|

Yörük kültürü 9 asırdır Anadolu'da yaşıyor

900 yıl önce Orta Asya'dan Anadolu'ya göç eden Sarıkeçililer, halen 300 aile ve 2500 kişilik nüfusları ile gelenek ve göreneklerini sürdürmeye çalışıyor. Yılın 6 ayını sahillerde 6 ayını da yaylalarda geçiren Yörükler, sevinci de hüznü de yollarda yaşıyorlar

Aa
00:00 - 20/06/2007 Çarşamba
Güncelleme: 20:02 - 20/06/2007 Çarşamba
Yeni Şafak
Yörük kültürü 9 asırdır Anadolu'da yaşıyor
Yörük kültürü 9 asırdır Anadolu'da yaşıyor

Yaklaşık 900 yıl önce Orta Asya'dan Anadolu'ya göç eden Oğuzların son konar göçer aşiretlerinde nolan Sarıkeçililer, halen 300 aile ve 2500 kişilik nüfusları ile gelenek ve göreneklerini sürdürmeye çalışıyor. Sarıkeçililer Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Genel Başkanı Pervin Çoban Savran, yaptığı açıklamada, Sarıkeçililer'in Oğuzboyundan geldiğini, yaklaşık 900 yıl önce Orta Asya'dan Anadolu'ya develerle göç ettiğini söyledi. Yörüklerin büyük çoğunluğunun iskan yasasından yararlanarak yerleşik düzene geçtiğini belirten Savran, konar göçer Sarıkeçililer'in isegelenek ve göreneklerini 300 çadır ve 2500 kişilik nüfusları ile bugünde sürdürdüğünü, kendilerinin son konar göçer yörükler olduğunu anlattı. Geçimlerini hayvancılıkla sağlayan Sarıkeçililer'in, yazın İç AnadoluBölgesi'nin Konya yaylalarında, kışın da Akdeniz Bölgesi Mersinsahillerinde kıl çadırlarında yaşadığını belirten Savran, Torosların yaylalarının yazın evleri olduğunu bildirdi. Mayıs ayının gelmesiyle birlikte yollara düşen yörüklerin, deve, at,eşek ve keçileriyle birlikte yaylalara göç ederek yüzlerce yıllıkgeleneklerini sürdürdüğünü vurgulayan Savran, şunları kaydetti:"Yılın 3 ayını yolda, 3 ayını yaylada, 6 ayını da sahillerde geçiren Sarıkeçililer, göç başlamadan aldıkları un, bulgur, tuz, yağ, kefenlik, kazan, tencere, yayık, beşik, yatak ve yorganlarını develere yükleyip yola çıkarlar. Yörükler, 1. 5 ay süren yolculuğun ardından Şeyhömer,Çakırderesi, Gıravga ve Gökgedik köyleri, Hacıbaba Dağı, Armusun Köyü, Abaz Dağı, Mayköy, Çukurçimen Köyü ve Seydişehir yolunu takip ederek, Konya Beyşehir yakınlarındaki yaylalara ulaşır. Her yıl bu yolculuk tekrarlanır. "


ÜZÜNTÜ DE VE SEVİNÇ DE GÖÇ YOLUNDA YAŞANIYOR

Üzüntünün de sevincin de göç yolculuğunda yaşanabildiğini ifade eden Savran, Sarıkeçililer'in, göç sırasında vefat olması halinde konakyerini beklemeden son görevlerini yerine getirdiğini anlattı. Böyle bir durumda vefatın yaşandığı yerde derhal geçici çadır kurulup konaklandığını dile getiren Savran, "Cenaze namazı kılındıktan sonradefin işlemi gerçekleşir ve göç ondan sonra devam eder. Sarıkeçililerdışarıya kız vermezler. Kendi aralarında evlenirler. Çeyizler yoldadüzülür, düğünler yolda giderken yapılır" dedi.


DEVESİ AZ OLAN REZİL. . .

900 yıldır Yörüğün en büyük yardımcısı ve dayanağının develer olduğunu vurgulayan Savran, develerin yörüğün kamyonu gibi olduğunu söyledi. Konar göçer yörüklerin yer türlü eşyasını devesine yükleyip soğuk sıcak,gece gündüz demeden kilometrelerce yol gidebildiğini anlatan Savran,"Bu hayatta devesi olmayan yörük ölü, az olan da rezil demektir. Devesi çok olan da saltanat sürer. Diğer hayvanların yanında develerin ayrı biryeri vardır" diye konuştu.


ANADOLU'NUN YAŞAYAN EN ESKİ KÜLTÜRÜ. . .

Her geçen yıl zorlaşan koşullara rağmen 900 yıldır gelenek vegöreneklerini sürdürmeye çalıştıklarını ifade eden Savran, Anadolu'nunen eski yaşayan kültürünün Sarıkeçililer olduğunu kaydetti. Sarıkeçililer'in develeri kadar çadırlarının da önemli olduğunu belirtenSavran, "Çadırdaki el emeği göz nuru kilimler, otantik kıl minderler, çullar, yastıklar, fes başlıkları, şalvarlar, otantik kıyafetler yörük kültürünü yansıtır. Çadırlarımızın içi güneş altında her zaman serinliğini korur. Çadırlarımızda doğal klima bulunur" dedi. Son yıllarda göç sırasında ve konaklamada ciddi sorunlar yaşadıklarını ifade eden Savran, doğayı kendileri kadar tanıyan ve değerini bilen kimsenin olmadığını söyledi. Savran, konaklama konusunda yaşadıkları sorunların çözülmesinde kendilerine destek olunmasını istedi.


17 yıl önce