|

İstanbul’un kucağından İstanbul’un toprağına

Yeni Şafak’ın gümüş sakalı Nusret Özcan, 16 yıldır aramızda yok. Aşık olduğu İstanbul’un doğduğu Eyüpsultan semtinde Necip Fazıl’a komşuluk yapıyor. Gazetede eskilerden konuşul- duğunda ismi zikredilmeden geçilmeyen isimlerdendir Nusret Abi.

Sevda Dursun
04:00 - 22/06/2023 четверг
Güncelleme: 02:20 - 22/06/2023 четверг
Yeni Şafak
Nusret Özcan.
Nusret Özcan.

Yeni Şafak’ın gümüş sakalı Nusret Özcan, 16 yıldır aramızda yok. Aşık olduğu İstanbul’un doğduğu Eyüpsultan semtinde merhum Necip Fazıl’a komşuluk yapıyor. “Eyüp, dünya maceramın başladığı, maneviyatımın, imanımın, kişiliğimin derinlemesine oluşmasına vesile olan övünç kaynağı, ruh ve madde mekânı... Ancak böylesi mübarek bir mekanda dünyaya gözlerini açmanın da bir bedeli var: Varoluş maceramın başladığı yer, ürküntü veriyor bana, böylesi bir bahtın ve lütfun yükünü omuzlamak zor” diyordu, şimdi omuz verdiği semtin sakini. Tarihler 22 Haziran 2007’yi gösterirken, bir cuma sabahı ebedi istirahatgâhına çekildi.

Gazetede eskilerden konuşulduğunda ismi zikredilmeden geçilmeyen isimlerdendir Nusret Abi. Saç ve sakalının beyazlığından Gümüş Sakal diye anılıyor hâlâ. Hatta Mustafa Kutlu’nun “Gümüş Sakal öldü mü” başlıklı bir yazısı bile var. Orada yer alan, “Şimdi kalkacak, elleri pantolon cebinde, dudaklarında bir ilahi, Beyazıt’tan Eyüb’e kadar yürüyecek” cümlesi, İstanbul’u sokak sokak adımlayan bir yazarın portresi.

HASBİ YENİÇERİ

Vefatından sonra hakkında yazılanları Ekrem Ayyıldız “Hayy’dan Hû’ya Nusret Özcan” kitabında bir araya getirdi. Yeni baskısını bulmak mümkün olmasa da gazetemizin adeta arşivi sayılan Hakkı Yanık vesilesiyle kitaba ulaştım. Her yönüyle Nusret Özcan’ı anlatan bu yazıların satır aralarında İstanbul sevdalısı bir adam gizli. Ekrem Ayyıldız, “O Yahya Kemal gibi, İstanbul’u medeniyetimizin tacı olarak görür, aynı zamanda Semekand’dan Kurtuba’ya, Kırım’dan Hicaz’a bu medeniyetin hamurunu yoğuran bütün mana sultanlarını da hürmet ve muhabbetle anar, onlardan beslenir, onlara bağlılık duyardı. İşte İstanbul sırdaşımız; Eyüp Sultan’da dualar, İstanbulî camilerde cumalar, Süleymaniye’de bayramlar...” Abdullah Muradoğlu ise, “Osmanlı başkenti İstanbul’da yaşayan hasbi bir yeniçeriydi Nusret Özcan” diye bahsetmiş.

BAŞ BELASI SEVGİLİ

İLESAM, Çınaraltı, Erenler, Kızlarağası gibi bir dönem sur içinin karakteristik yerleri onu bulacağınız mekânlardandı. “Sokak Sesleri” eseri, arşınladığı eski İstanbul sokaklarından doğdu. “Ben İstanbul’la zehirliyim, mecbur kalmadıkça sur dışına bile çıkmıyorum” diyecek kadar çok severdi bu şehri. Taşı toprağı altın diyerek İstanbul’a gelenlere ise şöyle sesleniyordu kitabında: “Bu İstanbul var ya bu İstanbul! Birini sevdi mi tam sever ve bir daha da öyle kolay kolay bırakmaz. Biraz dayan göreceksin... Bir şey daha var... Aslında o bıraksa bile sen bırakamazsın be kardaşlık... Sana daha ne diyeyim? Çılgın ve tam baş belası bir sevgidir bu İstanbul yahu! Yeminle...”

Onu her zaman özleyeceğiz. Rahmetle...

ÖZCAN’IN İSTANBUL’U

Sokak Sesleri’nde yazan şu satırları okuyup da gözünde Nusret Özcan’ın İstanbul’u canlanmayan yoktur: “Uzun bir kasım gecesi... Yıl 1967... İstanbul göklerinde ağır bulutlar... El ayak çoktan çekilmiş... Galata Köprüsü’nde yorgun vapurlar... Salacak’ta kayıkçıların gece ateşleri... Kız Kulesi’nin tepesinde kırmızı bir ışık yara gibi kanatıyor geceyi... Topkapı Sarayı muhteşem bir sükutla ufukları gözlüyor mahzun mahzun...”

BU ESERLER BASILMAYI BEKLİYOR

Nusret Özcan başta Sokak Sesleri olmak üzere birçok kitaba imza attı. Ama bu kitapların baskıları artık yok. Yaşamayı bekleyen eserleri: Leyla ve Mecnun (Anlatı), Birkaç Güzel Gün (Roman), Kar Kelebekleri Sarıkamış Destanı (Destan), Bir Hüzün Yolcusu (Hikaye), Sokak Sesleri (Belge, anı), Beşir Ayvazoğlu Kitabı (Biyografi), Bizim Mahalle (Çocuk Romanı), Mustafa Kutlu Kitabı (Kemal Aykut’la birlikte-Biyografi).



#Aktüel
#Yeni Şafak
#Nusret Özcan
10 месяцев назад