Türkiye’de her yılın Aralık’ı ile yeni başlayan yılın Ocak’ı edebiyat, sanat ve düşünce eserleri bakımından tam bir final manzarası arzediyor. Türkiye Yazarlar Birliği, İlesam, Eskader gibi kuruluşlar, bu aylarda yılın toplu değerlendirmesini yapıyor, ulaştığı sonuçları kamuoyu ile paylaşıyorlar. Bu arada özel bazı vakıf ve kuruluşların şiir, hikâye ve roman, ödül ve armağanlarını da unutmamak gerekir.
Yapılan farklı farklı önermeler topluca değerlendirildiğinde şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza: En başta Tanpınar; 11 soruşturmacının tercihi ile. Ardından Peyami Safa, 8 kişinin tercihi ile ve üçüncü sırada da 7 kişinin tercihi ile Oğuz Atay!.. Dolayısıyla bu sonucu, soruşturmacılar ve edebiyatımız açısından önemsemek icabediyor. Sonra hemen arkadan da Halit Ziya geliyor.
"Yapay tarihin esiri oluyoruz"
Sarayla ilgili en tartışmalı konulardan biri haremdir. Prof. Dr. Ali Akyıldız, “Haremin Padişahı/Valide Sultan” kitabında somut bir bakış sunuyor. Bireysel ve toplumsal kimliğin geçmişteki başarılar üzerine inşasının ‘tarihe sığınma’yı gerektirdiğine değinen “Birey veya toplum kendi yarattığı “yapay tarih”in hem esiri hem de muhafızı oluyor” diyor.
Kahramanlar sineması: Yeşilçam
Türk Sinemasında Kahramanlar kitabı, mağrur ve mağdur kahramanların hikâyesi eşliğinde bir toplumsal analiz sunuyor okura. Beyaz perdeye yansıyan; kadın / erkek / anne / baba / doğru / yanlış değişirken, fonda koca bir toplumun zemininin nasıl evrildiğini takip ediyoruz.
Sezai Karakoç'u anlama denemesi
Davut Bayraklı, edebiyat ve fikir dünyamıza yaptığı katkılarla kendinden sonraki nesillere yol gösteren Üstad Sezai Karakoç’un şiirlerine odaklanıyor. “Sezai Karakoç’un Şiir ve Şair Anlayışı” adlı çalışmada 85 yaşındaki Karakoç’un II. Yeni Akımı ve İslam etkili mısraları inceleniyor.
Kayıp yüzyıl
Nuri Pakdil, başını alıp giden yirminci yüzyılı kişileştirir adeta. Onu, kendini yarı yolda bırakan bir dava arkadaşının yerine koyar ve yakasından tutup sarsmak, hesap sormak ister. Yüzleşmekten kaçınmaz. Onu yoğun bir biçimde eleştirir.