Balkanlar'da, özellikle son 130 senedir, çoğu zaman açıktan devam edegelen baskıcı ve yok sayan uygulamalar sonucunda, Türk ve Müslüman toplumlar ait oldukları kültürel ve ahlaki değerleri yaşama hakkından yoksun bırakılmış ve kendi değerlerini gelecek nesillere aktaramamışlardır. Balkanlar'da kimlik ve değerlerin inşasında, mevcut yanlı tarih aktarımı etkili olmaktadır. Oysa ki Balkan tarihinin Osmanlı tarihinden ayrı tutularak anlaşılması mümkün değildir.
Balkan halkları arasında ortak bir dil ve aidiyet duygusu oluşturulmalıdır. Tarih yazımı yoluyla ortak tarihi hafızanın diriltilmesi ve yabancılaşmanın önüne geçilmesi elzemdir. Osmanlı'nın bir asır önce tarih sahnesinden çekilmiş olmasına rağmen bugün, Osmanlı'nın hoşgörü iklimine ne Avrupa'da ne Amerika'da ne de dünyanın farklı bir coğrafyasında henüz ulaşılabilmiştir. Balkanlar başta olmak üzere Avrupa, Müslümanları misafir eden bir coğrafya olarak değil, bilakis aslî unsurları arasında Müslümanların da yer aldığı bir coğrafya olarak algılanmalıdır.
İstanbul Üniversitesi, Makedon Tetova (Kalkandelen) Üniversitesi, Kliment Ohri Üniversitesi, Cyril ve Methodius Üniversitesi, Makedonya Bilim ve Sanat Akademisi, Rutgers Üniversitesi (Amerika Birleşik Devletleri), Kuzey-Batı Akademisi (Rusya Federasyonu) işbirliğinde düzenlenen “Balkanlar'da Birlikte Yaşama Kültürü Konferansı” (IBAC) 9-13 Mayıs 2011'de Makedonya'nın başkenti tarihi Üsküp şehrinde yapıldı. Konferansa 14 ülkeden 240 uzman bilim adamı ve akademisyen katıldı. Adı geçen konferansa bendeniz de bir tebliğ ile katıldım.
Konferansın açış konuşmasını YÖK Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet yaptı. Prof. Dr. Söylet konuşmasında Türkiye'nin ve Balkanlar'ın ortak tarihine değindi: “Bugün, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirası olan topraklarda, bir bölümü günümüzün Balkan ülkeleri olan 35'in üzerinde devlet var. Unutmamalıyız ki Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihi aynı zamanda tüm bu devletlerin tarihinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Yani Osmanlı yalnızca Türkiye'nin geçmişi değil, Balkan coğrafyasına dağılmış birçok ülkenin yani hepimizin geçmişinin bir parçasıdır.”
Konferansın açılışına Cyril ve Methodius Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Velimir Stoykovski, Tetovo Devlet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Agron Reka ve Kliment Ohri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zlatko Zoglev de katılıp birer konuşma yaptılar. Açılışta Makedonya Başbakan Yardımcısı Abdulaki Âdemi, Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, Makedonya Eğitim Bakanı Genel Sekreteri Elizebeta Todorovska hazır bulundular ve birer konuşma yaptılar. Konferansa İstanbul Üniversitesi'nden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ahmet Cevat Acar, Rektör Danışmanı ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Başhekimi Prof. Dr. Şafak Karamehmetoğlu, Orman Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Yeşil, Konferans Komite Başkanı Prof. Dr. Ali Arslan ve bilim insanları katıldı.
Fatih Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Özcan ve Yrd. Doç. Dr. Nurgül Özcan'ın bölge insanlarıyla ilgili sundukları tebliği de büyük ilgi topladı.
Balkanlar'da Ortak Yaşamak Konferansı Makedonya Cumhurbaşkanı Gjorge Ivanov'un himayesinde yapıldı. Entelektüel kimliğiyle tanınan ve açılış konuşmasının dışında ilmî bir tebliğ sunarak da konferansa katkıda bulunan siyaset bilimci Ivanov, Balkan coğrafyasında Osmanlı barışına duyulan özlemi ve Osmanlı Millet Sistemi'nin bölgede bugüne kadar uygulanan en ideal yönetim şekli olduğunu, siyaset teorisyeni ve uygulayıcısı olarak tüm dünyaya ilan ettiğini belirtti.
Helen ve Roma medeniyetlerinin etkisi altındaki Doğu ile Batı'nın buluştuğu coğrafyada yer alan Balkanlar'ın, farklılıklarla zenginleşmiş büyük medeniyetlerin kesişme noktası olduğuna dikkati çekti. Ivanov'un, Osmanlıların ve İslam medeniyetinin karışık bir dönemde zamanda Balkanlar'a gelmiş olmasının taşıdığı hayati önem üzerinde durması, tarih tezlerimizin tasdiki ve hakkımızın teslim edilmesi bakımından ayrıca ehemmiyet taşımaktadır.
Makedonya'nın başkenti Üsküp ve diğer şehirlerinde toplam yedi Türk Okulu bulunu-yor. Yahya Kemal Kolejleri öğretmenleri, öğrencileri ve velileriyle Türkiye ile Makedonya arasındaki en önemli dostluk köprüsünü oluşturuyor. Tarihten gelen beraberliğimizi bu okullarımız vasıtasıyla tekrar yenilemiş ve güçlendirmiş oluyoruz. Okullar, Makedonya'nın en seçkin ve en fazla tercih edilen okullar sıralamasında birinciliği paylaşıyor. Bu okullarda Makedon, Arnavut, Sırp, Hırvat ve Türk etnik kökenli öğrenciler kardeşçe bir arada eğitim ve öğrenim görüyorlar. Okullar hoşgörünün en önemli merkezi olarak kabul görüyor. Burada öğrenciler nitelikli öğretmenlerden nitelikli bir eğitim alıyorlar.
Makedon devlet okullarında yukarıda adı geçen dört etnik grup bir araya gelemezken, Türk okullarının hoşgörü ve diyalog yoluyla bunu başardığı gözlemleniyor. Bu okullar bilimsel araştırma, proje üretme ve dünyanın sayılı üniversitelerine öğrenci göndermede de birinci olmuşlar. Bizim için gerçekten gurur verici bir durum bu. Üsküp'te ve Struga'da bu okulları Türk heyeti olarak ziyaret ettik. Okulları yerinde ve yakından tanıma imkânı bulduk.
Her yönüyle örnek ve önde okullar. Asıl bu okullar aracılığıyla, Balkanlar'daki istikbal tasavvurunda Türkiye ile birlikte önemli adımlar atılarak iki ülkenin de yararına bir ortak gelecek hazırlanabilir. Makedonya Devlet Bakanı Hadi Nezir, oğlunu Yahya Kemal Koleji'ne kaydettirdiğini ve oğlunu bu okula emanet ettiği için çok mutlu olduğunu ifade etti. Bakan Nezir, Yahya Kemal Kolejleri'nin ülkedeki eğitime büyük katkı sağladığını ve çocuklarını Yahya Kemal Kolejleri'ne emanet etmenin büyük bir mutluluk kaynağı olduğunu söyledi.