|

Devrimci ve özgürlükçü başkan: Yusuf Ziya Özcan

YÖK eski başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan başardıklarıyla yeni bir devri başlatması bakımından Türkiye'de devrimci ve özgürlükçü bir yönetici olmuştur. Özcan'ın başörtüsü ve katsayı konularındaki özgürlükçü tavrı ile Türkiye tarihinde önemli bir yeri olacaktır.

Ahmet Gündoğdu
00:00 - 3/01/2012 Salı
Güncelleme: 23:36 - 2/01/2012 Pazartesi
Yeni Şafak
Devrimci ve özgürlükçü başkan: Yusuf Ziya Özcan
Devrimci ve özgürlükçü başkan: Yusuf Ziya Özcan

Yüksek Öğretim Kurumu'ndan cesur, onurlu, kararlı ve yaptıkları ile milletimizin kalbinde ilelebet yaşayacak saygın bir başkan ve bilim adamı geçti. Başlangıçta çeşitli gerekçelerle karikatürize edilerek yıpratılmak istenen Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, kibirli ve despot YÖK anlayışını görev süresi içinde süratle değiştirerek, gülen, şakalaşan, öğrencilerin ve halkın içine çıkan bir YÖK Başkanı profili ile tanışmamızı sağladı.

Darbecilerin vesayetçi sistemin temel direklerinden birisi olarak dizayn ettiği YÖK'te; Türkiye'yi ve siyasal sistemi vesayet ideolojisi lehinde dengeleme işine kendini memur etmiş köhne yapıları kısa sürede dönüştürerek, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu özerk, demokratik ve yerli üniversitenin gelişimine fırsat verecek çok değerli bir alan açtı.

YÖK'ün, ideolojik bir çelik ağ gibi sivil iktidara ve millet egemenliğine karşı tahkim edildiği bir zamanda, tarihe geçecek bir misyon ile YÖK başkanlığına getirildi. Milli irade karşıtlarına karşı tavizsiz duruşu ile hem YÖK'ün hem de üniversitelerin kapısını millete açtı. Böylece ideolojik olarak kendinden olmayan her iktidarla savaşan ideolojik ve seçkinci üniversiteyi, topluma ve toplumun değerlerine açarak, Türkiye'nin üniversite tarihinde yeni bir dönemi başlattı.

MİLLİ DEĞERLERE SAYGILI BİR KURUM: YÖK

Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, YÖK'ün millete ve milletin değerlerine saygılı bir kurum haline getirilmesi mücadelesini büyük bir seviye, kararlılık, basiret ve cesaretle sürdürerek, Türkiye üniversiteleri tarihinde yeni bir dönemin kapılarını aralamış, üniversitelerin ufkunu genişleterek yeni hedefler ortaya koymuştur.

Meşru, hukuki ve insani hiçbir dayanağı olmadan üniversitelerde başlatılan, zamanla bir insanlık trajedisi haline getirilen ve siyasi zemindeki güçlü irade ve çabaya rağmen yargı engeline takılan başörtüsü mağduriyeti büyük oranda Özcan'ın inisiyatifi ve cesareti ile çözülmüştür. Bu konuda gösterdiği kararlılık bizim ve milletimizin gönlünde Özcan'a eşsiz bir yer kazandırmıştır.

Yıllarca başörtüsü zulmüyle okuma hakları ellerinden alınmış, toplumsal bir travmanın odağında yaşamak ve bu drama tahammül etmek durumunda bırakılmış yüz binlerce genç kızın ve ailesinin yüzü, Özcan'ın ciddi bir irade ortaya koyarak zulme son vermesiyle birlikte gülmüştür.

28 Şubat faşizminin Türkiye'ye ayar verme ve sözde irtica ile mücadele stratejisinin bir gereği olarak, imam hatipleri cezalandırmak, hatta fiilen kapatmak için yürürlüğe koyduğu katsayı uygulaması ile sebep olduğu facia, Türkiye sanayisini ara elemansız kalma sorunuyla baş başa bırakmıştı. Meslek liselerini Türkiye'nin üvey evlatları durumuna düşüren ve dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir uygulama ile üniversiteye giriş sınavlarını adil ve objektif sınavlar olmaktan tamamen çıkaran katsayı dayatmasını kaldırmak Özcan'ın Türkiye'nin eğitim sistemine dair unutulmaz hizmetlerinden biri olarak tarihe geçti. Bu kararla, sanayinin önünü açan, meslek liselerinde okuyan çocukların ve ailelerinin geleceğe dönük ümitlerini yeniden yeşerten Özcan, Türkiye'ye bu büyük katkısı ile de daima hatırlanacaktır.

Özcan, YÖK Başkanı olarak dört yılda verdiği kararlar ve icraatlarla, Türkiye'nin büyük dönüşümüne; demokrasiye, insan haklarına, milletin değerleri ile siyasi iradenin ve devletin bütünleşmesine asla unutulmayacak çok değerli katkılar yapmıştır. Türkiye'nin siyasi tarihinin otoriterizmden demokrasiye, seçkincilikten millet iradesine doğru evrildiği bu dönemde, Özcan'ın YÖK ve üniversitelerde ortaya koyduğu sivil ve demokratik tavrın Türkiye için önemi ve değeri hiç kuşku yoktur ki zamanla daha iyi anlaşılacaktır.

Diğer yandan, söz ötmeden geçilmemesi gereken konulardan birisi de Özcan'ın yapıcı ve renkli kişiliğinin YÖK ve üniversitelere kattığı zenginliktir. Bu ülkenin bilim ve eğitim alanında karşı karşıya kaldığı sorunların çözümünde ve donuklaşmış, asık suratlı, katı ve ideolojik YÖK yapısının değişmesinde renkli, güler yüzlü, sempatik ve kararlı kişiliğiyle Özcan, çok önemli bir tarihsel rolü üstlenmiş ve başarıyla yerine getirmiştir.

UZAK GÖRÜŞLÜ VE PROJECİ BAŞKAN

Özcan'ın yukarıda sayılan başarısının yanı sıra açtığı yol ve başlattığı projelerle kendinden sonraki dönemde başarılması gereken birçok yeni gelişmenin ilk hareketini verdiği unutulmamalıdır. Öğretim üyelerinin özlük hakları, üniversitelerin bölgesel ve küresel vizyonu, yeni üniversite reformu, her il'de bir üniversite yapılanması bunlardan bazılarıdır.

Türkiye'nin yeni uluslararası vizyonuna uygun bir YÖK ve üniversite yapılanmasına geçiş bakımından alınan mesafenin henüz çok mütevazi olduğu ortadadır. Ancak, yeni dönemde Özcan'ın açtığı yoldan bu hedefi başarabilmek artık çok daha kolay olacaktır. Türkiye, küresel ve bölgesel bir üniversite yapılanmasını başaramadan bölgesel ve küresel bir güç olmayı başaramayacağının farkındadır. YÖK, yeni dönemde süratle iç gündeminden sıyrılarak Türkiye üniversitelerini Ortadoğu, Orta Asya, Balkanlar, Kafkasya, Rusya, Güneydoğu Asya, Afrika gibi coğrafyalarla buluşturacak aklı, anlayışı ve stratejiyi harekete geçirmek zorundadır.

Hiç kuşku yok ki; her il'de bir üniversite kurmak, bir cesaret ve başarı ölçüsü olarak kabul edilmelidir. Bu başarıda hükümet ile YÖK'ün ortak bir çabasından bahsetmek ve Özcan'ın çabalarına burada ayrı bir yer açmak gerekmektedir. Ancak, kurulan yeni üniversitelerin çözüm bekleyen birçok sorunla boğuştuğu da bilinmektedir.

ÖZCAN BAŞARDIKLARI İLE DEVRİMCİDİR

Araştırma görevlilerinin mukabil işlerde çalışanlara göre yarı yarıya az ücret aldıkları bir üniversite düzeninde, kaliteli araştırma görevlisi bulabilmek imkânsızlaşmış, öğretim üyelerinin aldıkları ücretler, dünyanın çok gerisinde kalmıştır. Bu bağlamda, Özcan'ın görevde kaldığı dönemde ortaya koyduğu tüm çabalar yeterli olmamıştır. Öyle anlaşılmaktadır ki yeni dönemde bu anlaşılması güç sorunu çözmek, yeni YÖK başkanına düşecektir.

Sonuç olarak, eskimez YÖK Başkanı sıfatını hak ettiğine inandığımız Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan'ın yaptığı ve yapamadığı birçok şeyle değerlendirilmesi mümkündür. Ancak başardıklarıyla yeni bir devri başlatması bakımından Türkiye'de YÖK ve üniversite bağlamında açık bir teşekkürü fazlasıyla hak ettiği konusunda kuşku duymamak gerekir.

Bugün, Prof. Dr. Özcan'ın YÖK'te, kısa bir süre içerisinde bir kısmına yukarıda yer verdiğimiz hizmetleriyle bizlerin ve milletimizin kalbinde yaşayacağını burada büyük bir zevkle ifade etmek istiyorum. Özcan'ın bu ülkeye yaptığı eşsiz katkıları, Türkiye tarihinin altın harflerle yazacağından asla kuşku duymuyorum. Yaptıkları asla unutulmayacaktır.

Sayın Prof. Dr. Özcan'a kamuoyu önünde, Memur-Sen ailesi adına, YÖK Başkanlığı döneminde anti demokratik bir süreci sonlandırıp özgürlükçü bir anlayışın önünü açtığı için bir kere daha teşekkür ediyor, bundan sonraki ömürlerinde sağlık, huzur ve esenlikler diliyorum.

* Eğitim Bir-Sen ve Memur-Sene Genel Başkanı


12 yıl önce