|

Muro ya da şiddetin karikatürize edilmesi

Kurtlar Vadisinin "Terör" versiyonu gelen tepkiler üzerine sona erdi. Ancak "Pusu" versiyonunda da şiddet devam ediyor. Çok daha naif, hafif ve tabiî ki karikatür bir mahiyette. Terör örgütünün şehir sorumlusu, bu emekçi halkın en sevdiği ve tuttuğu kahraman Muro üzerinden

Ümit Aksoy
00:00 - 6/06/2008 Cuma
Güncelleme: 10:34 - 6/06/2008 Cuma
Yeni Şafak
Muro ya da şiddetin karikatürize edilmesi
Muro ya da şiddetin karikatürize edilmesi
"- Bak, komünizm hakkında söylenen her şey yalanmış.

- Evet, ama daha kötüsü de kapitalizm hakkında söylenen her şey doğruymuş." (Güneşli Pazartesiler)

Kurtlar Vadisi hayatımıza gireli epey uzun bir zaman oldu ve dizi üzerine bir hayli fazla yorum yapıldı. Bununla birlikte söz konusu olan Türkiye gibi bir ülkenin Vadi'si olunca söylenecek sözlerinde tükenmediği bir durum da hep varlığını korudu ve korumaya devam edecek gibi de duruyor.

Dizinin ilk versiyonunun finalinde, Polat ve adamlarının aklanışının ardından, dizi "Kurtlar Vadisi Terör" versiyonuyla yayımlanmaya başlanmış ve fakat "gelen tepkilerden sonra" yoğun "şiddet" içeriğinden dolayı yayından kaldırılmıştı. Bu gelişmenin akabinde ise, hali hazırda izlemekte olduğumuz "puslu" versiyon devreye girmişti. Bunanla birlikte dizinin yayından kaldırılmasının ardındaki şiddet vurgusunu, bu kaba şiddete dair olan boyutuyla anlamak, sanıldığı kadar doğru bir algılama olmayacaktır.

Bu iki dizi arasındaki farkı anlamak için dizinin puslu versiyonundaki kritik bir noktaya odaklanmak gerekmektedir. Terör, bu dizide de (her ne kadar tek başına olmasa da) temsil edilmektedir. Bununla birlikte bu son versiyondaki terörün temsil ediliş biçimi, dizinin "geleneğine" ters bir şekilde, kaba şiddet dolayımından değil çok daha naif, hafif ve tabiî ki karikatür bir mahiyette temsil edilmektedir. Bu versiyondaki "terörün" taşıyıcıları sadece eli kanlı caniler değil (örgüte dair bu tarz kaba şiddet vurguları olmakla birlikte) içi boşaltılmış bir söylemin kukla taşıyıcıları olarak temsil edilmektedir. Örneğin örgütün şehir sorumlusu "Muro"nun ağzından "içindeki insan sevgisine" göndermede bulunan bir dil peyda olabilmektedir bir anda. Başka bir söyleyişle, bu kahraman sadece kaba şiddetin taşıyıcısı değil komik olanında taşıyıcısı olarak sunulmaktadır bizlere ve tam da bu temsil biçimi dizide yeni olan dile tekabül etmektedir. Dizide kahramanların savaştığı belki de en kanlı gücün varlığı şiddetin dilinden çok bu hafifleştirilmiş, retorik bir hamasete indirgenmiş bir ağ içinden kurgulanmaktadır. Bu durumsa, temsil ekonomisi bağlamında çok daha az masraflı bir duruma işaret etmektedir. Öteden beri dizinin insanlarda yaptığı yegane tahribatın şiddeti meşrulaştırmak olduğu söylenip duruldu. Bununla birlikte şimdilerde çok daha az bir şiddet vurgusuyla çok daha etkili bir efekt yaratmakta dizi izleyiciler üzerinde. Dizinin şiddet yoğun dili hem diziyi izleyiciler nezdinde meşrulaştırmakta, hem de bir noktadan sonra dizinin iletmek istediği mesajın (sözün) gücünü düşürecek bir şekilde izleyiciler de bir kanıksamaya neden olmaktadır. Daha doğru bir ifadeyle, şimdilerde daha az şiddet efektiyle yapılan kurgu, şiddetin kendisini de kurtaran, onun varlığını tekrar sağlama alan bir anlama tekabül etmektedir. Diziyi var kılın söylem, dizinin altını oyan, vermek istediği mesajı iletememesine neden olan, sözünün değerini düşüren bir duruma yol açmaktaydı. Ve bu yüzden, bu yeni temsil stratejisi, yani komik olanın içinden karikatürize edilmiş tiplerin dolayımından gönderilen fotoğraf, dizinin bir anlamda kendi kendisini yeniden üretebilmesini, şiddetin tam da kendini içerden tüketen diline bir panzehir olması anlamında şiddet dışı bir söylemi devreye sokmaktaydı.

Öte yandan bu yeni temsil stratejisi örgütün söylemsel ağını da içerden tahrip etmekteydi. Kapitalizm, burjuva, piyasa, emek gibi çeşitli kavramlar, komikleştirilmiş karakterlerin ağzından dolaşıma sokularak, bu kavramların kendisinin de içi boşaltmakta ve bu kavramları boş birer basmakalıp retoriğe indirgenmektedir. Başka bir ifadeyle dizi, sadece görünür şiddeti azaltmak üzerinden yeni bir temsil biçimi üretmekle kalmamakta, buna ilave olarak, hafileşen karakterlerin söylemlerini aynen kullanmaya devam ederek, bu hafifleştirme stratejisini mantıki sonuçlarına vardırmaktadır. Öte yandan burada asıl önemsememiz gereken nokta, sadece yeni bir temsil yaratılarak örgütün tahrip edilmesi değil; onlarla birlikte kapital ağın kendisini var kıldığı dile karşı bir muhalefet unsuru barındıran söyleminde tahrip edilmesine dair nokta olmalıdır. Dolayısıyla dizi artık bizi dış veya iç düşmanlara karşı korumaktan öte kendimizi sahte/boş bir arkaik dile kaptırmamızı sağlayacak ferasetli bakışı da bizlere sunmaktadır. Başka bir ifadeyle, nasıl ki dizi siyaset, devlet ve nihayet dünyanın da bizim bilmediğim o derin yapısı konusunda bizleri uyarıyorsa, bu tavrını perçinliyecek bir şekilde bizi bir kez daha piyasa, emek, işçi gibi artık modası geçmiş kavramlarla düşünmemiz konusunda uyarmaktadır. Bizlerin ancak bu dizi aracılığıyla "vakıf" olabileceği gerçek dünyaya karşı üretilecek söylem de çok daha karmaşık ama daha önemlisi bizlerin anlamayacağı bir dil olmalıdır. Ve böylece örneğin örgütün işçi, emek, burjuva lakırdılarıyla uyuşturucu piyasasına aynı anda dahil olması sanılanın aksine örgüte olan tepkinin artmasının, onun asıl yüzünün ortaya çıkarılmasının değil; bu örgütün kullandığı dilin kendisinin ne türden sahtelikler barındırdığını ortaya koymaktadır.

İşte tam da bu son nokta, yazının başında ifade etmeye çalıştığım dizinin "terör" versiyonunun yayınlanmamasına dair noktayı açığa kavuşturuyor olsa gerek: Artık daha az maliyetle yani daha az şiddetle ama daha fazla komikleştirilmiş unsurla negatif bütün unsurlar içerden tahrip edilmektedir. Dolayısıyla dizinin yapımcıları çok daha rafine bir şekilde "terör" versiyonda iletmek istedikleri mesajları iletmiş olmaktaydılar bizlere. Bu bağlamda sorun ya da önemsememiz gereken nokta, bu örgütün gerçekten bu jargonu kullanıp kullanmadığı, bu örgütün gerçekten "terör" olan ilişkisi değil; bunun temsili ediliş biçiminin kendisidir. Çünkü unutmamak gerekiyor ki gerçeklikler (hele söz konusu olan sinematografik olansa) her zaman temsil edilişleriyle kendini ortaya koyarlar. Bu anlamda da dizinin içindeki örgütün temsil ediliş şekli, bize sadece örgütün mahiyetine dair boyutu değil fakat dizinin asıl oğlanlarının kendilerini nasıl temsilin dışına çıkardıklarını göstermektedir. Başka bir ifadeyle, dizideki bu hafifleştirilmiş/sulandırılmış örgüt temsili dizideki şiddetin görünmezliğini sağlamaktadır. Dolayısıyla da bundan dolayı şimdilerde insanlar esas oğlanların kurşunları görünmez bir mahiyete sahiptir çünkü dizi kendi şiddet dolu asıl mevcudiyetini negatif gösterenle yani sulandırılmış şiddetle çoktan güvenceye almış durumdadır.

Yine de daha da ironik olan nokta, bütün bu uyarıların en çok "emekçi halkımız" tarafından tutuluyor olmasıdır. Artık onlar bile bu emek zırvalığını dinlemekten sıkılmış bir duruma gelmiş olacaklar ki, sadece "içlerindeki insan sevgisine" dayanıp yaşamaya çalışmaktalar artık. Dizinin patronları da bu teveccühe karşılık olarak, örgütün şehir sorumlusunu, Muro'yu itirafçı yapacakmış. Çünkü Muro, eli kanlı örgütün şehir sorumlusu, bu emekçi halkın en sevdiği ve tuttuğu kahraman şu anda. Puslu vadi nereden bakarsanız bakın artık komik bir vadidir: Ne kadar az şiddet o kadar çok pusluluk.

* Araştırmacı - Yazar

16 yıl önce