Vilnius kenti “Siemens Arena” ile muhteşem bir salon mu desem çağdaş eser mi desem! Adamlar yeni Avrupa birliğine girmiş! Basketbol ile bambaşka bir aşk yaşıyorlar. Eski spor bakanını saha içinde koçluk yaparken görünce duygulanıyorum. Devre arası “Dünyanın en önemli oyuncularından biriydin sonra bakanlık ve şimdi saha içine indin neden?” diye sordum. Kısa ve tek bir cümle ile: “Ülkemin basketbol aşkı için” dedi. Maça gelince: Efes''in daha başlamadan amacı belli. Tek bir maç bile kaybetmeme parolası ile "merhaba". Veeee, işte maç:
Ben böyle hakemler görmedim. Maçın kontrolünü elinde tutabilmek için her temasa çalınca maçın tadı kaçtı.İlk yarı 11 ribaund alan Rytas bunlardan 5 potamızdan çaldı. Efes ise koskoca bir yarıya 1 hücum bir savunma 2 ribaund ile yetindi. Rytas nedendir bilinmez hiç siyahi oyuncu almamış! Sorduk “Biz ekibimizden memnunuz” diye imalı cevap verdiler. Sert savunmaya adeta tırstılar. Oysa boy ortalamaları çok düşük ama bir türlü üç saniyeye giremedik. İlk çeyrek 21-16 ilk devreyi 38-25 geride tamamladık. İkinci yarıda nedendir bilinmez rakibi küçümser gibi, savunmada eller kalkmayınca yağmur gibi uzaktan basket yedik. Gecevicius''u bir türlü tutumadık, yakın oynamadık o da, içimizi acıtan üçlüklerle şansımızı azalttı. (21 sayı) Baynes (14 sayı) Zauckas (13 sayı). Çift haneli sayı atarak, ilk maçta ilk galibiyetlerini aldılar. Efes ULEB''e kötü bir başlangıç yapmış oldu: 77-70 Buna iş kazası diyebiliriz. Çünkü yol çok uzun.
