|

Bazen sevinç bazen kader

Evet diğerleri kötü ama iyi olsaydılar da bu sezonki Trabzonspor kadar puan ortalamasını yakalamaları çok zordu. 14 maçta 11 galibiyet, 3 beraberlik. 26 maçlık yenilmezlik serisi. Neresinden bakarsan bak bu performansla hak edilmiş bir zirve var ortada.

Ergin Aslan
09:08 - 1/12/2021 Çarşamba
Güncelleme: 09:16 - 1/12/2021 Çarşamba
Yeni Şafak
​Bazen sevinç bazen kader
​Bazen sevinç bazen kader

Sezon başından beri Süper Lig serüvenine dair benzer şeylerin analizini yaptık. Çünkü hem Trabzonspor hem de arkada kalan büyük kulüpler, ligin seyrinin değişmesi açısından istikrarını bozmuyor. Trabzonspor, lige nasıl başladı ise öyle gidiyor. Teknik direktör Abdullah Avcı, kontrollü ve sabırlı oyunu şehre kabul ettirdiği gibi, futbol kamuoyuna da kabul ettiriyor. “Trabzonspor iyi oynamıyor ama kazanıyor” cümlesi, yerini “Trabzonspor doğru oynuyor ve kazanıyor” cümlelerine bıraktı.

Bordo-mavililerin açık ara zirvede olması, diğerlerinin çok kötü olmasıyla ilgili değil. Evet diğerleri kötü ama iyi olsaydılar da bu sezonki Trabzonspor kadar puan ortalamasını yakalamaları çok zordu. 14 maçta 11 galibiyet 3 beraberlik... 26 maçlık yenilmezlik serisi... Neresinden bakarsan bak bu performansla hak edilmiş bir zirve var ortada.

Işığı gören var mı?

Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş, sezon başından beri istikrarlarını bozmuyorlar. Sarılacivertliler bildiğiniz gibi. Yıllardır taraftarına yaşattığı duygu karmaşası bu sezon da devam ediyor. “Yönetim istifa” diye tezahürat yaparken, son dakikada atılan golle puanı kurtarma arasındaki duygu karmaşası gibi... Derbi galibiyeti ile taraftarına büyük sevinç yaşatıp 3 gün sonra Olimpiakos’a bir hafta sonra Göztepe’ye takılmak gibi... Yani ne öldürdün ne güldürdün misali. Bu istikrarsız görüntü Vitor Pereira için de yolun çok uzun olmadığını gösteriyor. Peki ya sonrası aydınlık mı? Işığı görebilen varsa gözlerinin keskinliği için şükretsin.

Cezalar ve hocalar

Galatasaray, Avrupa’daki görüntüsünün aksine, Süper Lig’de yokları oynuyor. Daha 14. haftada lider Trabzonspor’un 14 puan gerisinde kalmak, neresinden bakarsan bak kötü bir performans. Ancak Galatasaray’ın iki yerden kurtarırı var. Bir; Avrupa’daki namağlup lider performansı, iki; genç ve orta vadede başarı getirecek bir kadro kurulduğunun başkan ve hoca tarafından anlatılması. Tabi bu demek değil ki ligde alınan kötü sonuçlar görmezden gelinsin. Başta Fatih Hoca’nın aldığı cezalar masaya yatırılmalı. Son 11 sezonda 41 maç ceza almış Fatih Hoca. Bu dönemlerde de Galatasaray’ın ciddi puan kayıpları olmuş. Bunu yalnızda TFF kurullarının Fatih Terim düşmanlığı ile açıklayamayız. Aynısını Sergen Yalçın, Şenol Güneş için de yazmıştım. Kamuoyu ise, hocaların ceza almamak için dikkatli olması gerektiğini, bu cezaların takımlara zarar verdiğini tartışmak yerine “Hangi hoca az hangi hoca çok ceza aldı” noktasında tartışıyor. Tabi ki Fatih Hoca’nın diğerlerine göre daha fazla ceza aldığını tartışalım. O konuda hak vereyim ancak tartışmanın merkezine sadece ceza miktarlarını koyarsak, takımlarını yalnız bırakan teknik adamlar, bu konfor alanını buldukları için yalnız bırakmaya devam ederler!

  • Vazgeçme Sergen Hoca
  • Sergen Yalçın’ın sezon başında “Yorgun hissediyorum, çalışmayı düşünmüyorum” çıkışından sonra, şimdi de, “işin içinden çıkamıyorum, çözüm bulamıyorum” cümleleri kurması, Beşiktaşlılar’ın yarına dair endişelerini artırdı. Bu endişe Sergen Yalçın’ın teknik direktörlüğüne duyulan şüphe değil elbette. Sergen Hoca, yarıda geldiği sezonda takımı Şampiyonlar Ligi elemesine götürdü, ilk tam sezonunda ise 2 kupa birden aldı. Mesele, Hocanın teknik direktörlük kapasitesi değil, “Vazgeçme görüntüsü” vermesi. Sergen Hoca’nın 5 yıllık planı ne mesela çok merak ediyorum. Mesela 2024-2025 sezonunda kendisini nerede görüyor. Bunu elbette şimdiden bilemez, biz de bilemeyiz ancak herkesin bir kariyer planı vardır. O nedenle böyle sezonluk sözleşmelerle, her haziran geldiğinde “Hoca kalır mı, gider mi?” tartışmalarıyla nasıl sağlıklı işleyecek bu süreç? Sergen Hoca’nın da kariyerinde zirve Beşiktaş’tır. Ben Sergen Yalçın’ın yerinde olsam Beşiktaş’a sımsıkı sarılırım. Çünkü insanın evi gibisi yok. Dışarısı daha zor, dışarısı daha çetin, dışarısı daha acımasız. Başka yerlerde ailenin gösterdiği tahammülü göstermezler bu hayatta. Dışarıda daha çok üzerler insanı. O yüzden Beşiktaş’a dört elle sarıl Hocam. Ne olursa olsun bıkma, vazgeçme, geçen sene beyazdı, bu sene siyah olsun. Elbet döner beyaza...

#Süper Lig
#Ergin Aslan
2 yıl önce