Türkiye bu sefer fazla bekletmedi. İçeriden ve dışarıdan gelen oyalayıcı sözlere, temenni ve tehditlere aldırmadı. Kendisine doğrudan yönelen açık tehdit karşısında müdahale hakkını kullandı. Öncelikle belirtelim ki şekli ve belki de muhtemel sonuçları itibarı ile bir savaş gibi görünse de bu bir savaş değil, bir savunma harekâtıdır. ABD 2003 yılından beri bütün bölgeyi ama 2012 yılından beri de Türkiye’yi oyalıyor. Üstelik Türkiye’yi 1952’den beri inandırdığı ‘müttefik’ postuna sığınarak oyalıyor. 2003’ten beri Irak’ta hayatını kaybeden bir milyondan fazla insanı unutanlara sadece 2017 yılı içinde 14 bin insanın daha ilave olduğunu söyleyelim. Yani her ay binden fazla insanın hayatını kaybettiğini hatırlatalım. Suriye’de yarım milyondan fazla insanın hunharca öldürüldüğünü, 10 milyondan fazla insanın da yerinden yurdundan edildiğini bir o kadarının da zulüm altında inlediğini söyleyelim ve soralım:



Bütün bu olaylar dünyaya nizam vermek isteyen ABD ve ortaklarının gözü önünde ve hatta bizzat teşvik ve müdahaleleri ile olmadı mı?

Peki, şimdi Türkiye’nin yanı başında ABD’nin de bir terör örgütü olarak ilan ettiği PKK’nın uzantısı olan bir ordunun kurulmasının hangi haklı gerekçesi olabilir?

ABD’NİN YALAN RÜZGÂRLARI
Dikkat edin bir kere. Soğuk savaş dönemi ABD’nin nüfuzu altında olan bölgelerde bugün huzur var mı? Terör, iç savaş ve ülkeler arasında savaşlar hakim hemen her yerde. Bunu durdurabilecek iradeden yoksun ABD, yanlış ve hatta yalanlar üzerine bina ettiği politikaları ile ülkeleri ve devletleri oyalarken;
birçok yerde devlet dışı aktörler yaratıp veya bir şekilde ortaya çıkanları destekleyip yeni yangınlara körükle gidiyor.
Daha Afganistan savaşının gizemini çözemedik, daha Irak’ın işgaline giden süreci ve yerli ortaklarını temyiz edemedik. Daha DAEŞ’in sırrını anlayamadık. Bütün bunlar dururken bir de PKK’dan çıkma PYD’den bozma SDG’yi ortaya çıkarmak da nedir?

Bu bölgenin geçmişinde çokça uygulanmış klasik İngiliz politikasını yeniden kaba bir şekilde hayata geçiriyor ABD. Önce birini diğerine karşı kışkırtacaksın, sonra diğerine yaklaşıp, sözde onu düşmanına karşı himaye edeceksin. Ardından iki tarafı savaştırıp seyredeceksin.

Elin bir kaç parça mühimmatından oluşan bir TIR'ını dünyaya ifşa etmek için bulduğun bilmem hangi ortaklar ile birlikte bin bir tuzak kuracaksın ama bir ülke ordusunu donatacak 2 bin uçak dolusu ve 5 bin TIR'a yakın askeri malzeme ve silah ile de gelip Türkiye’nin sınır boyuna yerleşeceksin. Üstelik peş peşe farklı açıklamalar ve “yanlış anlaşıldı, pardon” diyerek yarım asırdan fazladır müttefikin olan Türkiye’yi aldatmaya kalkacaksın.

Bu tasvir etiğim durum sadece Türkiye için değil, maalesef ABD’nin diğer bütün müttefikleri için de geçerli olduğu gibi, bugün ABD’ye dayanarak onun verdiği süslü üniformalar ile boy gösteren PYD/YPG ve diğer taraflar için de geçerlidir. Yani bölgemizde
ABD’nin yalan rüzgârları esmektedir.
Dün ittifak ettiklerini bugün düşman ilan eden bu anlayış, bugünkü müttefiklerini de çoktan pazara çıkartmıştır.
ZEYTİN DALI OPERASYONU BİR MESAJDIR
Bu yüzden TSK’nin başlattığı ve bütün taraflara huzur getirmesini umduğumuz Afrin Operasyonu
bir savaş değildir,
bilakis ifade edildiği gibi bir ‘zeytin dalı’ uzatmaktır. Bugünkü şartlarda kaçınılması mümkün olmayan
bir zarurettir.
Suriye’ye, Suriye’deki mazlumlara, Kürtlere, Araplara ve bölgede yaşayan herkese Türkiye’nin uzatılan bir zeytin dalıdır. Elbette gönlümüz bu zeytin dalının daha farklı şartlar altında uzatılmasından yana idi, ama maalesef yanı başındakiler ile anlaşmak, birlikte yaşama imkânlarını araştırmak, binlerce yıllık tarihi referans almak dururken; binlerce kilometre öteden gelenlerin ambalajlı laflarına kananlar yüzünden
bugün bu zeytin dalı bir çelenk gibi değil, bir çelik gibi sunulmuştur.
Zeytin Dalı Operasyonu öncelikle sözde müttefikimiz olan
ABD’ye ve bozguncu sözde ordusuna
ve tabii ki tam olarak nerede duracağına karar verememiş
Rusya’ya bir mesajdır
. Elbette birinci hedefi Türkiye’nin sınırında konuşlanan terör örgütlerini bertaraf etmeyi amaçlayan bu harekât aynı zamanda artık
on binlerce kilometre uzaktan gelip
bölgenin kaderinin tayin edilemeyeceğinin de bir mesajıdır.
Aslında bölgemiz benzeri tuzaklara defalarca düşürülmüştür. Bölgede siyasi ihtiraslarının esiri olup birlikte hareket etmek yerine başkalarına dayananların geçmişine bakılırsa onlarca örnek görülecektir. Bugünkü Modern Suriye’nin kuruluşunda ilk adım olan Suriye Ulusal Kongresi Şerif Faysal’ı İngilizlere (aslında Lawrence’e) güvenerek kral ilan ettiğinde, Fransızlar gelip Faysal’ı zorla ve kanlı bir şekilde Suriye’den çıkardığında iş işten geçecektir. Nitekim yıllar sonra
Faysal ‘başkasının atına binenin tez ineceğini’ anlayacaktır.
İngiltere ile yaptığı ve 1933 yılında yayımlanan bazı yazışmalarında; 1919 Paris Kongresi'nde ve 1920’de San Remo’da Suriye’nin idaresinin kendisine verildiği ve Suriye halkının da bunu teyit ettiğini söyledikten sonra, Fransa’nın İngilizler ile anlaşarak Suriye’den uzaklaştırıldığını itiraf edecektir. Oysa o, sözde “hak güçten üstündür” prensibinin benimsendiği Versay Anlaşması veya hiç olmaz ise Milletler Cemiyeti'nin kendi haklılığını onaylayacağını zannetmekteydi. Ama öyle olmadı.
Bugün yaşanan başka bir şey değildir.
Kapalı kapılar ardında bölge halklarının kaderi tayin edilmeye çalışılmaktadır.
Nitekim Faysal gibi aldananlar veya bilerek başkasının paralı askeri olanlar yüzünden medeniyetlerin beşiği bölgemiz huzurdan yoksun kalmıştır. Ama artık talihin döndüğü andır.
Türkiye’nin dünyaya bir mesajı vardır ve bu mesaj yüzyıldır bölgede yaşanan acıların dindirilmesi için ilk müsekkin olacaktır.
Zeytin Dalı Harekâtı, nerede ise yüzyıldır bölgemizde galip ve gasıp olanın haklı gösterildiği bir anlayışa
meydan okumaktır.
Güçlü olanın, dışarıdan gelenin ve eline silah alanın haklı olduğunu meşrulaştıran zihniyete karşı bir savaştır Zeytin Dalı Operasyonu. Tamamen işgal ve gasp anlayışından üretilen hukukun meşru olmadığını dünyaya haykırmaktır. Zalimlere bir başkaldırı, mazlumlara da bir umuttur.
Zeytin Dalı
Harekâtı, bölgede yaşayan halka, Kürtlere, Araplara ve topyekûn Suriyelilere kendi iradelerini ortaya koymaları için sunulan bir fırsattır.
#Türkiye
#Afrin
#Operasyon
6 yıl önce
Savaş değil, mesaj
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!
Yerel seçime ramak kala: DEM, Yeniden Refah ve İYİ Parti