|

Cumhuriyetçi adayın bilinmeyen yönleri

Türkiye açısından McCain eksenli temel iki sorun görmek mümkün. Birincisi, İran konusundaki son derece sert ve şahin politikası. İkincisi ise de Türkiye'yi yönetecek muhafazakar bir iktidarın McCain'in etrafında yer alacak olan neo-con grup ile yaşayacağı sorunlardır.

Ömer Taşpınar
00:00 - 11/06/2008 Çarşamba
Güncelleme: 22:54 - 10/06/2008 Salı
Yeni Şafak
Cumhuriyetçi adayın bilinmeyen yönleri
Cumhuriyetçi adayın bilinmeyen yönleri

John McCain ve dış politika deyince doğal olarak akla ilk gelen, son derece kararlı bir şekilde gerekirse Amerika'nın Irak'ta on yıllarca kalması gerektiği sözleri olu-yor. "Irak'ın İslami terör, cihadist terör yuvası haline gelmemesi" için Almanya ve Japonya'da olduğu gibi üs, asker bulundurması gerektiğini söylüyor McCain. McCain'in pozisyonu ile Bush'un pozisyonu arasında herhangi bir fark bulunduğunu söylemek oldukça zor.

Başkan seçilmesi halinde Irak'ta izleyeceği politikanın Türkiye'ye etkisi ne olacaktır McCain? Bunun için öncelikle, Türkiye'nin Irak'taki pozisyonuna bakmak gerekiyor. Görüldüğü kadarıyla Türkiye, Amerika'nın Irak'tan hemen çıkmasını arzu etmemektedir. ABD'nin yeni başkanının, dört yıllık birinci ilk dönemde gerekirse olası ikinci dönemde Irak'ta asker bulundurması Türkiye'nin ulusal çıkarlarıyla örtüşüyor durumda. McCain'in, Kuzey Irak Kürt bölgesi ve PKK konusunda gösterdiği hassasiyetin de devleti ve AK Parti'yi memnun ettiğini söylemek mümkün. Irak'a bu kadar angaje olmuş olan McCain'in, iktidarında Amerika'nın Irak'ta daha uzun süre kalması gerektiğine karar vermesi halinde Kuzey Irak'ta üs kurmak istemesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Demokrat Parti adayları Hillary Clinton ve Barack Obama'ya göre Türkiye'ye daha fazla gidip gelmiş olması, Türk liderlerle görüşmüş ve tanışmış olmasının yanı sıra Türk askeri kesimiyle de belirli temaslarda bulunmuş olan McCain'in dış politikaya da son derece hâkim olması, kendisini Türkiye'nin hoşuna gidebilecek başkan adayı haline getiriyor. John McCain'i Türkiye'nin gözünde hoş bir aday haline getiren bir diğer politik duruşu ise Ermenilerin soykırım iddialarına sıcak bakmıyor olması. Diğer adayların aksine Ermeni lobisine bu konuda vermiş olduğu bir sözü yok.


İRAN'A SAVAŞ RİSKİ

Türkiye'de devletin ve askerlerin genelde sıcak baktığı Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı McCain hakkında bunlar bilinen olumlu tarafları. Ancak bir de bilinmeyen olumsuz tarafları var. Türkiye açısından McCain eksenli temel iki sorun görmek mümkün. Birincisi, İran konusundaki son derece sert ve şahin politikası. Bunu anlayabilmek için de McCain'in etrafındaki danışmanlarına bakmak gerekiyor. McCain'in etrafında iki tür danışman grubu var. Birincisi, dış politikada gerçekçi okulu, realistleri temsil eden Henry Kissinger, Brent Scowcroft gibi isimler etrafında toplanan kesim, ikincisi ise Robert Kagan, Bill Kristol gibi isimler etrafında birleşen neoconservative (yeni muhazakar) grup. McCain'in danışman ekibinde Bush'un ilk döneminde Irak'ın işgalinde oldukça önemli rol oynamış tipler var. İran konusunda oldukça sertler ve hiçbir şekilde İran'la konuşulsun istemiyorlar.

McCain'in İran hakkında söyledikleri, politikaya dönüşmesi halinde Türkiye'nin başına bela olabilir. "İran'ın nükleer silaha gitmesi tehlikeli bir şey. İran'ı, nükleer tesislerini bombalamak belirli riskler taşıyor. Ama bundan daha tehlikeli olan İran'ın kendi haline bırakılarak nükleer silaha sahip olmasıdır" diyen McCain, bu riski açık bir şekilde ortaya koymaktadır. İran'ı bombalamayı düşündüğü andan itibaren bölgede çok ciddi sorunla çıkacaktır. Katlanacak olan petrol fiyatları dünya ekonomilerini altüst edecektir. Daha da önemlisi, bölgede çok daha ciddi bir terörizm dalgalanmasının yolu açılacaktır. Hizbullah'tan tutun Hamas'a sorunlar daha da büyür, Lübnan'da çok daha derin sorunlar patlak verebilir, Irak'ta çok daha ciddi Şii şiddeti yaşanabilir. İran bütün gücünü kullanarak Ortadoğu'da Amerika ile bir savaş durumuna girebilir.

İkinci husus; AK Parti veya benzeri muhafazakar bir iktidarın önümüzdeki 5-10 yıl içinde Türkiye'yi yöneteceğini düşünürsek, bu tür bir iktidarın McCain'in etrafında yer alacak olan yeni muhafazakar grup ile yaşayacağı sorunlardır. Türkiye'de muhafazakâr iktidar, realistler tarafından bir şekilde anlaşılmakta ve denge kurulmaktadır. Ancak yeni neocon grupta böyle bir yaklaşım görülmemekte, anlaşılmamaktadır. McCain iktidarında Bush döneminde olduğu gibi ikili bir yapı olacaktır. Realistler ile neoconlar arasında oluşacak denge doğal olarak korkutmaktadır. Realistler bir şey neoconlar ayrı bir şey söyleyeceklerdir. Örnek verecek olursak Bush yönetiminde Dick Cheney'in bir grubu var. Bu grupta Eric Edelman'dan ve Beyaz Saray'da hâlâ görevde olan neocon isimler var. Bu grup, Türkiye'de bir İslamileşme tehlikesi görmekte, Türkiye'nin Washington ve İsrail'den uzaklaşarak gitgide Arap dünyasına yaklaştığını düşünmektedirler. Bu gruptan McCain'e ve yönetimine yanaşabilecek en tehlikeli isim Micheal Rubin olacaktır. Bob Kagan ve Robert Kagan gibi isimler bu grubun içinde en kaliteli isimler olarak nitelendirilebilecek kişilerdir. Türkiye'ye tamamen ideolojik açıdan yaklaşan bu isimler McCain'in neocon grubunun B takımında yer almaya çalışarak bir şeyler yapmanın yoluna bakacaklardır. Türkiye'de AK Parti'ye ve muhafazakârlığa "İslamofaşizm" gözüyle bakan ve bakışları tamamen karikatür olan bu isimler bırakın AK Parti'yi daha az siyasi görünen Fethullah Gülen hareketine bile bu çerçeveden bakmaktadırlar. Rubin son yazısında Gülen'i Ayetullah Humeyni ile karşılaştırmaktadır. Yani, Türkiye'de tam da askerin duymak istediği sert laikliğin yüzeysel analizlerini yapan Rubin gibi isimlerin McCain'in ekibinde yer bulmaları Türkiye'nin lehine olmayacaktır.

*Brookings Enstitüsü Türkiye Projesi Direktörü

16 yıl önce